Financial Times : ABD İran'ın saldırısına nasıl karşılık verecek?
ABD'nin planlarında Ortadoğu'da birden fazla çatışma aynı anda gerçekleşebilir. Peki ABD İran'ın saldırısına nasıl karşılık verecek?
ABD'nin önde gelen yayın organlarından Financial Times'da, en az üç ABD askerinin öldüğü Ürdün saldırılarının ardından, ABD'nin olası karşılığının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Saldırının ardından ABD'nin Ortadoğu'daki varlığının devam etmesi konusunda sıkıntılar yaşanacağı belirtilen analizde, ABD'nin özellikle şahin kanadının Biden yönetiminden beklentileri sıralandı.
Analizde ayrıca, ABD'nin siber saldırılarılardan gizli operasyonlara kadar çok sayıda seçeneğin değerlendirildiği belirtildi.
İşte Financial Times'da yayınlanan analiz:
Joe Biden, Beyaz Saray'ın dışında kameraların karşısına geçerek, ulusal güvenlik ekibiyle iki gün süren görüşmelerin ardından ABD'nin Ürdün'deki askerlerine yönelik ölümcül saldırıya vereceği yanıta nihayet karar verdiğini söyledi.
Ancak ABD Başkanı bu mesajı başka bir mesajla da yumuşattı.
Biden gazetecilere yaptığı açıklamada;
“Orta Doğu'da daha geniş çaplı bir savaşa ihtiyacımız olduğunu düşünmüyorum. Aradığım şey bu değil."
ifadelerini kullandı.
Geçtiğimiz Pazar günü üç Amerikan askerinin ölümüne neden olan ve ABD'nin İran destekli bir milis gruba atfettiği insansız hava aracı saldırısı, Amerikalı yetkililerin İsrail ile Hamas arasında Ekim ayında patlak veren savaştan bu yana en korktukları gelişmeydi.
Gelişme; Washington'un Orta Doğu'daki müdahalesi açısından riskleri artırdı, seçim yılında Biden üzerindeki siyasi baskıyı artırdı ve bölgedeki ABD politikasının mücadelelerini pekiştirdi.
Washington merkezli CSIS düşünce kuruluşunun Orta Doğu programı direktörü Jon Alterman, Biden'ın ekibinin tepkisini hesaplarken üç farklı hedefi dengelemeye çalıştığını belirtti.
Jon Alterman yaptığı değerlendirmede;
"Stratejik hedeflerden biri, bölgede yıllarca sürecek ve milyarlarca dolar harcanacak ucu açık bir savaşı önlemek. Diğer bir hedef İran'ı Orta Doğu'da gücünü artırma ve ABD'yi Orta Doğu'dan çıkarma çabalarından caydırmak.
Son hedef de bölgede tansiyonu düşürecek bir Filistin-İsrail çözümü yaratmak. İdeal olan bunların üçünü birden yapmak. Yönetim, atacağı herhangi bir adımın bunlardan herhangi birini gerçekleştireceğinden yüzde 100 emin değil."
ifadelerini kullandı.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ise yaptığı açıklamada Orta Doğu'nun 1973 yılında İsrail ve komşuları arasında yaşanan Yom Kippur savaşından bu yana en "tehlikeli" dönemecinde olduğu uyarısında bulundu.
Blinken;
“Halkımızı savunacağız, personelimizi savunacağız, çıkarlarımızı savunacağız"
açıklamasında bulundu.
Biden ve ekibi Pazar günkü insansız hava aracı saldırısına, son aylarda Irak ve Suriye'de Amerikan askerlerine yönelik 160'tan fazla saldırıya verdikleri yanıttan daha güçlü bir yanıt vereceklerine söz verdiler.
Blinken ayrıca, ABD'nin tepkisinin "çok boyutlu olabileceğini, aşamalı olarak gelebileceğini ve zaman içinde sürdürülebileceğini" söyledi.
ABD'li yetkililere göre bu yanıtın önümüzdeki günlerde başlaması ve ABD'nin şimdiye kadar hedef aldığından daha geniş bir hedef kitlesine yönelik birden fazla saldırı içermesi bekleniyor.
ABD, siber saldırılar ya da gizli operasyonlar da dahil olmak üzere, hemen göze çarpmayan başka yanıtlar da seçebilir.
ABD yetkilileri İran'ı doğrudan vurmayı da düşünse de çoğu analist bunun gerçekleşmesini beklemiyor.
