Foreign Affairs: Trump'ın seçilme ihtimali Avrupa'nın güvenlik korkularını tetikliyor!
Trump'ın, NATO hakkındaki açıklamaları Atlantik'in her iki yakasındaki liderleri sarstı. Kamuoyu yoklamaları Biden-Trump yarışını gösterirken, Avrupalı yetkililer güvenlik için yeni yollar aramaya başlıyor.
ABD'nin önde gelen yayın organlarından Foreign Affairs'de, Biden ile yeniden başkanlık yarışına gireceğine neredeyse kesin gözüyle bakılan Trump'ın, NATO ile ilgili açıklamalarının Avrupa'da uyandırdığı yankıların değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Amerika'daki kamuoyu yoklamalarının Trump ve Biden arasında yakın bir yarış olduğunu gösterdiği belirtilen analizde, Avrupalı yetkililerin ise sessizce ikinci bir Trump başkanlığı durumunda kıtanın güvenliğini sağlamanın yollarını aradıkları belirtildi.
İşte Foreign Affairs'de yayınlanan analiz:
Eski ABD Başkanı Donald Trump, Rusya ve NATO hakkında yaptığı açıklamalar ile Avrupalı yetkilileri şaşkına çevirdi.
Görevdeki Başkan Joe Biden'a karşı üçüncü kez başkanlık yarışına giren Trump, Güney Carolina'da düzenlediği bir mitingde, görevdeyken adı açıklanmayan bir NATO üyesine, “Kremlin'i borcunu ödemeyen NATO ülkelerine ne isterlerse yapması için cesaretlendireceğini" söylemekle övündü.
Trump o anları şöyle anlattı:
“Borcunuzu ödemediniz mi? Ödemediyseniz o zaman sizi korumayacağım. Hatta onları istedikleri her şeyi yapmaları için cesaretlendiririm. Ödemelisiniz. Tüm faturalarınızı ödemelisiniz."
Trump'ın aslında askeri ittifakla ilgili kışkırtıcı açıklamalar yapma konusunda uzun bir geçmişi var. Başkan olarak, NATO'nun yüzde 2'lik asgari savunma harcaması hedefini tutturamayan üye ülkelere karşı rutin olarak öfkelendi ve birkaç kez, ABD'nin NATO'dan tamamen çekilmesini istediğini bile belirtti.
Avrupa ve Washington'daki yetkililer bir dereceye kadar eski başkanın mitinglerde destekçilerini kızdırmak için yaptığı kışkırtıcı açıklamalara alıştı. Hatta Trump, 2022 yılında Florida'da Heritage Foundation'ın bir etkinliğinde konuşurken adı açıklanmayan bir NATO üyesiyle yaptığı konuşmanın benzer bir versiyonunu anlatmıştı.
O dönemde, Trump'ın NATO üyesi bir ülkeyi Rusya'ya karşı korumayı reddetmekle kalmayıp Rusya'yı ittifakın diğer üyelerine saldırmaya teşvik edeceğini söylemesi Atlantik'in her iki yakasındaki liderleri sarstı ve sert tepkiler almıştı.
Obama döneminde ABD'nin Avrupa ve NATO'dan sorumlu eski savunma bakan yardımcısı Jim Townsend, Trump'ın açıklamalarının ardından yaptığı değerlendirmede;
"Bu durum yeni bir seviyeye ulaştı. Trump artık, bir müttefiki kurtların önüne atmaktan bahsediyor.”
ifadelerini kullandı.
Biden ise Trump'ın yorumlarını "dehşet verici ve tehlikeli" olarak nitelendirdi.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg Trump'ın kullandığı dilin "Avrupa'nın güvenliğine zarar verdiğini" belirtti.
Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel ise açıklamaların "yalnızca Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in çıkarlarına hizmet ettiğini" söyledi.
