Roket ve insansız hava araçları gibi yerel tehditleri hedef alan İsrail'in Demir Kubbe'sinden farklı olarak, ABD versiyonu düşmanlardan gelen balistik, hipersonik ve seyir füzelerine karşı koymayı amaçlıyor.

Planın kilit unsurlarından biri, uzayın silahlandırılmasına ilişkin endişeleri yeniden canlandıran uzay tabanlı önleyicilerin konuşlandırılmasıdır. Yürütme emri, Savunma Bakanlığı'nı 60 gün içinde aşağıdakileri de içeren bir uygulama stratejisi sunmaya yönlendirmektedir:

• Balistik, hipersonik ve seyir füzelerine karşı savunma

• Uzay tabanlı önleme ve izleme sensörlerinin konuşlandırılması

• Alt katman ve terminal faz füze savunmalarına yönelik geliştirmeler

• Kinetik olmayan karşı önlemlerin geliştirilmesi

Bu girişim Hipersonik ve Balistik İzleme Uzay Sensörü (HBTSS) ve Çoğaltılmış Savaşçı Uzay Mimarisi (PWSA) gibi mevcut projelerin üzerine inşa edilmekte ancak fizibilite, maliyetler ve potansiyel silahlanma yarışları ile ilgili endişeleri de beraberinde getirmektedir. SDI'a yapılan atıf, nihayetinde bu programın sona ermesine yol açan benzer zorlukları vurgulamaktadır.

Planın, giderek büyüyen bir ulusal güvenlik endişesi haline gelen insansız hava aracı tehditlerini büyük ölçüde göz ardı etmesi dikkat çekiyor. Özellikle ticari platformlardan yapılan alt uç drone saldırıları ABD altyapısı için önemli riskler oluşturmaktadır. Pentagon gelişmiş drone karşıtı stratejilere sahip olsa da, yerel savunma yeteneklerinde boşluklar devam etmektedir.

Trump'ın Demir Kubbe vizyonu üst düzey füze tehditlerine öncelik veriyor, ancak etkinliği, finansmanı ve dronlar da dahil olmak üzere gelişen tehditlere karşı koyma kabiliyeti belirsizliğini koruyor.