Foreign Policy: ABD'nin Irak'taki askeri varlığı nasıl sona erecek?
ABD, Irak'taki siciliyle yüzleşmeye ve tarihinin en karmaşık bölümlerinden birisini kapatmaya hazırlanıyor. ABD'nin Irak'taki askeri varlığı nasıl sona erecek?
ABD'nin önde gelen yayın organlarından Foreign Policy'de ABD'nin Irak'tan çekilmesinin ve Ortadoğu'ya yönelik dış politika adımlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
ABD'nin 11 Eylül saldırılarının ardından günümüze kadar geçen süreçte defalarca Irak başta olmak üzere bölgedeki askeri varlığını gözden geçirmek zorunda kaldığı belirtilen analizde, gelinan noktada ise Irak'tan çekilme kararı aldığı, zira aksi taktirde Irak'ın büyük tepkisi ile karşı karşıya kalma tehlikesi olduğu kaydedildi.
Analizde ayrıca, ABD'nin bölgedeki askeri varlığının geleceğine dair öngörülere yer verildi.
İşte Foreign Policy'de yayınlanan analiz:
Amerika Birleşik Devletleri bir kez daha Irak'tan ayrılmaya hazırlanıyor. Zira Pentagon, Bağdat ve Washington'un Kararlılık Operasyonu'nu sona erdirme konusunda anlaştığı bildirdi.
Irak'ta kalan 2,500 Amerikan askeri önümüzdeki iki yıl içinde iki aşamalı olarak geri çekilecek ve böylece on yıldır süren DEAŞ ile mücadele misyonu sona erecek.
Ancak bu anlaşma uyarınca, Suriye'deki operasyonları desteklemek üzere Suriye sınırındaki bölgede bir grup ABD askeri kalacak.
Birinci Körfez Savaşı'na katıldığından beri ABD Irak'tan gerçek anlamda hiç ayrılmadı. Çöl Fırtınası yerini uçuşa yasak bölgeler oluşturan, Irak güçlerini izleyen ve yaptırımlar uygulayan askeri ve insani operasyonlara bıraktı ve bu faaliyetler 2003 işgaline kadar devam etti.
Irak'a Özgürlük Operasyonu 2011'de sona erdiğinde, Irak güçlerini eğitmek ve desteklemek için küçük bir danışmanlık varlığı kaldı. ABD, 2014 yılında DEAŞ'a karşı operasyonları sürdürmek üzere geri döndü. Bu muharebe görevi Aralık 2021'de sona erdi ve geriye 2,500 asker kaldı.
Şimdi ABD, son on yılda dördüncü kez, sona eren misyonun değişen kapsam ve hedeflerine uygun olarak Irak'tan ayrılmaya hazırlanıyor.
Ancak Pentagon her zamanki gibi şimdiden tedbirli davranıyor. Pentagon'un basın sekreter yardımcısı Sabrina Singh geçtiğimiz günlerde gazetecilere verdiği demeçte;
“ABD Irak'tan tam olarak çekilmiyor. Ayak izimiz ülke içinde değişecek.”
ifadelerini kullandı.
Pentagon yarı kalıcı bir “danışmanlık ve yardım” misyonunu sürdürmek istiyor ve bu arzu bölgesel tehditleri yönetmek için stratejik, istihbari ve lojistik ihtiyaçlardan kaynaklanıyor. Bunlar makul kaygılar olmakla birlikte, askeri varlığın devamının insani ve mali maliyetleri faydalarından daha ağır basmaktadır.
Askeri uzmanlara göre de ABD Irak'tan çekilebilir çünkü DEAŞ ile mücadele misyonu büyük ölçüde tamamlanmış durumda.
Zira gelinen bu noktada sürekli bir askeri varlık, Iraklı milliyetçileri kızdırabilir ve düşmanlara uygun bir hedef sağlar.
İsrail ile Direniş Ekseni arasındaki savaş yayıldıkça ABD birliklerine yönelik tehdit de büyüyor. Politika yapıcılar oyalamayı bırakmalı ve böylece Amerikan dış politikasına yeniden yön vermelidir.
Süreç beraberinde neleri getirdi?
11 Eylül trajedisinden intikamcı adalet arayışıyla çıkan ABD, 2003'te yeniden Irak'a girdi.
Amerikalılar şok ve dehşet sarmalının 19 Mart'ta başladığını ve kara kuvvetlerinin ertesi gün Kuveyt'ten Irak'a girdiğini hatırlayabilirler. 9 Nisan'a gelindiğinde ABD güçleri Bağdat'ı ele geçirmişti. “Büyük muharebe operasyonları” 15 Nisan'da sona erdi.
İki hafta sonra Başkan George W. Bush zafer ilan etmek üzere USS Abraham Lincoln'ün güvertesine çıktı ve meşhur “Görev Tamamlandı” pankartıyla konuşma yaptı.
2010 yılına gelindiğinde siyaset bilimci Gary Jacobson, Irak Savaşı'nın “1930'larda bilimsel kamuoyu yoklamalarının ortaya çıkmasından bu yana Amerikan halkını diğer tüm ABD askeri eylemlerinden çok daha fazla parti çizgileri boyunca böldüğünü” inandırıcı bir şekilde iddia edebiliyordu.
ABD birlikleri Aralık 2011'de Irak'ı terk ettiğinde, sembolik bir törenle ABD bayrağı resmen “indirildi” ve askeri operasyonlar tantanasız bir şekilde resmen sona erdi.
DEAŞ'ın yükselişi 2014 yılında Irak'a geri dönülmesine neden oldu. Başlangıçta ABD ve koalisyonun hava saldırılarına ve yeni kurulan halifelikle mücadele eden Iraklı ve Kürt güçlere istihbarat, gözetleme ve keşif desteği sağlamaya odaklandı. Bunu kısa süre sonra kara operasyonları izledi.
Elbette ABD'nin Irak'taki askeri varlığı DEAŞ'ın yenilgiye uğratılmasıyla sona ermedi.
Ancak önceki konuşlanmalardan farklı olarak, bu kalıcı misyon şu anda Amerikan kamuoyu tarafından büyük ölçüde görmezden geliniyor. Bu umursamazlık anlaşılabilir bir durum. Zira; medyada yer alan haberler ve siyasi tartışmalar ABD'nin Irak'taki varlığına nadiren dikkat çekiyor.
Orta Doğu'daki mevcut askeri operasyonların neredeyse tamamı, 11 Eylül 2001'den günler sonra “ABD'ye karşı düzenlenen son saldırıların sorumlularına karşı” savaş açmak için çıkarılan 2001 AUMF yetkisi çerçevesinde gerçekleşmiştir.
Bu yetkilerin yürürlükten kaldırılması, savaşın yürütülmesi konusunda kongre otoritesinin yeniden tesis edilmesi yönünde önemli bir adım olacaktır.
Bu aynı zamanda kanun yapıcılara modası geçmiş politikaları ele alma ve gelecekteki askeri operasyonların uygun denetime tabi olmasını sağlama fırsatı da sunmaktadır.
Son olarak, başarılı bir geri çekilme Kongre'yi ABD'nin Irak'taki siciliyle yüzleşmeye ve Amerikan tarihinin bu karmaşık bölümünü kapatmaya zorlayacaktır.