Chatham House: 2. Dünya savaşı sonrası kurulan düzen çöküyor
BM gibi küresel yönetişim yapıları, çok kutuplu küresel gerçekliğe uyum sağlamakta zorlanıyor. Batı dışı aktörlerin yükselişi, yeni bir dünya düzeninin ortaya çıkmasını sağlayabilecek mi?
Son Güncelleme: 12.09.2025 - 00:20
İngiltere merkezli politika yapıcı düşünce kuruluşlarından Chatham House'da, son dönemde yaşanan küresel gelişmeler ışığında, BM başta olmak üzere, küresel yönetim yapısının geleceğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin sekseninci yıldönümünde artık savaş sonrası kurulan BM gibi yapıların, çok kutuplu düzenin isteklerine yanıt veremeyecek kurumlara dönüştüğü belirtilen analizde, Batı dışı aktörlerin yükselişi ile birlikte 2. Dünya savaşı sonrası kurulan düzennin çöküş sürecibe girdiği tespiti yapıldı.
Analizde ayrıca; dünyanın daha karmaşık ve harmanlanmış bir gerçekliğe doğru yolculuğunun daha yeni başladığı belirtilerek sürecin geleceğine dair öngörülere yer verildi.
İşte Chatham House'da yayınlanan analiz:
Dünya düzeni ve küresel yönetişim konusunda birbiriyle keskin bir tezat oluşturan vizyonlar, bu Eylül ayında Şanghay İşbirliği Örgütü Plus toplantısı ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda öne çıkıyor.
Ancak kısa vadede, bir vizyonun diğerine karşı kesin bir zafer kazanması yerine, uzun vadede daha karmaşık bir gerçeklik ortaya çıkması muhtemel.
BM gibi yerleşik küresel yönetişim yapıları, daha çok kutuplu bir gerçekliğe uyum sağlamakta zorlanıyor.
Daha istikrarlı bir dünya düzeninin kurulması ise, nesiller boyu sürecek bir çaba gerektirecek. Bu süre zarfında, güvensizlik ve yeni savaşların riski azalmayacak.
ABD'nin geri çekilmesi, Çin'in hırsı
Çin'in 1 Eylül'de Tianjin'de Şanghay İşbirliği Örgütü Plus toplantısına ev sahipliği yapması da bu noktaları ortaya koyuyor.
Batı dışı dünyanın farklı bölgelerinden 20 dünya lideri toplantıya katıldı ve Xi Jinping, Çin'i istikrarın bir örneği olarak sunma fırsatı buldu. Bu, Trump yönetiminin en yakın müttefiklerine karşı da dahil olmak üzere agresif ticaret politikaları ve bazı çok taraflı kurumlardan çekilmesi nedeniyle ABD dış politikasının tam tersi bir dönemde gerçekleşti.
ABD, küresel liderlik rolünün önemli özelliklerini Çin'e devrederken, her iki ülke de Hint-Pasifik bölgesinde askeri rekabete odaklanıyor. ŞİÖ toplantısının hemen ardından düzenlenen Çin'in devasa askeri geçit töreninde Xi, Vladimir Putin ve Kim Jong Un'un yanında yer aldı.
Görünüşte bu etkinlik, İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin sekseninci yıldönümünü anmak amacıyla düzenlendi. Ancak asıl amacı, Pekin'in artan askeri gücünü korkutucu bir şekilde sergilemekti.
Bu arada ABD, Doğu Avrupa ülkelerine sağladığı bazı güvenlik yardımlarını azaltarak ve Rusya'yı caydırma yükünü daha da hızlı bir şekilde Avrupa ülkelerine kaydırarak, Hint-Pasifik'e yönelik stratejik eğiliminde bir sonraki adımları atıyor.
Güvenlik sorunları, devam eden rekabetin tek biçimi değil. 1945 sonrası ABD liderliğindeki dünya düzeni, ekonomik liderliğinin istikrar sağlayıcı gücüne ve çok taraflı kurumlardaki lider konumundan kaynaklanan ahlaki ve pratik gücüne de dayanıyordu.
