Foreign Policy: İsrail, Irak benzeri bir bataklığa doğru mu ilerliyor?
Netanyahu'nun savaş sonrası için bir planının olmaması müttefiklerini giderek daha fazla endişelendiriyor. İsrail, ABD'nin Irak'ta saplandığı bataklığa benzer bir sürece doğru mu ilerliyor?
ABD'nin önde gelen yayın organlarından Foreign Policy'de, artık altıncı ayını geride bırakan ve bir soykırıma dönüşen İsrail'in Gazze saldırılarının, geleceğine dair değerlendirmelerin yer aldığı analiz yayınlandı.
İsrail'in ve Netanyahu hükümetinin savaşın başladığı günden itibaren ABD'nin uyarılarını gözardı ettiği belirtilen analizde, Netanyahu'nun savaş sonrasına dair hala bir planının olmamasının da, ülkeyi Irak benzeri bir bataklığa çektiği belirtildi.
Analizde ayrıca; İsrail'in giderek uluslararası desteğini kaybettiği belirtilerek, savaş sonunun belirsiz olmasının bu tepkileri daha da artırabileceğine dikkat çekildi.
İşte Foreign Policy'de yayınlanan analiz:
7 Ekim'de "İsrail'in 11 Eylül'ü" gerçekleştiği andan itibaren Biden yönetimi, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu hükümetini ABD'nin kendi 11 Eylül'ünden sonra yaptığı hataları yapmaması konusunda uyarmaya başladı.
Başka bir deyişle ABD İsrail'e; çıkış yolu olmayan sonsuz bir bataklığa saplanmayın, acımasız taktikler kullanarak daha fazla terörist yaratmayın ve Irak'ı işgal ederek bizim yaptığımız hatayı tekrarlamayın dedi.
Hatta ABD Başkanı Biden geçtiğimiz Ekim ayındaki İsrail ziyareti sırasında;
"Adalet yerini bulmalıdır. Ama sizi uyarıyorum, Öfkeniz sizi tüketmesin. 11 Eylül'den sonra Amerika Birleşik Devletleri olarak biz de öfkeliydik. Ancak adalet ararken ve adaleti sağlarken hatalar da yaptık."
ifadelerini kullanmıştı.
Altı ay sonra bu tavsiyenin işe yaramadığını söylemek yanlış olmaz. Hâlâ öfkeyle yanıp tutuşan İsrail'in Gazze'de Irak benzeri bir bataklığa sürüklendiği açık.
Aslında ABD'li yetkililer İsrail'in taktiklerinin nispeten etkili olduğunu söylüyor. Ancak savaşın üzerinden alt ay geçmiş olmasına rağmen İsrail, uygulanabilir bir çıkış yolu düşünmeye bile başlayamadı.
Irak'ta olduğu gibi, İsrail'i yıllarca uğraştırabilecek yeni bir yapının yükselen bir isyanın işaretleri şimdiden görülüyor.
Gerçekten de, İsrail'in son haftalardaki yakıp yıkan askeri harekatının kamuoyu önünde eleştirilmesine rağmen, ABD'li yetkililer kendilerini devam eden insani felaketten daha fazla rahatsız eden şeyin İsrail'in bir gün sonra bile Gazze'de ne yapacağını düşünmemesi olduğunu söylüyor.
Biden yönetiminden üst düzey bir yetkili bir röportajda, Gazze Şeridi'ndeki çatışma sonrası aşamaya atıfta bulunarak;
"İsrail tarafıyla ilgili aşırı bir hayal kırıklığı varsa, o da inandırıcı herhangi bir dördüncü aşama planının olmamasıdır.”
ifadelerini kullandı.
Birinci aşama olarak 7 Ekim'den sonraki hava bombardımanı, ikinci aşama kara işgali, üçüncü aşama ise Hamas üyelerinin temizlenmesi olarak sıralanmıştı.
Bataklığa doğru
İsrail hükümeti işleri yürütmek üzere yerel aşiretleri örgütleme fikrinin ötesine geçmedi ve Gazze'yi devralacak "yeniden oluşturulmuş" bir Filistin Yönetimi fikrini de tamamen reddediyor.
Yetkili, daha ılımlı muhalefet lideri Benny Gantz'ın bile, Filistin Yönetimi'ni devreye sokmak istemediğini ve planların bilinmeyen potansiyel üyelerden oluşan bir geçiş konseyi gibi belirsiz kavramlarda takılıp kaldığını belirtiyor.
