Asia Times: Alaska görüşmelerinden kim galip çıkacak?
Rusya, sadece birkaç milyon dolara ABD'ye sattığı Alaska'da şimdi toprak kazanabilecek mi? Trump-Putin zirvesinden neler bekleniyor? Masada hangi pazarlık maddeleri yer alacak?
Son Güncelleme: 12.08.2025 - 05:59
Kanada merkezli yayın organlarından Asia Times'da, Alaska'da gerçekleşecek olan Trump-Putin zirvesinden beklentilerin ve tarafların olası taleplerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Rusya'nın 1867 yılında sadece birkaç milyon dolara ABD'ye sattığı Alaska topraklarında bu defa ironik bir şekilde toprak kazanımı için bulunacağına dikkat çekilen analizde, Trump'ın Ukrayna'nın taleplerini ikinci plana atabileceği tespitine yer verildi.
Analizde ayrıca, Avrupa'nın sürece dair beklentilerine ve tarafların taleplerine dair ayrıntılara yer verildi.
İşte Asia Times'da yayınlanan analiz:
Rusya Çarı II. Alexander, artık savunmakta zorlanacaklarına karar vererek 1867 yılında, Alaska'yı Amerika'ya sadece birkaç milyon dolara sattı. Ve o Alaska şimdi, Rusya'nın belki de geleceğenini belirleneceği yer olacak.
ABD Başkan Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Cuma günü barış görüşmeleri için Alaska'ya gidiyor. Ancak bu kez Rusya, toprak kaybetmekten ziyade kazanmaya niyetli görünüyor.
Trump ile zirveye katılmayı kabul ederek Putin, yeni enerji yaptırımlarından kaçınmış oldu. Bu arada, Rus liderin tam olarak ne teklif ettiği belirsizliğini koruyor.
ABD Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un yanlış anlaşılmalara neden olduğu bildirilirken, Avrupalı yetkililer Putin'in teklifinin tam olarak ne olduğunu anlamak için Amerikan tarafıyla birçok kez görüşme talep etti.
Trump ise yaptığı açıklamada;
“Taleplerimizin bazılarını geri alacağız, bazılarını değiştireceğiz. Her iki tarafın da yararına olacak şekilde bazı toprak takasları olabilir”
ifadelerini kullanarak uzlaşı için açık bir masa kurulacağının sinyallerini verdi.
Ancak bunun Ukrayna tarafının yararına olacağı pek olası görünmüyor.
Rusya daha önce tüm cephe hattı boyunca tam kontrol talep etmişken, Putin'in Witkoff'a, Ukrayna'nın Donetsk ve Luhansk bölgelerinden ve Kırım'dan güçlerini çekmeyi kabul etmesi halinde tam bir ateşkes teklif edeceğini söylediği bildirildi.
Avrupalı yetkililer, Putin'in Zaporijya ve Kherson gibi diğer ihtilaflı bölgelerden çekilip çekilmeyeceği veya sadece cephe hatlarını dondurup dondurmayacağı konusunda ABD'li meslektaşlarından karışık sinyaller aldı.
Bir ABD'li yetkili, Rus güçlerinin mevcut hatlarda kalacağını ve Moskova Zaporijya ve Kherson'un tamamını ele geçirene kadar Ukrayna ile toprak takası müzakereleri yapacağını belirtti.
Toprak takası olasılığı
Ukrayna artık herhangi bir Rus toprağına sahip olmadığı için bu, Moskova'nın şu anda işgal ettiği topraklar karşılığında Kiev'in kontrolündeki toprakları teklif etmek anlamına gelir.
Trump, toprak takası önerisini açıkça makul bulurken, Zelensky, “Ukraynalılar topraklarını işgalciye hediye etmeyecek” diyerek anlaşılır bir şekilde reddetti.
Bu, Kiev'in uzun süredir korktuğu senaryoydu ve şimdi görünen o ki masada.
ABD Başkanı, Washington ile Kiev arasındaki ilişkileri onarmak için aylarca süren titiz ve gizli diplomasi çabalarının ardından, Kiev'e dayatmaya çalışmadan önce Ukrayna liderinin başının üstünden Putin ile bir anlaşma yapacaktır.
Trump'ı tüm bunlarda motive eden şey ise oldukça açık. Hindistan ile Pakistan ve Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki çatışmaların yatışmasında rol aldıktan sonra Ukrayna'yı Nobel Barış Ödülü adaylık formundaki nihai giriş olarak görüyor.
Ayrıca, Ruslar hala ABD ile Rusya arasındaki ilişkilerin daha geniş çaplı bir şekilde yeniden başlatılmasını gündemde tutuyor ve Trump bunu çok kazançlı ekonomik anlaşmalar yapmak için bir fırsat olarak görüyor.
Mevcut durumda Alaska, iki süper güç bir odada oturup Soğuk Savaş hiç bitmemiş gibi Doğu Avrupa'yı paylaşırken, tarihe bir başka Yalta olarak geçecek gibi görünüyor.
Ya da daha doğrusu, iki adamın yani Trump ve Putin'in özel olarak görüşmesinin riskleri çok açık.
