Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
Yüzyıl boyunca dünya siyasetinin zirvesinde olan Avrupa yeni gerçekle yüzleşiyor. Avrupa, çok kutuplu dünyada artık bir kutup olma özelliğini nasıl kaybetti?
Son Güncelleme: 05.12.2025 - 01:14
Brüksel merkezli önemli yayın organlarından Brussels Signal'de, dünyada Rusya-Ukrayna savaşı başta olmak üzere çok sayıda çatışma ve değişen dengeler ışığında, Avrupa'nın geleceğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Rusya-Ukrayna savaşı başta olmak üzere çok sayıda çatışma ve değişen dengeler ışığında Avrupa'nın yeni oluşan çok kutuplu dünyada artık etkin bir güç olma statüsünü kaybettiği tespiti yapılan analizde, dünyanın yeni bir düzene evrildiği bir dönemde Avrupa'nın sadece güvenlik sorunu olmadığı ayrıca siyasi omurgasının da kırıldığı belirtildi.
Analizde ayrıca; bağımsız bir güç kullanma deneyimi olmayan ve 1945'ten bu yana dünya sahnesinde yalnızca Amerikan gücünün gölgesinde hareket eden Avrupa'nın artık bu gerçekliği farketmeye başladığı tespiti yapıldı.
İşte Brussels Signal'de yayınlanan analiz:
Avrupa, büyük keşif çağına öncülük ederek ve tüm kıtaları birbirine bağlayarak insanoğluna ilk kez küresel bir bakış açısı kazandırdığından beri, yüzyıl boyunca dünya siyasetinin zirvesinde yer aldı.
Ancak son gerçekliklerle birlikte, küresel güç dengesindeki Avrupa'nın kolektif ağırlığı azalma eğilimine girdi. Küresel erişime sahip yeni aktörlerin yükselişi, Avrupa'nın uluslararası ilişkilerdeki üstünlüğünü kaybetmesine ve çok kutupluluğa giden dünyada varlığının sorgulanmasına neden oldu.
İlk olarak 1945'ten bu yana, Avrupa'nın etkisi ve statüsü, Amerikan gücüne bağlı hale geldi ve bu da Avrupa'yı giderek ona bağımlı hale getirdi.
Yeni gerçeklik
Mesele sadece askeri yetenek eksikliği değil. Avrupa'nın Amerikan güvenliğine neredeyse tamamen bağımlı olduğu, Churchill döneminden beri iyi bilinmektedir, ancak ittifak sıkı bir şekilde devam etmiştir.
Bunun nedeni, Avrupa'nın ekonomik gücünün Amerika'nın askeri korumasının dayanağı olmasıydı. Zengin, gelişen ve benzer siyasi-ideolojik yönelime sahip bir Avrupa, her türlü senaryoda Washington için iyi bir iş ortağı ve stratejik müttefikti. Onu rakip haline gelmesine veya bir düşmanın hakimiyeti altına girmesine izin vermektense, yakın tutmak daha iyiydi.
Ancak Avrupa artık bunların hiçbiri değil.
15-20 yıl önce ABD ile ekonomik eşitlik içinde olan Avrupa, şimdi çok geride ve hızla sanayisizleşiyor. Büyük teknoloji rekabetini fiilen kaybetti. Refah sistemleri, bürokrasi, yolsuzluk ve korumacılık, büyüme beklentilerini zayıflatıyor.
Çılgın göç politikaları, elitlerin önderliğindeki “liberal” özgürlükler ve siyasi muhaliflere yönelik baskı sadece daha fazla sosyal ve siyasi işlev bozukluğunu garanti ediyor.
Bağımsız bir güç kullanma deneyimi olmayan ve 1945'ten bu yana dünya sahnesinde yalnızca Amerikan gücünün gölgesinde hareket eden Avrupalılar, gerçek durumlarının farkına varmaya başladı.
Avrupa'nın aşağılayıcı şekilde dışlandığı Ukrayna barış görüşmeleri bunun son halkası oldu.
Acı gerçek şu ki, Avrupa'nın sadece güvenlik sorunu yok. Ayrıca siyasi omurgası da kırıldı.
NATO gibi kurumsal çerçeveler resmi olarak hala yürürlükte; ancak siyasi ve stratejik olarak ABD ve Avrupa artık fiilen ayrı yollara gidiyor.
Bu, Avrupa'nın büyük güç merkezlerinden biri olarak statüsü için ölümcül bir olay ve uzun süren düşüşünün son noktası.
Avrupa küresel güç siyasetinin ana sahnesinden ayrılırken, Rusya, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonraki otuz yıllık “çöl” döneminin ardından bu sahneye yeniden giriyor gibi görünüyor.
Bu, eski Soğuk Savaş günlerinde olduğu gibi, büyük jeopolitik meselelerin çözümü için ABD ile Rusya arasında doğrudan görüşmelerin ve Alaska'daki gibi üst düzey zirvelerin geri dönüşünün ötesine geçiyor.
Ukrayna'daki savaş, Rusya'nın askeri gücünü azaltmak yerine artırdı. Ekonomisi son derece sağlam olduğunu kanıtladı.
Savaş, Ukrayna'nın zaferinden çok Rusya'nın zaferi olarak yorumlanabilecek bir sonuçla sona ererse, bu sonuç genel olarak Rusya'nın gücünün yeniden tesis edildiğinin bir göstergesi olarak görülebilir. Rusya'nın öne süreceği anlatı, Moskova'nın tüm Batı'ya karşı savaşıp kazandığı olacaktır.
Büyük savaşlar, dünya düzeninin kalıplarını ve hatta yapısını değiştirme eğilimindedir. Ukrayna savaşı resmi olarak sona ermeden önce bile bunun şimdiden gerçekleştiği söylenebilir.
Sonuç
Bu bağlamlarda, oldukça popüler olan “çok kutupluluk” çerçevesi artık hayata geçiyor ve Avrupa artık bu kutupların arasında yer alamayabilir.
2022'den bu yana savaştaki performansı nedeniyle Rusya bu gerekliliklere göre birinci sınıf bir güç olarak nitelendirilebilir görünüyor. Rusya'nın ABD ve Çin ile diplomatik ilişkilerinde ve askeri alanda sergilediği performansı göz önüne alındığında, Rusya'yı Avrupa dahil diğer tüm ana aktörlerle aynı kefeye koymak da doğru görünmemektedir.
Bariz sonuç, dünya güç yapısının artık üç kutuplu olduğu ve Rusya'nın en zayıf ama yine de üçlüden biri olduğu olacaktır.
Avrupalıların ise artık bu gerçekliği kabul etmesinin zamanı gelmiştir.
Kaynak:
Brussels SignalİLGİLİ HABERLER
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Somali Başbakanı Barre: "Trump'a yanıt vermeye bile gerek yok"
Avrupalıların yarısı Donald Trump'ı "Avrupa'nın Düşmanı" olarak görüyor
AB Rusya'yı mali suçlardan kara listeye aldı
Medvedev AB’nin dondurulmuş Rus varlıklarını kullanmasını "savaş nedeni" saydı
Avrupalı liderlerden ABD'nin barış görüşmelerine sert eleştiri
DİĞER HABERLER
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?
National Security Journal: Ukrayna'ya güvenlik garantileri verilecek mi?


