Geopolitical Monitor: Basra Körfezi'nde artan gerilim, İran ve ABD arasında sıcak çatışmaya mı dönüşecek?
ABD, Orta Doğu'daki hâkimiyet mücadelesi bağlamında, bölgede askeri gücünü yeniden artırmaya başladı. İran ve ABD arasında başlayan gizli savaş, Basra Körfezi'nde açık bir çatışmaya dönüşebilir.
ABD merkezli Geopolitical Monitor'de son dönemde özellikle Basra Körfezi'nde yaşanan gerilimler üzerinden ABD-İran arasındaki ilişkiler ve Ortadoğu'daki dinamiklerin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
ABD'nin, Orta Doğu'daki hâkimiyet mücadelesi bağlamında, bölgede askeri gücünü yeniden artırmaya başladığı belirtilen analizde ayrıca, İran ve ABD arasında gizli bir savaşın başladığı ve bunun özellikle Basra Körfezi'nde açık bir çatışmaya dönüşebileceği belirtildi.
İşte Geopolitical Monitor'de yayınlanan analiz:
Küresel siyasette süregelen jeopolitik gerilim ve İran'ın Rusya-Ukrayna savaşında Rusya'yı desteklemesi, ABD-İran ilişkilerini daha da kötüleştirdi. İran'ın Orta Doğu'daki yetmiş bin civarındaki ABD askeri varlığını hedef alan füze saldırıları ve İsrail ile artan gerilim, bölgedeki istikrar ve barışı sorgulanır hale getirdi.
Sadece 2023 yılında İran, yeni bir balistik füzenin kamuoyuna tanıtılması, Rusya'ya İHA ve füze desteği ve son olarak Basra Körfezi'nde iki tankere el koyma gibi girişimlerde bulundu.
Bu arada Çin, Mayıs 2023'te İran ile Suudi Arabistan arasında resmi diplomatik bağların yeniden kurulmasına yönelik bir anlaşmanın kolaylaştırılmasına yardımcı oldu. Bunun sonucunda İran, Riyad'daki büyükelçiliğini yeniden açmaya karar verdi.
Buna ek olarak İran, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile de daha yakın ilişkiler kurmaya çalışmış ve izolasyon durumunu hafifletmek için bölgesel bir söyleme olan desteğini artırmıştır. Bölgesel ilişkilerdeki potansiyel iyileşme, özellikle Yemen örneğinde olduğu gibi vekâlet çatışmalarının azalması beklentilerini arttırdı. Ayrıca, ABD Başkanı Joe Biden'ın Orta Doğu'daki çatışmaların daha fazla tırmanmasını önlemeyi amaçlayan gayrı resmi bir siyasi anlaşma yaptığı iddia edilmektedir.
Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş, Amerika'nın dikkatinin bir kısmını Avrupa'ya yönelmiştir.. Dahası, Çin ısrarla Güney Çin Denizi'ndeki bölgesel nüfuzunu genişletmeye çalışmakta ve bu da ABD Donanması'nın bölgede daha sık devriye gezerek tepkisini arttırmasına yol açmaktadır.
Bu endişeler sonrasında ise ABD, Basra Körfezi'ndeki kalıcı Amerikan varlığını sağlamlaştırma yoluna gitmiştir. ABD bölgeye, teknolojik olarak yükseltilmiş ABD savaş uçakları ve gemileriyle desteklenen önemli bir deniz piyadesi konuşlandırarak, Basra Körfezi'nde kademeli olarak önemli bir varlık oluşturuyor.
Bu gelişmelerin ardından ABD ordusunun Orta Doğu bölgesindeki konuşlanma ve faaliyetlerinde kayda değer bir artış olmuştur. Hatta bu dönemde; Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Fransa'dan deniz komutanlarının katılımıyla Hürmüz Boğazı'nda bir devriye tatbikatı icra edildi.
A-10 Thunderbolt II jetlerinin Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki Al Dhafra Hava Üssü'ne konuşlandırılması ise Mart 2023'te gerçekleşti. Pentagon ayrıca, F-16 jetlerinin ve USS Thomas Hudner savaş gemisinin bölgeye konuşlandırıldığını duyurdu. F-35A Lightning II hayalet savaş uçakları da bu konuşlandırmadan bir süre sonra teslim edildi.
