American Enterprise Institute: Trump'ın Rusya politikası sadece bir illüzyon mu?
Ne Avrupa ne de ABD, Türkiye'nin Rusya ve Çin ile bağlarını koparmasını sağlayacak bir etkiye sahip değil. Avrupa'dan baskı isteyen Trump'ın Rusya politikası sadece bir illüzyondan mı ibaret?
Son Güncelleme: 22.09.2025 - 02:31
ABD'nin önde gelen düşünce kuruluşlarından American Enterprise Institute'de, BM zirvesi öncesi Trump'ın Rusya konusunda AB ve NATO üyelerine uyguladığı politikaların değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Trump'ın göreve gelmesinden bu yana AB, Rusya'ya karşı üç yeni yaptırım paketi kabul ederken, ABD Hazine Bakanlığı'nın ,se Rusya ile ilgili yaptırım listelerini bir kez bile güncellemediğine dikkat çekilen analizde, Trump'ın AB ve NATO üyelerine uyguladığı baskının bu ülkeleri Pekin'e yaklaştırabileceği tespiti yapıldı.
Analizde ayrıca; Türkiye'nin Çin veya Rusya ile ilişkilerini koparmadığı ve ne Avrupa ne de ABD'nin, Ankara'nın bu bağları koparmasını sağlayacak bir etkiye sahip olmadığı belirtildi.
İşte American Enterprise Institute'de yayınlanan analiz:
ABD'nin Ukrayna politikasında yeni bir değişiklik daha yaşandı.
Geçtiğimiz hafta sonu ABD Başkanı Donald Trump, tüm NATO ülkeleri Rus petrolü almayı durdurmayı kabul ederse “Rusya'ya büyük yaptırımlar” uygulayacağına söz verdi. Ayrıca, Rusya'nın saldırganlığını durdurmak için NATO ülkelerine Çin'den yapılan ihracata yüzde 50 ila 100 arasında gümrük vergisi uygulanmasını istedi.
Trump'a göre; NATO müttefikleri eğer bunu kabul etmezlerse; “sadece ABD'nin zamanını, enerjisini ve parasını boşa harcıyor olacaklar.”
Trump'ın son önerisi jeopolitik açıdan uygulanamaz gibi görünüyor. Zira; NATO ülkeleri bir askeri birlik olduklarından ve ortak gümrük birliği oluşturmadığından, Çin'e ortak bir gümrük vergisi uygulayamaz.
Diğer yandan da AB ülkeleri bir bütün olarak hareket etmeye çalışsa bile, Macaristan ya da Türkiye gibi AB üyesi olmayan ülkelerle tam ve koşulsuz olarak birlikte hareket etmeleri neredeyse mümkün değil.
NATO üyeleri arasında bu konuda bir anlaşma sağlanmış olsa bile, bu adımın uygulanabilmesi için NATO üyesi olmayan AB ülkeleri, yani Avusturya, Güney Kıbrıs, İrlanda ve Malta'nın da işbirliği yapması gerekecektir.
Ayrıca, AB ve NATO dışında, ancak AB'nin tek pazarı içinde yer alan İsviçre'nin de bu işbirliğine katılması gerekecektir. Zaten ABD'ye yaptıkları ihracata yüzde 39'luk bir gümrük vergisi uygulanan İsviçre'nin, bir başka ticaret savaşına sürüklenme ihtimalinden pek de hoşnut olmayacağı açıktır.
İşte tüm bu dengeler ve gerçekler, Hindistan'ın ABD'nin gümrük vergilerine verdiği tepkide de görüldüğü gibi, Avrupa'yı da Pekin'e daha da yaklaştırabilir.
Kriz derinleşiyor
Trump'ın göreve gelmesinden bu yana AB, Rusya'ya karşı üç yeni yaptırım paketi kabul ederken, ABD Hazine Bakanlığı Rusya ile ilgili yaptırım listelerini bir kez bile güncellemedi.
Adalet Bakanlığı da, ABD'deki Rus oligarkların varlıklarını soruşturmak ve ele geçirmek için Biden döneminde oluşturulan birimi dağıttı.
Yani Avrupa'ya ve NATO'ya baskı uygulama telkininde bulunan Trump, aslında sadece söylemlerde kalmaya devam ediyor ve görünen o ki kendisi adım atma niyetinde değil.
Örneğin Türkiye, Çin veya Rusya ile ilişkilerini koparmıyor ve ne Avrupa ne de ABD, Ankara'nın bu bağları koparmasını sağlayacak bir etkiye sahip değil.
Trump göreve geldiğinden bu yana, ABD Şubat ayında Oval Ofis'te Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy'i küçük düşürdü, Ukrayna'ya ABD yardımını fiilen sonlandırdı, Vladimir Putin'e kırmızı halı serdi ve ABD enerji şirketlerinin Rusya'ya geri dönüşünün önünü açtı.
Dahası, Kremlin'in Polonya'ya yönelik drone saldırısını, Rusya'nın en yakın müttefiki olan Belarus'a yönelik ABD yaptırımlarının kaldırılmasıyla ödüllendirmek ve hatta ABD gözlemcilerini Belarus'taki Rus askeri manevralarına göndermek, Trump'ın Putin ile ilişkilerinde Ukrayna ve Avrupalı ortaklarının tarafında yer almaya hazır olmadığını açıkça ortaya koyuyor.
Sonuç olarak, tüm bunların farkında olan Avrupalı liderler, Washington'un suyu bulandırmak için yaptığı son çabayı görmezden gelmeye çalışıyor.
Avrupa artık, hem Ukrayna'da hem de Pekin ve Delhi ile ilişkilerinde kendi stratejik hedeflerinin ne olduğuna odaklanmalı ve Trump'ın bu politikalarının kaçınılmaz olarak başarısızlığa mahkum olduğunu bilerek kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmelidir.
İLGİLİ HABERLER
The New Arab: İsrail'in artan saldırganlığı ve Arap NATO'su fikri
The Spectator: Fransa'daki hükümet kaosu nasıl çözülecek?
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Somali Başbakanı Barre: "Trump'a yanıt vermeye bile gerek yok"
Avrupalı liderlerden ABD'nin barış görüşmelerine sert eleştiri
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