Trump yönetiminin toplantıya karşı açıkça ifade ettiği alaycı tutumu göz önüne alındığında, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun (BMGK) sekseninci oturumu toplandığında bariz bir uyumsuzluk yaşanacaktır.
Zira Genel Kurul'un gündeminde 180 ayrı gündem maddesi bulunuyor ve bunların sadece birkaçı Filistin topraklarıyla ilgili olsa da, BMGK'daki hava, İsrail'in Gazze Şeridi'nde sürdürdüğü savaşa yönelik öfkeyle hakim olacak.
Tüm bunlar, eski ve yerleşik küresel yönetişim yapılarının, dünya kamuoyunun işler bir çoğunluğunu yansıtan etkili yanıtlar veremediğini gösteriyor.
Bu konuda Batı ittifakı içindeki çatlaklar genişliyor.
Trump yönetimi, İsrail'in savaşı sürdürmesine verdiği desteği kararlılıkla sürdürüyor. Buna karşılık, Temmuz ayında İngiltere, Fransa ve Kanada iki devletli çözüme yönelik çağrılarını yineledi.
Bu, bir süredir İsrail'in Gazze politikasını yüksek sesle eleştiren birçok Küresel Güney ülkesinin izinden gidiyor ve bazıları Aralık 2023'te Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'nda Güney Afrika'nın soykırım davası etrafında birleşiyor.
Tüm bunların yarattığı izlenim son derece endişe verici. Zira giderek; dünya kamuoyunun uygulanabilir bir çoğunluğunu yansıtan etkili yanıtlar veremeyen eski, yerleşik küresel yönetişim yapılarının parçaladığı bir dünya şekilleniyor.
Yayılan çürüme
Güvenlik gibi küresel yönetişimin diğer alanları da çürüyor.
Örneğin, uzayın militarizasyonunun veya silah sistemlerinin artan otomasyonunun risklerini azaltacak yeni silah kontrol anlaşmaları yok ve bu arada, nükleer silahlardan kara mayınlarına kadar mevcut silahlarla ilgili anlaşmalar da, ülkelerin anlaşmalardan çekilmesi ve yeni şartlar üzerinde anlaşmaya varamaması nedeniyle parçalanıyor.
Bu konularda uluslararası normların, düzenlemelerin ve standartların olmaması, gelecekte daha fazla güvensizliğe yol açabilecek, giderek daha sınırsız bir rekabet ve yayılmanın önünü açıyor.
Böyle bir ortamda, Başkan Xi'nin son ŞİÖ toplantısında Çin'in yeni “Küresel Yönetişim Girişimi”ni açıklaması önemli görülüyor. Ayrıntılar çok az olsa da, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Küresel Yönetişim Girişimi'nin “uluslararası ilişkilerde BM'nin merkezi rolünü kararlılıkla desteklemek için tasarlandığını” açıkladı.
Bu durum, Çin'in bu yıl BM Genel Kurulu'na katılımını şekillendirecek gibi görünüyor. Pekin, ABD'nin öngörülemez dış ve ticaret politikalarına karşılık, kendisini istikrar için büyüyen bir küresel güç olarak sunmayı umuyor.
Egemen eşitliği destekleme söylemi, Çin bunu esas olarak uluslararası hiyerarşinin tepesindeki konumunu güçlendirmek için kullanıyor olsa da, giderek artan sayıda ülke için ikna edici bir mesaj oluyor.
Görünen o ki; 2. Dünya Savaşı'nın sona ermesinden 80 yıl sonra, küresel arenadaki güvenlik sorunları yeniden yükseldi ve küresel yönetişimin farklı vizyonları ve önerilerinin bir arada var olduğu ve daha karmaşık ve harmanlanmış bir gerçekliğe doğru yolculuk daha yeni başlıyor.
Kaynak:
Chatham HouseİLGİLİ HABERLER
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Somali Başbakanı Barre: "Trump'a yanıt vermeye bile gerek yok"
Avrupalıların yarısı Donald Trump'ı "Avrupa'nın Düşmanı" olarak görüyor
AB Rusya'yı mali suçlardan kara listeye aldı
Avrupalı liderlerden ABD'nin barış görüşmelerine sert eleştiri
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