Bölgedeki genişletilmiş ABD askeri varlığının “özel amaçları” açıklanmadı. Ancak bu konuşlanmalar İran'ı rahatsız etti. ABD'nin hamlelerine karşılık veren İran, 1.000 kilometreye kadar mesafedeki deniz araçlarına potansiyel olarak saldırabilecek Ebu Mehdi seyir füzesini sergiledi.
Diğer yandan, Amerika Birleşik Devletleri bölgedeki askeri angajmanlarını tamamladı ve İran ile ilerleyen nükleer programı konusunda devam eden anlaşmazlığı, ufukta herhangi bir çözüm olasılığı olmadan giderek tırmanıyor.
Asker ve uçaklarla donatılmış USS Bataan gemisinin, F-35 savaş uçakları ve diğer askeri uçakların da dahil edilmesiyle birlikte Körfez bölgesine konuşlandırılması, ABD'nin dikkatini Çin ve Rusya'ya öncelik vermeye yönelik stratejik kayması bağlamında gerçekleşmektedir.
Ayrıca İran, Hürmüz Boğazı'ndan geçmeye çalışan gemileri ele geçirme faaliyetlerine yeniden başladı. Küresel petrol arzının yaklaşık %20'si Basra Körfezi'ni uluslararası topluma bağlayan bu dar deniz geçidinden geçmektedir.
Bu nedenle, Hürmüz Boğazı'nın deniz taşımacılığı için erişilebilirliğini korumak, küresel enerji maliyetlerinde önemli bir artışı önlemeyi amaçlayan ABD için son derece önemlidir. Bu hedef, Rusya ile Ukrayna arasında devam eden ve küresel piyasalar üzerinde daha fazla baskı yaratan çatışma ışığında daha da önemli hale gelmektedir. Körfez Arap ülkeleri, petrollerinin küresel pazarlara taşınması için kanala güveniyor ve İran'ın daha geniş bir alandaki hedeflerine ilişkin endişelerini dile getiriyor. Ancak Amerika Birleşik Devletleri şu anda Orta Doğu'da var olma mücadelesi ile karşı karşıya.
İran'ın son olarak, Uluslar arası bir krizie neden olabilecek bir gelişmeye daha imza attı ve uranyumu %60 seviyesine kadar zenginleştirmeye ya da silah yapımına uygun hale getirmeye başladı. İran ile küresel güçler arasında 2015 yılında varılan nükleer anlaşmanın bozulması, İran'ın bu hamlesini tetikledi.
Bu arada İran, Çin ile ekonomik ilişkilerini ısrarla güçlendirirken Rusya ile askeri ittifaklarını da geliştirdi. Ayrıca bu durum, özellikle İran ham petrolünü taşıyan gemilere el konulmasına yol açan Amerikan yaptırımları ışığında, İran'ın karşılık verme kapasitesinin altını çizerek ABD ve müttefiklerine uyarıcı bir mesaj niteliği taşıdı. Teksas açıklarında karaya oturan bir gemide İran petrolü bulunduğu iddiası, başka bir el koyma olayının yaşanabileceğine dair endişeleri arttırdı. Ancak Pentagon'un deniz kuvvetlerindeki konuşlanmayı kademeli olarak arttırmaya başlaması, Körfez Arap hükümetlerinin ve gözlemcilerinin İran'a yönelik endişelerini dile getirdikleri önemli bir dönemle sonuçlandı.
Diplomatik çabaların çıkmaza girmesi ve İran'ın denizcilik konularında iddialı olma eğilimini arttırması ışığında ABD, Tahran'ı gerilimi azaltmaya ikna etmek için askeri gücüne güvenmeye geri dönüyor gibi görünüyor.
Sonuç olarak, ABD ile İran arasındaki ilişkilerin gerilmesi, Orta Doğu'daki bölgesel hâkimiyet mücadelesi bağlamında gerçekleşmektedir. İran ve ABD arasında gizli bir savaş başlamış durumda ve açık bir çatışmanın patlak vermesi için çok sayıda şart oluşmuş gibi görünüyor.