Eski NATO Genel Sekreteri anılarını yayınladı: Dikkat çeken Türkiye detayları
Eski NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in “On My Watch: Leading NATO in a time of war” adlı anı kitabı, Türkiye’nin 2015’te Rus savaş uçağını düşürmesi sonrası NATO içinde yaşanan gerilimi ve Ukrayna savaşına dair perde arkası görüşmeleri anlattı.
Son Güncelleme: 22.10.2025 - 10:06
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ve Cumhurbaşkanı Erdoğan - AA
- Stoltenberg, Türkiye’nin NATO ülkeleri arasında en çok terörden etkilenen ülkelerden biri olduğunu vurguladı.
- Erdoğan ile birlikte çay ve mısır sohbetlerinden, Suriye’deki operasyon tartışmalarına kadar birçok anekdot paylaşıldı.
- Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği sürecinde Türkiye’nin rolü ve anahtar pozisyonu detaylandırıldı.
- 15 Temmuz darbe girişimi ve Türkiye’nin IŞİD’le mücadelesi, NATO perspektifinden ele alındı.
Eski NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in “On My Watch: Leading NATO in a time of war” adlı anı kitabında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili kritik anılarını da anlattı. Gazeteci Ragıp Soylu, sosyal medya hesabında kritik detayları aktardı.
Eski NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’de yaşanan terör saldırıları ve hayatını kaybedenler konusundaki vurgusunu destekledi. Stoltenberg, "Türkiye'nin NATO ülkeleri arasında en çok terörden etkilenenlerden biri olduğu inkar edilemezdi" ifadelerini kullandı.
ABD ve bazı ortaklarının PKK ve YPG’yi farklı kollar olarak gördüğünü belirten Stoltenberg, “ABD ve NATO’nun diğer ülkeleri YPG’yi silahlandırdıktan sonra onların terörist olduğunu savunmak artık mümkün değildi” dedi.
Rus uçağının düşürülmesi
Türkiye’nin Rus uçağını düşürdüğü günleri anlatan Stoltenberg, olay anını şöyle özetledi:
"Rus uçağı başlangıçta Suriye üzerinde, Türkiye hava sahasına doğru ilerliyordu. Türk Büyükelçi, Türk savaş pilotunun Ruslara rotalarını değiştirmeleri gerektiğini bağırarak söylediği, oldukça sarsıcı bir ses kaydını dinletti. Saat 09:24:05’te Rus uçağı sınırı geçerek Türk hava sahasına girdi. Beş saniye sonra, saat 09:24:10’da Rus pilota son uyarı yapıldı. Ardından Türk F-16’sı, ısı güdümlü bir havadan havaya füze fırlattı ve füze Rus uçağını vurdu. Uçak düşmeden önce yeniden Türk hava sahasının dışına çıktı ve Suriye topraklarına düştü. NATO’nun askeri yetkilileri, uçağın Türk hava sahasında bulunduğunu doğruladı."
Stoltenberg, "Kamuoyuna Türkiye'yi desteklediğimizi söylesek de, içerisinde büyük bir görüş ayrılığı vardı.” dedi.
“Türkiye, NATO’nun Türk eylemlerine koşulsuz destek vermesi yönündeki talebinde Doğu Avrupa ülkelerinden destek aldı ve bu ülkeler, sınır ihlalinin ardından Suriye sınırı boyunca daha fazla hava savunma sistemi, daha fazla uçak ve daha fazla Patriot bataryası konuşlandırılması gerektiğine inanıyordu.”
Sözlerinin devamında Stoltenberg, ”Fransa ve İtalya, Türkiye’ye açık destek verilmesine karşı çıktı. Almanlar desteğe karşı değildi, ancak daha temkinli bir yaklaşım istiyorlardı. Onlara göre sınır ihlalini kınamak başka bir şeydi, yalnızca 17 saniye süren bir ihlal nedeniyle bir uçağın düşürülmesini haklı göstermekse bambaşka bir konuydu.” dedi.
Rusya buna karşılık olarak S-400 hava savunma sistemlerini Suriye’ye ve amiral gemisi Moskva’yı Suriye kıyılarına konuşlandırmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile mısır ve sohbet anıları
Türkiye’nin Suriye’de başlattığı askeri operasyon hakkında daha önce dile getirdiği endişeleri tekrarladığını belirten Stoltenberg, “Diplomaside “devam eden operasyonlardan derin kaygı duyuyoruz” ifadesi açık bir eleştiridir. Bunu Erdoğan’a doğrudan söylemem önemliydi. Ayrıca bu operasyonların, DEAŞ’a karşı verilen mücadeleyi zayıflatabileceğinden duyduğum endişeyi de dile getirdim.” dedi.
Sözlerinin devamında Stoltenberg, “Konuşmam sırasında Erdoğan’ın sabırsızlanmaya başladığını fark ettim. Sinirlenmemişti ama konuyu açıklama ihtiyacı hissediyordu. “Biz Kürtlere karşı değiliz,” dedi. “Türkiye’de milyonlarca Kürt yaşıyor. Suriyeli sığınmacılar arasında da yüz binlerce Kürt var, onlara da karşı değiliz. Bizim karşımızda olan bu silahlı grup, YPG. Onlar teröristtir. Türkiye içinde halkımıza ölümcül saldırılar düzenliyorlar.” O ekim günü sarayında otururken Erdoğan son derece netti.” dedi.
