Center for Strategic and International Studies: Tarifeler askeri çatışmaları mı tetikleyecek?

ABD'nin Çin ile “tarife savaşı” Pasifik ve Tayvan bölgesinde askeri çatışmayı mı tetikleyecek? Müttefiklerin olmadığı bir senaryoya dair uluslararası savaş raporları ne öngörüyor?

Son Güncelleme: 16.04.2025 - 18:37

Abone Ol

Google News Logo
Center for Strategic and International Studies: Tarifeler askeri çatışmaları mı tetikleyecek?

Brüksel merkezli Center for Strategic and International Studies'da ABD'nin son dönemde müttefiklerine karşı izlediği politikaların ve Çin ile girdiği gümrük tarifeleri savaşının Tayvan meselesine olası etkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

ABD'nin Çin'le başarılı bir şekilde mücadele edebilmesi için müttefiklere ve ortaklara ihtiyacı olduğu belirtilen analizde, ancak Trump'ın Çin'in etrafında bulunan müttefiklerine de Çin gibi sert tarifeler uygulayarak kendi çıkarlarını baltaladığına dikkat çekildi.

Analizde ayrıca CSIS tarafından yayınlanan savaş raporuna göre, olası bir Çin-ABD askeri karşılaşmasına dair ayrıntılı değerlendirmelere yer verildi.

İşte Center for Strategic and International Studies'de yayınlanan analiz:

Trump yönetimi Tayvan'ın savunmasını Pasifik stratejisinin merkezi bir unsuru haline getirmeye çalışıyor, ancak ticaret politikaları bu savunmayı daha zor ve çatışmayı daha olası hale getiriyor.

Müttefiklerini ve ortaklarını gizlemeden küçümsemesi de buna eklenince Trump kendi kendinin en büyük düşmanı haline geliyor.

ABD Başkanı Donald Trump sık sık bir Pasifik stratejisinden bahsediyor ve ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth'in Geçici Ulusal Güvenlik Rehberinde Tayvan'ın savunmasını kilit bir görev haline getirdiği bildirildi.

Her ne kadar gizli olsa da, kılavuzda;

“ABD anavatanını savunurken aynı zamanda Çin'in Tayvan'ı bir oldubittiyle ele geçirmesini engellemek için de gerekli hazırlıkları yapmakta kararlıdır”

şu ifadeler yer alıyor.

Trump ve Hegseth, Mao ve Halk Kurtuluş Ordusu'nun 1949'da milliyetçileri anakaradan sürmesinden bu yana yürürlükte olan iki partili bir politikayı sürdürmektedir.

Daha önceleri Çin büyük bir orduya sahip olmaya odaklanırken hava ve deniz kuvvetlerini zayıf bırakıyordu. Uzmanlar Çin'in Tayvan'ı işgal etmesini ise “bir milyon adamı yüzmek” olarak tanımlıyordu.

Ancak bu durum 21. yüzyılda Çin'in olağanüstü bir askeri yığınak yapmasıyla değişti. Örneğin Çin donanması 2003 yılında 140 eski gemiden oluşurken, bugün 234 modern gemiye ulaştı.

Çin'in söylemi de milliyetçi bir hal aldı ve Tayvan'ı “anakarayla yeniden birleştirme konusunda giderek daha ısrarcı oldu.

Hatta Başkan Xi Jinping, Çin ordusunun böyle bir operasyona hazır olması için 2027 yılını son tarih olarak belirlemiş görünüyor.

Yeni dönem

Gelinen noktada ise gümrük tarifeleri, ABD'nin bir ortak olarak güvenilirliği konusunda şüphe uyandırarak süreci tetikliyor.

Batı Pasifik'te bir çatışma durumunda Japonya, Güney Kore ve Filipinler gibi ülkeler ABD'nin yanında yer alırlarsa geleceklerini riske atmış olurlar. Ancak Trump yönetimi gümrük vergisi seviyelerini belirlerken bu ülkelere özel bir önem atfetmedi.