Yetkili ayrıca;
"Arap devletleri yardım etmeye hazır, ancak tanımlanmamış yeni bir oluşumuna sıcak bakmayacaklar.”
tespitinde bulundu.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, aylardır İsrail için gelecek vaat eden bir bölgesel barış yapısını düzenlemek üzere bölgede gidip geliyor.
Buna bir zamanlar hayal bile edilemeyen Suudi Arabistan ve neredeyse diğer tüm Arap devletleri tarafından tanınma olasılığı da dahil.
Ve bunun karşılığında İsraillilerin yapması gereken tek şey, Hamas'ın liderliğini ve askeri yapısını bertaraf ettikten sonra, Filistin devleti ya da özerkliği olasılığını tartışmaya istekli olduklarını göstermek.
Filistin'in devletleşmesi durumunda bile tüm taraflar devletleşmenin askeri kapasite açısından asla tam egemenlik anlamına gelmeyeceğini biliyor. Herhangi bir yeni "Filistin" köhne bir devlet olacaktır.
Ancak Biden yönetimi yetkilileri ve diğer gözlemcilere göre, 7 Ekim'in travmasını hala atlatamamış olan İsrailliler bunların hiçbirini tartışmıyor.
Biden yönetimindeki yetkililerin de kabul ettiği gibi bir sorun, Hamas saldırısının dehşetinden sonra ılımlı İsraillilerin bile Filistinlilere bir devlet hatta özerk bir varlık verme fikrini henüz hazmedememesi ve Netanyahu'nun bu fikre güçlü bir şekilde karşı çıkmaya devam etmedikçe kırılgan sağcı koalisyonunu bir arada tutamaması.
Biden son haftalarda Netanyahu'yu insani felaket konusunda kamuoyu önünde eleştirse de, ABD Başkanı da siyasi bir çözümü çok görünür bir şekilde zorlamadı.
İsrail'in bazı Birleşmiş Milletler Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA) personelinin 7 Ekim saldırılarıyla bağlantılı olabileceği yönündeki suçlamalarının ardından Biden, UNRWA'nın Mart 2025'e kadar fonlarının kesilmesini bile kabul etti. Ancak bu grup Gazze'de faaliyet gösteren Hamas dışı tek organize bürokrasi.
Gazze'de çoğu Filistinli olmak üzere yaklaşık 13.000 çalışanı bulunan UNRWA sağlık klinikleri, altyapı projeleri, okullar ve yardım programları yürütüyor ve 1 milyondan fazla Filistinli mülteci halen bu kuruluşun tesislerinde barınıyor.
UNRWA'nın kısmen felce uğraması, insani krizi daha da kötüleştirdi. Çünkü geçebilen az sayıdaki kamyon konvoyu da kalabalıklaşıyor, gıda ve yardım eşit olmayan bir şekilde dağıtılıyor.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres Gazze'deki 2 milyon Filistinlinin ya da nüfusun yüzde 87'sinin geçiminin UNRWA'ya bağlı olduğunu belirtti.
Washington Post siyasi uzmanlarından Michael Koplow;
"Yardımların dağıtılamaması şu anda en büyük darboğaz. İsrailliler çekilirken, kuzeyde ve Han Yunus bölgesinde kaos ve şiddet ortaya çıkıyor. Bölgede artık işleyen bir kurum yok ve bunların yerini alacak herhangi bir plan da ortaya konulmuş değil.”
değerlendirmesinde bulundu.
İsrail'in ABD Kongresi'ndeki destekçileri de bu kaygıları yineleyerek, İsrail'in başarısızlıklarının, ABD'nin Irak'ı herhangi bir güvenilir yönetim planı olmaksızın işgal etmesini hatırlattığını belirtiyor.
ABD'li Senatör Chris Murphy bir röportajında;
"Savaş bittikten sonra Gazze'de neler olacağı konusunda derin endişelerim var. En büyük endişem bu savaşın, İsrail karşıtı duyguları güçlendirmesi. Gazze'yi kimin kontrol edeceği ve yöneteceği konusunda uygulanabilir bir plan görmeliyiz."
ifadelerini kullandı.
Gelinen noktada; İsrail'e gelecekte yapılacak her türlü ABD yardımının uluslararası hukuka ve insani standartlara uygun olarak kullanılacağına dair taahhütte bulunmasını ve bunu Dışişleri Bakanlığı tarafından 45 günlük bir değerlendirme sürecinin izlemesini gerektiriyor.
Aksi taktirde, Washington'daki çok sayıda ismin dile getirdiği gibi İsrail'e karşı uluslararası görüşler daha da sertleşebilir ve İsrail, ABD'nin Irak'ta saplandığı bataklığa benzer bir süreci onlarca yıl yaşayabilir.