Konuşmanın devamını ise Stoltenberg şu sözlerle anlattı:
“Erdoğan Türk operasyonunun zorunlu olduğunu söylüyordu. “YPG teröristtir. Sen de bunu daha önce söyledin. Peki neden artık söylemiyorsun? Evet, onlara DEAŞ ile savaşmak için ihtiyacınız var, ama bu onları daha az terörist yapmıyor.” Erdoğan, “siz” kelimesini sıklıkla “Batı” anlamında kullanır; ona göre “Batı” hiçbir zaman kendi ölümcül hatalarından ders çıkarmaz. “Bir terör örgütünü diğerine karşı kullanabileceğinizi sanmayın. 1980’lerde Sovyet işgaline karşı Afganistan’daki mücadelede ne olduğunu gördünüz. Mücahitleri desteklediniz ve sonunda Taliban ile El Kaide’ye sahip oldunuz. Aynı hatayı bir daha yapmayın.” dedi.”
Bu gerilimli sohbette Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuyu mısıra getirerek ortamı yumuşattığını da belirten Stoltenberg, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte çay içip mısır yedikleri bir anıyı aktardı:
"Erdoğan ‘Mısırı sever misiniz?’ dedi. Yüzümdeki şaşkın ifadeyi fark etmiş olmalı ki soruyu tekrarladı: “Mısır sever misin? Şu an tam mısır mevsimindeyiz.” dedi. “Mısır severim,” dedim. 8-10 kişi hep birlikte mısırlarımızı yedik."
Olayın devamını ise Stoltenberg, şu sözlerle özetledi:
“Ortam ısındı, Türk tarafı kendi arasında Türkiye’nin hangi bölgesinde en iyi mısır yetiştiğini tartışmaya başladı. Amerikalıların da çok mısır yediğinden konuştuk ve Trump’ın da muhtemelen bolca mısır yediği konusunda hemfikir olduk. Ama ben yine de kendime hâkim olmaya çalışıyordum. Türk askeri operasyonları sonucu ölümler ve büyük göç dalgaları yaşandığına dair raporlar geliyordu. Birçok müttefik adına itirazlarımı dile getirmiştim. Durum, samimi sohbetlere pek uygun değildi. “Dikkatli olmanız gerekiyor. Türkiye’nin askeri eylemleri orantılı olmalı ve sivilleri hedef almamalısınız,” dedim. “Biz teröristleri öldürüyoruz. Sivilleri vuran sizsiniz; Rakka ve Musul’da IŞİD’i bombalarken kimse buna ses çıkarmıyor,” diye yanıtladı Erdoğan ve onun bir noktada haklı olduğuna ikna oldum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ABD’nin Suriye’de bulunma hakkı varsa Türkiye’nin de olabileceğini sorması ve terör saldırıları nedeniyle binlerce Türk vatandaşının hayatını kaybettiğini hatırlatması Stoltenberg tarafından şöyle aktarıldı:
"Bir kez daha Erdoğan haklıydı. NATO’nun da desteklediği koalisyon aracılığıyla DEAŞ’ı yok etmek için karadan ve havadan büyük operasyonlar yürütüyorduk. Biz de meşru müdafaa ilkesine göre hareket ettik."
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Macron arasındaki ilişki
Stoltenberg anılarında “Cumhurbaşkanı Macron, 2019’da Londra’da buluşmamızdan birkaç hafta önce, İngiliz haber dergisi The Economist’e kapsamlı bir röportaj verdi. Bu röportajda, kuzey Suriye’de yaşananların ardından ortaya çıkan Fransız hoşnutsuzluğu açıkça dile getirildi ve Macron, daha önceki açıklamalarından da ileri gitti. NATO’nun “beyin ölümünün gerçekleştiğini” söyledi.” dedi.
Bu sansasyonel açıklamanın Türkiye’ye tepki olduğunu vurgulayan Stoltenberg, NATO Liderler Zirvesi’nde yaşananları şöyle anlattı:
“O sonbaharda zirveye giden süreçte üç lider damga vurdu: Recep Tayyip Erdoğan, Emmanuel Macron ve Donald Trump. Her üçü de farklı şekillerde NATO ve benim için zorluklar yarattı. Bir zirve düzenlemek oldukça riskli bir işe benziyordu. Fotoğrafçılar işini bitirdikten sonra doğal olarak konu hızla Fransa’ya geldi. Trump, Macron’u “beyin ölümü” açıklaması nedeniyle adeta yerden yere vurdu. “Saygısız ve aşağılayıcı bir açıklama. NATO hakkında böyle konuşamazsın,” dedi. Ona göre NATO’nun gerçekten sadece bir sorunu vardı: Fransa.”
