Asia Times: Yeni küresel gerçeklikte “orta güçler” etkisini artırıyor
Türkiye, Brezilya ve Endonezya gibi ülkeler küresel satranç tahtasında ivme kazanıyor. Peki “büyük güçlerin” artık kararlarını dikte edemediği küresel düzende, “orta güçler” etkisini nasıl artırıyor?
Son Güncelleme: 03.06.2025 - 00:05
Kanada merkezli yayın organlarından Asia Times'da son dönemde değişen küresel dengelerin ve yeni küresel gerçeklikteki orta güçlerin artan rolünün değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Geleneksel uluslararası ilişkiler teorisinde “orta güç” teriminin artık değiştiği tespiti yapılan analizde, değişen küresel dengelerle birlikte “büyük güçlerin” artık kararlarını dikte edemediği ve bu nedenle de “orta güçlerin” giderek etkisini artırdığı tespiti yapıldı.
Analizde ayrıca; Türkiye, Brezilya ve Endonezya gibi ülkelerin bu karmaşık satranç tahtasında ivme kazandığı ve kilit aktörler haline gelmeye başladığı belirtildi.
İşte Asia Times'da yayınlanan analiz:
Geleneksel uluslararası ilişkiler teorisinde, “orta güç” terimi ölçülebilir ölçütlerle tanımlanmıştır. Diğer bir ifade ile “orta güç”; askeri güç ve ekonomik ağırlık açısından küresel hiyerarşinin denge unsuru olarak görülmektedir.
Bu dikey ve güce dayalı tanım, orta güçleri dolaylı olarak ikinci kademe ülkeler olarak gösterir.
Ancak salt güce dayalı bir tanımlama artık, orta güç olarak adlandırılan pek çok ülkenin diplomatik olarak etkisinin bu verilerden daha büyük işler yaptığı ve büyük güçlerin iradelerinin sıklıkla kısıtlandığı günümüz dünyasının gerçek dinamiklerini yakalamakta başarısız olmaktadır.
Bu nedenle, “orta güç” tanımını dikey değil yatay olarak yapmak artık çok daha gerçekçi bir hale gelmiştir. Yani bir devletin yalnızca büyüklüğüne değil jeopolitik konumuna ve etki gücüne de bakmak gerekmektedir.
Orta güçlerin artan rolü
Orta güçler, büyük güçlerin çıkarlarının kesiştiği noktada yer alan, farklı alanlar arasında köprü kuran ve genellikle uluslararası politikada pivot veya kararsız oyuncu olarak hizmet eden etkili devletler haline gelmiştir.
Diğer bir ifade ile; rakip bloklar ya da uzak güç kutupları arasında coğrafi ya da diplomatik olarak “ortada” yer alan bağlayıcılar ve arabuluculardır.
Bu kavram artık pek çok analistin Türkiye, Brezilya ya da Endonezya gibi ülkeleri sadece GSYİH sıralaması ya da askeri harcamalar açısından değil, Doğu ile Batı, Kuzey ile Güney arasında önemli düğüm noktaları olarak tanımlamasına neden oluyor.
Bu tanıma göre orta güçler, belirli alanlarda liderlik göstererek ve özellikle bölgesel işbirliğinde kilit rol oynayarak veya daha büyük oyuncular arasında aracılık yaparak kendilerini öne çıkarırlar.
Gelinen noktada artık, orta güçleri “arada kalan aktörler” olarak görmek çok kutuplu yeni küresel gerçekliği anlamamaktır.
Zira; onlar giderek parçalanan düzenin en önemli aktörleri ve tüm taraflarla konuşabilen etkili aracılar haline geldiler.
Yeni küresel gerçeklik
Bugün hiçbir büyük güç, daha geniş bir devletler grubunun işbirliği ya da en azından rızası olmadan hedeflerine ulaşamaz. ABD, Çin ve Rusya gibi büyük güçlerin hiçbirisi, geçmiş imparatorlukların sahip olduğu türden kontrolsüz bir hakimiyete sahip değil.
Büyük güçler artık müttefiklerini ve ortaklarını ikna etmek zorunda. Bu da bu ortakların taviz koparması ya da şartları şekillendirmesi için bir fırsat yaratıyor.
Bu ortamda orta güçler, kolektif eylemi harekete geçirerek ve büyük güçlerin kayıtsız kaldığı ya da çıkmaza girdiği nişlerden faydalanarak büyük bir etki yaratıyor. Büyük güçler sonuçları artık dikte edemediğinden orta güçler daha geniş manevra alanları kazanıyor.
Güçlenen orta güçlerin yükselişi hiçbir yerde, birden fazla büyük gücün çakıştığı ve bir dizi hırslı orta devletin bulunduğu Avrasya'da olduğu kadar belirgin değil.
İlk olarak bu karmaşık satranç tahtasında Avrasyalı orta güçler, özellikle de Küresel Güney'de bulunan ülkeler, kendilerini diğerlerinden ayıran pragmatik, koalisyon odaklı yeni bir diplomasi şekli geliştirdiler.
Örnek olarak; soğuk Savaş döneminde ABD ile yakın işbirliği içinde olan bazı geleneksel Batı orta güçlerinin (Kanada veya Avustralya) aksine, Hindistan veya Endonezya gibi ülkeler artık bağlantısızlık ve Güney-Güney ortaklıkları kurma stratejisi ile hareket ediyor.
İkinci olarak bu ülkeler artık, koalisyon odaklı diplomaside çok başarılılar ve İİT ve BRICS gibi yeni forumlar aracılığıyla daha etkin bir küresel çözümler arama eğilimindeler.
Üçüncüsü, Doğu-Batı ve Kuzey-Güney ilişkilerini dengeledikleri için köprü görevi görebilirler ve tüm taraflarla konuşabilme becerileri onları etkili arabulucular haline getiriyor.
İşte tüm bu yeni gerçeklikler ışığında, büyük güçler arasındaki rekabet giderek artarken, artık kalıplara sokulmayı reddeden orta güçlerin etkisi giderek artıyor ve artmaya devam edecek gibi görünüyor.
Kaynak:
Asia TimesİLGİLİ HABERLER
The Jerusalem Post: Türkiye'nin artan etkisi ve bölgesel dinamikler
The Wall Street Journal: Netanyahu İran konusunda Trump'ı ikna edebilecek mi?
The Guardian: Gazze modern tarihin en büyük utancı haline geldi
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Avrupalı liderlerden ABD'nin barış görüşmelerine sert eleştiri
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