Trump'ın açıklamaları, Rusya'nın yıllık devlet bütçesinin üçte birini savunmaya ayırdığı ve ABD'li yetkililerin Moskova'nın Ukrayna'nın bağımsızlığını kalıcı olarak zayıflatma nihai hedefinin değişmediğini söylediği bir dönemde geldi.
Amerika'daki kamuoyu yoklamaları Trump ve Biden arasında yakın bir yarış olduğunu gösterirken, Avrupalı yetkililer sessizce ikinci bir Trump başkanlığı durumunda kıtanın güvenliğini sağlamanın yollarını arıyorlar.
İşgalin başlangıcından bu yana Avrupalı yetkililer, Rusya'nın Ukrayna'da başarılı olması halinde, bunun Rusya başkanını Avrupa'daki diğer ülkelere göz dikme konusunda cesaretlendireceği konusunda rutin olarak uyarıda bulundular.
İsveç Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Aron Emilsson geçen hafta Washington'a yaptığı bir ziyarette;
“Eğer ABD ile birlikte Rusya'yı Ukrayna'da durdurmayı başaramazsak, bunun genel olarak NATO'ya karşı bir savaş olması an meselesidir ve bunun maliyeti çok daha yüksek olacaktır.”
değerlendirmesinde bulundu.
İsveç ve Birleşik Krallık'taki üst düzey askeri yetkililer, halklarını Rusya ile olası bir savaşa hazırlanmaları konusunda uyardı.
Aslında Trump'ın Putin'e karşı uzun süredir devam eden bir yakınlığı var. 2016 başkanlık kampanyası sırasında Trump, rakibi Hillary Clinton'ın kişisel sunucusundan kaybolan binlerce e-postayı bulması için Rusya'ya çağrıda bulundu.
Hatta o dönemde hazırlanan bir iddianameye göre; bu çağrının ardından 12 Rus istihbarat görevlisi Clinton'ın e-posta hesabını hedef aldı.
Diğer yandan Trump müttefiklerini ittifakın harcama hedeflerine ulaşmaya çağıran ilk ABD başkanı değil. Eski başkanlar Barack Obama ve George W. Bush da üye ülkelere savunma harcamalarını artırmaları için baskı yapmıştı.
Bugünün NATO'su Trump'ın Beyaz Saray'dan ayrıldığı zamankinden çok farklı bir NATO. Rusya'nın Ukrayna'yı geniş çaplı işgali pek çok üyenin kendi savunma harcamalarını ve askeri hazırlıklarını gözden geçirmesine yol açtı. Silah üretimi ve tedarikine yapılan yatırımlar gibi savunma harcamaları da arttı.
İşgalin başlamasından üç gün sonra Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, işgalin uzun süredir savunma harcamalarında geri kalan Almanya için bir dönüm noktası olduğunu ve Berlin'in ittifakın asgari harcama eşiği olan yüzde 2'ye ulaşmak için yeni hedefler belirleyeceğini açıkladı.
Ancak NATO'nun savunma harcamaları hedefine (GSYH'nin yüzde 2'si) ulaşmak için daha fazla ülke ivme kazanırken, Avrupa Birliği Mart ayına kadar Ukrayna'ya bir milyon top mermisi sağlama hedefini kaçırmaya hazırlanıyor.
Uzmanlar Trump'ın sözlerinin, neredeyse tüm önemli kararların alınmasında üyelerin oybirliğine dayanan askeri ittifakın itibarını zedeleyeceğini ve ittifakın birliğine önemli bir zarar verebileceğini belirtiyor.
Atlantic Council’s Europe Center uzmanlarından Rachel Rizzo yaptığı değerlendirmede;
“İnsanlar uzun süre ABD'nin NATO'dan çekilmesi konusunda endişelendiler ama aslında en önemli şey bu değil. Asıl önemli olan Trump'ın seçilmesi halinde, ABD'nin NATO içinde bundan sonra nasıl bir müttefik olarak hareket edeceği ve NATO'yu içeriden nasıl zayıflatabileceğidir.”
İfadelerini kullandı.