Son zamanlardaki gürültü patırtının altında, ABD Başkanı hala Rus liderin otoriter iktidarını derin bir hayranlıkla izliyor. Eski bir KGB ajanı olan Putin, casusların aldatma ve manipülasyon yeteneklerine sahip, ayrıca Trump'ı pohpohlamak ve en tuhaf inançlarını bile yinelemek için doğuştan bir yeteneği var. Bu, Putin'in hayalindeki senaryo.
Elbette, tüm bunların Putin'in bir taktiği olma ihtimali de var.
Hindistan da dahil olmak üzere Rusya'nın ticaret ortaklarına uygulanan ABD'nin ikincil yaptırımlarından bir miktar baskı hissetmiş ve Trump'ı bir teklifle gafil avlamak için doğru anın geldiğine karar vermiş olabilir.
Kremlin'in mesajları son zamanlarda özellikle maksimalist bir nitelik taşıyor ve Rus lider Haziran ayında “Ukrayna'nın tamamı”nın Rusya'ya ait olduğunu iddia etti. Ve gerçekten de, Putin'in Oreshnik füzelerini seri üretip Belarus topraklarına yerleştirme planı, barışa hevesli bir adam olmadığını gösteriyor.
Bir kaynak Reuters'a, Rus Genelkurmay'ın Ukrayna cephesinin iki veya üç ay içinde “çökeceğini” düşündüğünü belirtti. Bu da Putin'i cesaretlendiriyor.
Avrupa nasıl bakıyor?
Zamanlama açısından, Avrupalı yetkililer Trump ve Putin'in önerisinin iki aşamalı olacağını düşünüyor.
İlk olarak Ukrayna Donetsk'ten çekilecek ve cephe hattı dondurulacak. İkinci olarak Trump ve Putin, Zelensky ile müzakere edilecek bir barış planı üzerinde anlaşacak.
Ancak bu plan açıkça kusurlu ve Kiev'i, Trump'ın Putin tarafından Ukrayna için dezavantajlı bir anlaşmayı desteklemeye ikna edileceği ve ardından Zelensky'yi bu anlaşmaya zorlayacağı bir senaryoya sokabilir.
Avrupalı kaynaklara göre Trump, Nobel Barış Ödülü'nü kazanmayı ciddiye alıyorsa, kendisi ve ekibi Zelensky ile Putin arasında gidip gelmelidir. Putin ile görüşmesinden sonra Trump, Ukrayna'nın zarar gören taraf olarak isteklerinin her türlü müzakerede öncelikli olduğunu açıkça belirtmek için mümkün olan en kısa sürede Zelensky ile bir zirve yapacağını açıklamalıdır.
Ukrayna'nın tartışmalı bölgelerden çekilmesi, Rusya'yı daha sonra saldırı ve daha fazla kazanım elde etmek için daha güçlü bir konuma getirecektir.
Zelensky'nin Rusya'ya hiçbir toprak veremeyeceği şeklindeki maksimalist, vatansever tutumunu sürdürmesinin nedeni açıktır. Düşmanlık ve zulüm yoluyla elde edilen toprakların saldırgana ait olması kabul edilmesi zor bir durumdur.
Ukrayna vatandaşlarının Rus işgali altında kalacak olmasını kabul etmek de aynı şekilde zordur. Ukrayna kimliğinin acımasızca bastırılmasına ve sürekli korku ve şüphe ortamına maruz kalacaklardır. Ayrıca, ağır insan hakları ihlalleri ve sivil infazlarla da karşı karşıya kalacaklardır.
Ancak Zelensky bile, Ukrayna'nın işgal altındaki toprakları askeri yollarla geri almakta zorlanacağını itiraf etmiştir. Hatta yeni yıl konuşmasında “adil bir barış” çağrısında bulunan Zelensky, Moskova'nın kontrolü altındaki bölgelerdeki vatandaşlara “bir gün Ukrayna'nın yeniden birleşeceği” konusunda güvence verdi.
Kiev bu savaşın gidişatını değiştiremezse, herhangi bir barış anlaşması muhtemelen Rusya'nın bazı kazanımlarını elinde tutmasını, Ukrayna ve Batı'nın yeni sınırları yasal olarak tanımayı reddetmesini ve Kiev'in daha sonra diplomatik yollarla bu toprakları geri almayı planlamasını içerecektir.
Firar ve yorgunluk sorunları devam ederken, Ukrayna vatandaşları bile artık, güvenlik garantileri sağlanması şartıyla, Moskova'nın ele geçirdiği toprakları resmi olarak olmasa da fiilen kabul etme fikrine isteksizce yaklaşmaya başladı.
Ancak, Rusya'nın Kiev'den daha fazla Ukrayna toprağını teslim etmesini talep edeceğini ve bunun halka kabul ettirilmesinin daha zor olacağı görülüyor.
Kaynak:
Asia TimesİLGİLİ HABERLER
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Somali Başbakanı Barre: "Trump'a yanıt vermeye bile gerek yok"
Avrupalıların yarısı Donald Trump'ı "Avrupa'nın Düşmanı" olarak görüyor
Trump uyuşturucu kaçakçılığından hüküm giyen eski Honduras liderini affetti
Avrupalı liderlerden ABD'nin barış görüşmelerine sert eleştiri
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


