Görüş: Çok kutuplu dünyanın ayak sesleri: BRICS genişlemesi
💢 BRICS, yeni bir dünya düzeni arayışını temsil ediyor.
💢 Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Öğr. Üyesi Dr. Barış Adıbelli ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Sabir Askeroğlu gdh.digital için değerlendirdi.
Soğuk Savaş sonrasında ABD’nin liderliğinde inşa edilen tek kutuplu dünya düzeni, 21. yüzyıldan itibaren yeni sınamalarla karşı karşıya kaldı. Çin’in yükselen hegemon güç konumuna ulaşması ve Rusya’nın yeniden “büyük güç” statüsünü talep etmesi, çok kutupluluk arayışlarını da hızlandırdı.
Çok kutupluluk arayışlarında ön plana çıkan platformların başında ise Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrka’dan oluşan BRICS geliyor. BRICS Liderler Zirvesi ise genişleme gündemiyle 22-24 Ağustos’ta Güney Afrika’nın ev sahipliğinde Johannesburg’da toplanacak.
gdh.digital özel haberler ekibi, BRICS Liderler Zirvesi’ni Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Öğr. Üyesi Dr. Barış Adıbelli ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Sabir Askeroğlu ile konuştu.
Çok kutuplu dünya düzenine geçiş meselesinin uzun süredir dünya kamuoyunda yüksek sesle tartışıldığını dile getiren Adıbelli, konuya ilişkin değerlendirmesinde şunları söyledi:
Kuşkusuz bu tartışmaları yürütenlerin başında Çin ve Rusya geliyor. Tüm bu tartışmalar, Rusya-Ukrayna Savaşı’na kadar söylemsel düzeyde kalmışsa da savaşın başlamasıyla birlikte fiiliyata yansımaya başlamıştır.
Özellikle de Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik müdahalesi nedeniyle yapılan BM oylamalarında ABD, beklediği ezici desteği alamadı. Ülkelerin çoğu çekimser kaldı. Hatta ABD’nin Asya-Pasifik’teki müttefiklerinin başında gelen Hindistan bile neredeyse Rusya’nın yanında yer aldı. Tüm bu gelişmeler çok kutuplu ve çok merkezli bir düzenin doğuşuna işaret ediyor.
BRICS’in geleceğinin ekonomik sistem inşa etme kapasitesine göre şekilleneceğini öne süren Adıbelli, şu açıklamalarda bulundu:
Her yeni siyasi düzen, bir ekonomik düzenle, bir ekonomik işbirliği zemini üzerinden şekillenir. 1945 sonrası Avrupa’daki liberal düzenin başlamasında Amerikan öncülüğündeki Marshall Planı’nın ve bu kapsamda yapılan Marshall yardımlarının rolü büyüktü.
Günümüzde de yeni bir sistem ve düzen arayışı olacaksa, önce bunun ekonomik zemini oluşturulmalıdır. Çin, bu gerekliliği en başından itibaren savunmuş ve BRICS ekonomik işbirliği mekanizması kurulmasına öncülük etmiştir. Dolayısıyla BRICS, ABD’nin küresel ekonomik hakimiyeti karşısında yeni bir ekonomik düzen arayışının yansımasıdır.
BRICS lierler zirvesindeki ana gündemin genişleme tartışmaları olduğunu belirten Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Sabir Askeroğlu ise şunları söyledi:
BRICS’in Johannesburg Zirvesi’ndeki gündem, genişlemedir. Yeni üyelerin kabul edilip edilmeyeceği tartışılacaktır. Rusya, bu konuya olumlu baksa da Moskova’nın tutumu herhangi bir stratejik hedeften bağımsızdır. Yani BRICS’in üye sayısının artması, Rusya için büyük bir anlam ifade etmiyor.
Moskova, genişleme hamlesiyle Ukrayna’daki savaşa rağmen hala dostlarının bulunduğu mesajını dünyaya verebilir. Ancak Rusya açısından BRICS’in genişlmesinin başka bir anlamı yok.
BRICS’in genişlemesinin Çin açısından mühim olduğuna dikkat çeken Askeroğlu, sözlerine şu şekilde devam etti:
Aslında BRICS’in genişlemesi, Çin için büyük önem taşıyor. Pekin, kendi ticari ve stratejik hedefleri açısından özellikle de pazar arayışları bakımından müttefiklerini arttırma arzusu içerisinde. Çin için en önemli mesele bu.
Tüm bunlara rağmen BRICS ülkeleri arasında çatlaklar bulunduğunu da belirten Askeroğlu, değerlendirmesini şu cümlelerle noktaladı:
Hindistan’ın BRICS’in genişlemesine mesafeli yaklaştığı biliniyor. Bu da BRICS içerisinde çatlakların bulunduğunu ve farklılıkların gün yüzüne çıkabileceğini gösteriyor. Zira BRICS’in genişlemesi, Çin’in elini güçlendirecektir. Bu da Çin ile rekabet halinde olan Hindistan’ın istemeyeceği bir durum.