Rusya'ya ek gümrük vergisi getirilmemesi de dikkatlerden kaçmadı. Bu durum, müttefiklerin ve ortakların hor görüldüğü ve Trump yönetimi yetkilileri arasında dünyanın bizden faydalandığı ve ilişki ne kadar yakınsa zararın da o kadar şiddetli olduğu hissinin hakim olduğu bir ortamda gerçekleşiyor.

Ancak ABD'nin Çin'le başarılı bir şekilde mücadele edebilmesi için müttefiklere ve ortaklara ihtiyacı var. 

Nitekim CSIS tarafından yayınlanan kapsamlı savaş raporu, ABD'nin bu müttefikler olmadan kaybedeceğini göstermektedir.

Rapora göre; Japonya ve Filipinler'deki bölgesel üsler çok önemli. Çünkü ABD avcı/saldırı uçaklarının menzilleri nispeten kısa. Yani müttefiklerin sağlayabileceği yakın üsler olmadan bu uçaklar Tayvan'a ulaşamaz.

Ordunun F-35'lere, F-22'lere, F-15'lere ve F-16'lara yaptığı yüz milyarlarca dolarlık yatırım, uçaklar savaşa giremeyeceği için hiçbir işe yaramayacak.

Guam gibi ABD toprakları, havadan yakıt ikmali yapılsa bile bu uçakların etkili bir şekilde faaliyet göstermesi için çok uzak. Bombardıman uçakları -B-52'ler, B-1'ler ve B-2'ler- uzun menzilleri nedeniyle ABD üslerinden hareket edebilirler. Ancak güçlü bir Çin ordusuna karşı tek başlarına üstün gelmek için yetersizler.

Tüm bu şartlar orrtadayken ABD ise, gümrük tarifeleri ile Çin arasındaki gerilimi arttırarak çatışmayı daha olası hale getiriyor.

Sonuç

Trump yönetimi dünyanın geri kalanına yönelik gümrük vergilerini durdururken, Çin'e karşı ticaret savaşını tırmandırdı.

ABD'nin Çin'e uyguladığı gümrük vergilerinin toplamı yüzde 145 iken, Çin buna yüzde 125'lik gümrük vergileriyle karşılık verdi.

Trump, diğer pek çok ülkenin yaptığı gibi Çin'i kendi iradesine boyun eğmeye ve şartlarını kabul etmeye zorlamaya çalışıyor. Ancak Çin bunu reddediyor.

Çin'in ulusal anlatısı, 19. ve 20. yüzyılın başlarında sömürgeci güçlerin zayıf bir Çin'i istismar ettiği ve aşağıladığı yönünde ve kendilerince bunun bir daha tekrarlanmayacağı konusunda kararlılar.

Dahası, ABD'nin müttefiklerini ve ortaklarını göz ardı etmesi, Çin'i bir çatışma çıkması halinde ABD'nin bir koalisyona liderlik etmek yerine tek başına hareket edeceğine ikna edebilir.

Diğer yandan dünya, Ukrayna'yı işgal ettikten sonra Rusya'ya uyguladığı gibi Çin'e de yaptırım uygulamak istemeyebilir. Aslında tüm bunların arkasında yönetimin Ukrayna'yı destekleme konusundaki isteksizliği yatıyor ki müttefikler bunu ileride kendilerinin de yalnız kalabileceği olarak algılayabilir.

ABD, müttefiklerine ve ortaklarına karşı gümrük tarifeleri savaşını ve işlemsel ekonomi politikalarını sürdürürse, Çin'le tek başına yüzleşmek zorunda kalacak ve bu şartlar altında yüksek olasıkla bu karşılaşmayı kaybedecektir.

Kaynak:

GDH Haber

GDH uygulamasını indir,

gelişmelerden anında haberdar ol!

etiketler
ABD
Tayvan
Tarife Savaşı
Çin
Trump
Xi
Pasifik
Loading Spinner