Görüş: İran su sorununda niçin Türkiye karşıtı propaganda yapıyor?
💢 İran'ın hedefi, Türkiye'nin Suriye ve Irak'la yürüttüğü süreçler mi?
💢 Marmara Üniversitesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Serhan Afacan ve İstanbul Gelişim Üniversitesi Öğr. Üyesi ve ODAP Kurucu Direktörü Dr. Ali Semin gdh.digital için değerlendirdi.
Gün geçmiyor ki İran basınında ülkedeki çevre felaketlerinden Suriye ve Irak’taki kuraklığa kadar çeşitli konularda Türkiye’yi eleştiren haberler çıkmasın. Üstelik bu tarz açıklamalar, İranlı yetkililerden de geliyor.
Peki, İran’ın iddialarının gerçeklik payı var mı? Yoksa İranlılar, Irak ve Suriye’yi Türkiye’ye karşı provoke etmek mi istiyor? Amaç, Ankara’nın bölge başkentleriyle yürüttüğü süreçlerin sekteye uğratılması mı?
gdh.digital Özel Haberler Ekibi, İran'ın su sorunu özelinde yürüttüğü Türkiye karşıtı propagandayı Marmara Üniversitesi Orta Doğu ve İslam Ülkeleri Araştırmaları Enstitüsü Öğr. Üyesi Doç. Dr. Serhan Afacan ve İstanbul Gelişim Üniversitesi Öğr. Üyesi ve ODAP Kurucu Direktörü Dr. Ali Semin’le konuştu.
İran’ın gerçek anlamda ciddi bir su sorunuyla yüzleştiğine dikkat çeken Marmara Üniversitesi Orta Doğu ve İslam Ülkeleri Araştırmaları Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serhan Afacan, İran’ın dünyada su kıtlığını en olumsuz şekilde yaşayan dördüncü sıradaki ülke olduğuna ilişkin çalışmaların bulunduğunu hatırlatarak bu meselenin İranlı yetkililerin öncelikli olarak baş etmesi gereken konulardan biri olduğunu belirtti. Meselenin Türkiye boyutunda ise Afacan şunları söyledi:
Sorulması gereken soru şu: İranlı yetkililer bu mesele her gündeme geldiğinde neden eleştiri oklarını Türkiye’ye yöneltmeyi tercih ediyorlar? Aslında su konusu, devrim öncesine kadar gitmekle beraber özellikle devrimden sonra her zaman Türkiye ile İran arasında bir gerilim konusu oldu.
Bu kapsamda Afacan, Mayıs 2022’de İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın yaptığı Türkiye’nin Dicle ve Aras nehirleri üzerinde inşa ettiği barajları hatırlatarak Tahran’ın iddialarının hukuki zeminin bulunmadığını öne süren şu açıklamada bulundu:
Birkaç yıl önce Temmuz 2017’de dönemin cumhurbaşkanı Hasan Ruhani de Ilısu Barajı tartışmalarının gündemde olduğu bir dönemde, Türkiye'nin barajlarının “yıkıcı etkileri” olduğunu savunmuş ve Türk yetkilileri Fırat ve Dicle nehirleri üzerindeki baraj inşaatlarını durdurmaya çağırmıştı. Su kıtlığının teknik boyutları olduğu gibi, Fırat, Dicle ve Ara nehirleri gibi sınır aşan suların oldukça grift hukuki boyutları da var. Fakat İran, bu yönde sonu gelmeyen iddialarına rağmen konuyu herhangi bir hukuki zemine taşıyabilmiş değil.
Değerlendirmelerine İran’ın hukuken altını dolduramadığı iddiaları niçin gündemde tuttuğu sorusuyla devam eden Afacan, İran’ın amacının kendi hatalarını örtbas etmek olduğu kanaatinde:
Kuşkusuz İran’ın ısrarı, öncelikli olarak kendi yanlış su politikalarını örtbas etme amacı taşıyor. Nitekim İran bu konularda gerekli tedbirleri etkin şekilde almazsa ülkede Urumiye Gölü’nün yok olma noktasına gelmesine benzer birçok sorun baş gösterecek.
Diğer taraftan Afacan, Tahran yönetiminden gelen iddiaların Irak ve Suriye ile Türkiye arasındaki münasebetleri de etkilediğini dile getirerek şunları söyledi:
İran, Fırat ve Dicle meselelerini her zaman Irak ve Suriye’yi Türkiye’ye karşı tahrik etme gayesiyle kullandı ve bunu Türkiye’yi düşmanlaştırmanın etkili bir silahı olarak gördü. Oysa yalnızca Şattülarap konusunda değil; genel anlamda su kaynakları ve toz fırtınaları konusunda İran ile Irak arasında ciddi meseleler bulunuyor.