"Cumhurbaşkanları Erdoğan ile Macron arasındaki ilişki zorluydu.” diyen Stoltenberg, “Macron, kendisini modern ve laik devletin ateşli bir savunucusu olarak konumlandırabiliyordu” ifadelerini kullandı.
Liderler arasındaki gerilim için Stoltenberg, şunları anlattı:
“Erdoğan ise, Macron’la yaşadığı çatışmaları İslam dünyasının lideri olarak kendisini konumlandırmak için kullanabiliyor, İslam’a yönelik eleştirilere ve hakaretlere karşı duran bir figür gibi görünüyordu. Birbirinin adeta ideal düşmanı haline gelmiş iki büyük NATO ülkesinin liderine sahip olmak oldukça zorlayıcıydı.”
Finlandiya ve İsveç süreci
Stoltenberg, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğinde Türkiye’nin rolünü de kitabında ele aldı:
"Konuyu Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’yla görüştüm. Çavuşoğlu, Türkiye’nin NATO’nun genişlemesine karşı olmadığını açıkça söyledi. Türk Büyükelçisi’nin de hazır bulunduğu Kuzey Atlantik Konseyi toplantılarında aynı mesajı aldık. Her şey yolunda gidiyor sanıyorduk. Ancak birdenbire Erdoğan, Türkiye’nin bu başvuruları ancak söz konusu ülkeler PKK ve onun Suriye kolu YPG konusundaki güvenlik endişelerini giderecek adımlar attığında destekleyeceğini açıkladı. Anahtar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elindeydi."
Stoltenberg, Stockholm’deki Türk Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim yakılması olayının, Türkiye’nin üyelik sürecini askıya almasına yol açtığını belirtti.
Ukrayna ve Bayraktar İHA’ları
Stoltenberg, eski Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko ile Kiev dönüşü uçuşunda yaptığı görüşmeleri aktardı. Poroşenko’nun Türkiye’nin Bayraktar İHA’larını tedarik etmesinden memnun olduğunu, ancak ABD ve NATO ülkelerinin silah sağlamamasından rahatsız olduğunu belirtti.
“Ukrayna’nın daha fazla silaha ve teçhizata ihtiyacı vardı. Umutsuzca insansız hava araçlarına, tanksavar silahlarına ve modern hava savunmasına ihtiyaç duyuyorlardı. Poroşenko, Türkiye’nin gelişmiş Bayraktar insansız hava araçlarını teslim etmesinden memnundu, ancak ABD ve diğer NATO ülkelerinin Ukrayna’ya silah satmayı reddetmesinden hoşnutsuzdu.”
15 Temmuz darbe girişimi
Eski NATO Genel Sekreteri, Ankara ziyareti sırasında 15 Temmuz darbe girişiminin yıkıcı etkilerini gözlemlediğini anlattı:
"TBMM Genel Kurulu’nda beton ve moloz yığınları vardı, bombanın açtığı büyük bir delik üstümdeydi. O gece yaklaşık 300 kişi hayatını kaybetti, 2 bin 100 kişi yaralandı."
Stoltenberg, Türkiye’nin Batı’dan aldığı tepkilerin yetersiz olduğunu vurguladı:
"Türkler, diğer müttefiklerden farklı muamele gördüklerini düşünüyorlardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve halkı, darbe girişimini bir terör eylemi olarak değerlendiriyor ve daha geniş destek arıyordu."
Türkiye’nin NATO’daki stratejik önemi
Stoltenberg, Türkiye’nin DEAŞ ile mücadele ve yeni NATO üyelerinin kabulünde stratejik öneme sahip olduğunu belirterek, "Türkiye, NATO Genel Sekreteri olduğum dönemde ilgi odağım haline geldi" ifadelerini kullandı.
Kaynak:
GDH Haber
etiketler
İLGİLİ HABERLER
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Türkiye ekonomisi yılın üçüncü çeyreğinde büyüdü
Rutte, Türk sanayisinin İttifak'ın caydırıcılık ve savunması için gerekli çıktıyı sağladığını söyledi
Türkiye, büyüme hızıyla OECD’nin ilk 4’ünde
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
İtalya, NATO’nun Ukrayna için ABD silah alım programına fren koydu
DİĞER HABERLER
Gazze'ye giren yardımları çalan çetenin lideri Yasir Ebu Şebab öldürüldü
Peru’da başkan adaylarına kurşun geçirmez yelek dağıtılacak
Lafarge: "Fransız istihbaratı eski çalışanları muhbir yapmak istedi"
Avrupalı liderlerden ABD'nin barış görüşmelerine sert eleştiri
Somali Başbakanı Barre: "Trump'a yanıt vermeye bile gerek yok"
4 ülkeyi vuran sellerde 1400'den fazla kişi hayatını kaybetti
İşgalci İsrail bir kez daha ateşkesi ihlal ederek Gazze’yi bombaladı
Hadramevt'te taraflar anlaştı: Ateşkes başladı
Trump uyuşturucu kaçakçılığından hüküm giyen eski Honduras liderini affetti
Avrupalıların yarısı Donald Trump'ı "Avrupa'nın Düşmanı" olarak görüyor