ABD merkezli düşünce kuruluşu Wilson Center'da Orta Doğu programı direktörü olan Merissa Khurma;
"Bence ABD'nin İran'ı doğrudan hedef alması pek olası değil ama tabii ki bu noktada kolay lokma, İran yanlısı milisleri ya da Irak veya Suriye'deki diğer Devrim Muhafızları noktalarını hedef almaktır. Verilecek yanıtın İran'daki herhangi bir üssü hedef alan bir yanıt olacağını sanmıyorum."
değerlendirmesinde bulundu.
Mevcut ve eski yetkililer ABD'nin milis liderlerini, Suriye ya da Irak'taki İranlı personeli ve İran dışındaki varlıkları vurmaya çalışacağını söyledi.
Financial Times'a değerlendiren uzmanlara göre;
"Bu tek bir saldırı olmayacak, muhtemelen birkaç tur saldırı olacak. Bence çok güçlü bir saldırı eylemi olmalı. Burada sadece soru şu olacak: Özel hedefler neler?"
Orta Doğu'daki eski bir üst düzey ABD askeri komutanı ise;
"Muhtemelen hedef Şii milislerin ve Devrim Muhafızları Kudüs Gücü'nün bu tür saldırılar gerçekleştirme kabiliyetlerini azaltmak, bunu yapma kapasitelerini bozmak ve caydırıcılığın yeniden tesis edilmesine katkıda bulunmak olacak. Ancak bu son derece zor."
değerlendirmesinde bulundu.
Capitol Hill'deki Cumhuriyetçi şahin kanat ise Biden yönetiminden agresif bir askeri karşılık verilmesini talep ediyor.
Donald Trump ve Nikki Haley gibi cumhuriyetçi başkan adayları Biden'ı İran konusunda zayıf kalmakla suçluyor.
Ancak pek çok Demokrat da Biden'ın İsrail-Hamas savaşını ele alış biçiminden dolayı hayal kırıklığına uğramış durumda ve bölgeye daha fazla müdahil olmasından korkuyor.
New Jersey'den Demokrat Kongre üyesi, eski bir Donanma mensubu ve Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komitesi üyesi Mikie Sherrill CNN'e verdiği demeçte;
"20 yıllık savaştan yeni çıkmış bir ulus olarak, terörizme karşı küresel savaşın bir gazisi olarak, burada ihtiyacımız olan son şeyin bölgede uzun vadeli başka bir savaşa girmek olduğunu doğrulayabilirim"
ifadelerini kullandı.
ABD, Kızıldeniz ve Aden Körfezi'ndeki ticari gemilere yönelik saldırılara karşılık olarak Yemen'deki İran destekli Husi hedeflerini vurarak bölgedeki çatışmalara umduğundan daha derin bir şekilde dahil oldu. Aynı zamanda Gazze'de kalan rehinelerin serbest bırakılması için İsrail-Hamas savaşında yeni bir duraklama için müzakere etmeye çalışıyor.
Biden ve ulusal güvenlik ekibi İran ve vekillerine bölgedeki Amerikan birliklerini vurmanın maliyetinin devam edemeyecekleri kadar yüksek olduğu mesajını vermek istiyor.
Aynı zamanda Biden, yönetimin başlangıcından bu yana Tahran'a karşı etkili bir strateji oluşturmakta zorlandı. Başlangıçta Biden, Barack Obama döneminde kabul edilen ve eski başkanı Trump tarafından terk edilen nükleer anlaşmayı yeniden müzakere etmeyi umuyordu, ancak 2022'ye gelindiğinde bu çabalar azaldı ve o zamandan beri gerilim artıyor.
Analistler, askeri seçeneklerin yanı sıra ABD'nin İran'a baskı yapabileceği başka yollar da olduğunu, ancak bunların çoğu durumda ikinci ve üçüncü dereceden etkilere sahip olduğunu ve özellikle de seçim yılında zararlı olabileceğini belirtiyor.
Örneğin, ABD İran'ın tüm petrol ihracatına yaptırım uygulayabilir, ancak bu milyonlarca varil petrolün piyasadan çekilmesi anlamına gelir ki bu da Amerikalı sürücüler için benzin fiyatlarını yükseltebilir.
ABD ayrıca, İran'a elektrik için ödeme yapmasına izin verdiği Irak'ın ödemelerini engelleyebilir. Bu Irak'ın bazı bölgelerinde elektriklerin kesilmesi anlamına gelir ki bu da ülkedeki ABD güçlerinin geleceğini müzakere etmeye başlayan Washington ve Bağdat arasındaki sürtüşmeyi artırır.
Alterman şu ifadeleri kullanıyor:
"Başkan için durumun bu kadar zor olmasının nedeni kesinlikle iyi seçeneklerin olmaması. Seçeneklerin çoğu farklı derecelerde kötü."