Diğer yandan, Türkiye’nin barajlarını eleştiren İran’ın Aras Nehri üzerinde komşusu Ermenistan ve Azerbaycan’la ortak barajlar ve baraj projeleri bulunuyor. Bu nedenle İranlı yetkililerin ve İran basınının bu süreçte su sorunu üzerinden Türkiye’yi hedef almasının politik bir tavır olduğunu tespit etmek gerekir.
İran’ın Türkiye’nin düzenlediği terörle mücadele operasyonlarından da rahatsız olduğunu vurgulayan Afacan, su sorununun bu konuda da araçsallaştırıldığına dikkat çekerek şunları dile getirdi:
Türkiye’nin Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde yürüttüğü terörle mücadele operasyonlarından rahatsızlık duyan İran, yıllardır uluslararası kamuoyunu Türkiye’nin Suriye ile normalleşmesini istiyor izlenimi verse de esasen bu konuda endişeli.
Daha açık bir ifadeyle İran, Türkiye’nin Irak ve Suriye ile ihtilaflarının sürmesini hatta derinleşmesini kendi çıkarlarına daha uygun buluyor. Özellikle de yaz aylarında su sorununun baş gösterdiği günlerde bu meselenin özel olarak gündeme taşındığından kuşku yok. Su sorunu, İran’ın Türkiye’yi bu ülkeler nezdinde hedef haline getirme uğraşının köhne ama İran’a kalırsa oldukça etkili yollarından biri. Dolayısıyla, İran’ın su sorunu Türkiye ile değil, Türkiye’yi kendi bölgesel politikalarında konumlandırmaya çalıştığı yerle ilgili.
İstanbul Gelişim Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ODAP Kurucu Direktörü Dr. Ali Semin ise Irak’ın su sorununun uzun yıllardır yaşayan bir ülke olduğunu hatırlatarak Bağdat’ın Tahran’dan yapılan propagandaların etkisiyle Ankara’yı suçlamak yerine kendi önlemlerini alması gerektiğini söyledi. Bu kapsamda Semin şunları ifade etti:
Irak, özellikle de yaz aylarında artan kuraklıkla birlikte Türkiye ile su sorunu yaşıyor. Aslında Türkiye, Irak’la ilişkilerdeki kronik mahiyete sahip olan bu sorunun çözülmesi için elinden geleni yapıyor. Ancak sadece su oranının arttırılması ile bu mesele çözülemez. Ankara da bunun farkında olduğu için geçmişte bir komisyon kurdu. Ancak henüz sonuç alınamadı. Çünkü Irak’ın da çeşitli adımlar atması gerekiyor.
İran merkezli olarak ortaya atılan Türkiye’nin su sorununu Irak ve Suriye’ye karşı koz olarak kullandığı iddialarının asılsız olsuğunu vurgulayan Semin, şunları ifade etti:
Son zamanlarda Türkiye, kuraklık nedeniyle Irak’a akan suyu %70 azalttı. Ancak İran, %100 azalttı. Dolayısıyla İran, önce kendisini sorgulamalı. Irak’ın nehirlerinin yıllardır kurumasının nedeni bizzat Tahran yönetiminin politikaları.
İran’ın Irak siyasetindeki Şii grupları Türkiye’ye karşı kışkırttığına dikkat çeken Semin şu açıklamada bulundu:
İran’ın etkisi altındaki bazı Iraklı yetkililer, zaman zaman Türkiye’yi suçluyor. Ancak Irak’ın tarımını ve hayvancılığını zarara uğratan İran’a dair tenkitlerde bulunulmuyor. Bu da samimi değil. İran’ın amaçlarından biri de Türkiye’yi suçlayarak kendi yaptığı haksızlığın üstünü örtmek.
Tüm zorluklara rağmen Irak ve Suriye’nin oyunun farkında olduğunu söyleyen Semin, Türkiye’nin ilgili ülkelerle diplomatik süreçlerinde su meselesinin konuşulan başlıklardan biri olmasına rağmen ilişkilerin tıkanmasına sebebiyet verecek mahiyette olmadığını iddia etti. Bu kapsamda Semin şunları söyledi:
Türkiye, Suriye ile yürüttüğü normalleşme sürecinde de Irak ile olan diplomatik ilişkilerinde de ilgili ülkelerin depoloma kapasitesine katkı verecek önerilerde bulunabilir. Irak ve Suriye’nin de barajlar inşa etmesi gerekiyor. Bu sorunun çözümü, yalnızca Türkiye’nin su oranını arttırmasından geçmemektedir. Irak ve Suriye’nin de tedbirler alması gerekiyor.