Foreign Affairs: ABD, Rusya'nın 'yokluğunda', Orta Asya'daki zenginliklere odaklanmalı

Ukrayna'yı işgalinin ardından Rusya'nın Orta Asya'daki etkisi önemli ölçüde azaldı. ABD, Rusya'nın Orta Asya'daki 'yokluğunda', burada bulunan enerji ve nadir toprak mineralleri gibi zenginliklere odaklanmalıdır. 

1. resim

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken geçtiğimiz günlerde Orta Asya turunu tamamladı. Blinken'in ziyareti, C5+1 Dışişleri Bakanları ile bir araya geldiği Kazakistan'ın Astana kentinde başladı ve Özbekistan'ın Taşkent kentinde sona erdi.

Blinken Taşkent'de yaptığı konuşmada;

"Yalnızca Ukrayna'nın değil Orta Asya'daki ve aslında tüm dünyadaki ülkelerin egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını savunmaya kararlıyız."

ifadelerini kullandı.

Blinken'in ziyareti, ABD ile Orta Asya ülkeleri arasındaki ilişkilerde yeni bir tazeleme adımı olarak nitelendirilse de, Orta Asya'nın egemenliğine, toprak bütünlüğüne ve bağımsızlığına destek sözü verilmesi anlamında kritik bir önem taşıyordu.

Blinken'in bu retoriği, Amerika Birleşik Devletleri'nin 2019-2025 arasındaki Orta Asya Stratejisi ve ABD Dışişleri Bakanlığı'nın "2020 İlerleyen Egemenlik ve Ekonomik Refah" raporlarıyla uyumluydu.

Bu raporlar; bölgedeki ülkelerin "sınır güvenliği" ve "Afganistan'ın istikrara kavuşturulması" konularında da can alıcı politikaları ortaya koyuyor. Ek olarak yakın zamanda yayınlanan "ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi", Rusya ve Çin'i Orta Asya'da “farklı zorluklar” olarak tanımlıyor ve Rusya'nın "özgür ve açık uluslararası sistem için acil bir tehdit oluşturduğunu" belirtiyor.

Bu arada Orta Asya, Afganistan'dan yayılabilecek bir terörizm dalgası ve Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşının yayılma potansiyeli nedeniyle, iki farklı cephedeki zorluklarla karşı karşıya. Bu nedenle Blinken'in ziyareti, ABD'nin bölgede kontrolü sağlaması açısından kritik bir öneme sahipti.

Ancak şüphesiz ki, tüm yabancı ulusların egemenliğini korumak ABD'nin sorumluluğunda değil. Ancak Orta Asya; Rusya, Çin ve daha az ölçüde de olsa AB'nin çıkarlarının olduğu bir bölge olarak dikkat çekiyor.

Ukrayna'yı işgalinin ardından Rusya'nın Orta Asya'daki etkisi önemli ölçüde azaldı. Örneğin Moskova, Ukrayna cephelerinde takviye kuvvet olarak görev yapmak üzere bu bölgede bulunan askerlerini geri çekti.

Diplomatik cephede ise; Orta Asyalı liderler, Putin'in Ukrayna'ya işgaline destek vermeyerek ve vatandaşlarının savaşa katılmasına müsade etmeyerek, Rusya'nın saldırganlığını bir şekilde protesto ettiler. Ancak ABD yine de, bu durumu Rusya'nın bıraktığı güvenlik boşluğunu doldurmak için bir fırsat olarak görmekten kaçınmalıdır.

Çünkü Ukrayna'daki savaş göz önüne alındığında, Rusya'nın Orta Asya ülkelerine yönelik kaba kuvvet kullanmak yerine, politik araçları kullanmak isteyeceği bir bönem yaşanmaktadır. ABD bunu fırsata çevirerek, bölge ülkeleri ile politik adımlarını hızlandırmalı ve diplomasi üzerinden bir politika izlemelidir.

Blinken'ın Orta Asya gezisi de işte tam olarak ABD'nin bu politikayı ortaya koyduğunu göstermektedir. ABD, Rusya veya Çin'i kızdıracak siyasi çıkarlar beklemeden Orta Asya ülkeleriyle ticari ve diplomatik ortaklıklara odaklanmalıdır.

Orta Asya ülkeleri açıkça Rusya'nın ya da Çin'in tebaası olmak istemiyorlar. Ancak bu büyük güçlerle bağlarını tamamen koparmak da istemiyorlar.

Rusya'ya yönelik yaptırımların ortasında, Orta Asya ülkeleri diğer potansiyel güçlerle işbirliğine açık olduğunu gösterdi. Amerika Birleşik Devletleri gibi yeni ortaklarla iş yapmak. Özellikle enerji ve nadir toprak mineralleri gibi unsurlar, Amerika Birleşik Devletleri'nin yüksek bir yaşam standardını sürdürmek için ihtiyaç duyduğu ve Orta Asya'da bol miktarda bulunan zenginliklerdir.

Orta Asya'da bulunan neodim ve lantan gibi mineraller, hoparlör, sabit disk, rüzgar türbini ve televizyon ekranı gibi teknolojilerin üretilmesinde kullanılmaktadır. Bu nedenle ABD, Orta Asya ülkelerindeki bu kaynakları güvence altına almaya odaklanmalıdır.

ABD, Orta Asya'da gerçekçi ve ulaşılabilir olan çıkarlara odaklanmalıdır.

Orta Asya ülkeleri, Rusya-Ukrayna ihtilafının ortasında, yeni ticari ortaklıkları her zamankinden daha fazla genişletmenin yollarını arıyor ve barışçıl bir ABD işbirliği, bu ülkelerin ihtiyaç duydukları şey anlamına gelebilir.

Tartışma