Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
İsrail, Suriye'nin güneyindeki askeri varlığının asıl hedefi ne? Şam'ı ve Tel Aviv'i neler bekliyor?
Son Güncelleme: 03.12.2025 - 05:07
ABD merkezli düşünce kuruluşlarından Gulf State Analytics'de, Esed rejiminin yıkılmasının ardından Suriye'de ortaya çıkan yeni dengelerin ve İsrail'in izlediği stratejinin atıldığı değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Esed rejiminin düşüşünün üzerinden geçen 12 ayda İsrail'in saldırganlığını artırarak Suriye topraklarını yasadışı olarak işgal etmeye devam ettiği belirtilen analizde, Netanyahu'nun Lübnan'dan sonra Suriye'de de bölünmüş ve güçsüz bir yapıl oluşturma hede+fi ile hareket ettiği tespiti yapıldı.
Analizde ayrıca; hem ABD'nin hem de İsrail'in yeni Suriye politikasının ayrıntılarına dair uzman görüşlerine ve öngörülere yer verildi.
İşte Gulf State Analytics'de yayınlanan analiz:
Suriye'de Beşar Esed rejiminin düşüşünün üzerinden neredeyse bir yıl geçti ve son 12 aydır İsrail, saldırganlığını sürdürerek, Suriye topraklarını yasadışı olarak işgal ederek ve savaşın yıktığı ülkenin kırılgan siyasi geçiş sürecini istismar ederek toprak hırslarını genişletmeye devam ediyor.
Çöküşün ardından geçen aylarda İsrail, Suriye ile imzaladığı 1974 tarihli ayrılık anlaşmasını ihlal ederek Suriye topraklarına girdi ve “tampon bölge” oluşturma bahanesiyle Hermon Dağı da dahil olmak üzere ek toprakları ele geçirirken, Suriye ordusunun silahlarının çoğunu imha etti.
O zamandan beri İsrail, Suriye'nin Tel Aviv'in devam eden saldırılarını caydırmak için ne gücü ne de kapasitesi olduğu bir anda, ülkeyi defalarca aşağılayarak Suriye hedeflerini istediği gibi vurmaya devam etti.
Hatta İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Suriye'nin güneyindeki işgal altındaki topraklarda ülkesinin askerlerini ziyaret etti ve buradaki işgalci İsrail askeri personeline hitaben yaptığı konuşmada;
“Buradaki savunma ve saldırı kapasitemizin, Dürzi müttefiklerimizi ve özellikle İsrail Devleti'ni ve Golan Tepeleri'nin karşısındaki kuzey sınırını korumanın önemini bilmenizi istiyorum.”
ifadelerini kullandı.
İsrail'in Suriye'deki hedeflerini basitçe söylemek gerekirse, İsrail komşu Suriye ve Lübnan'ın zayıf, parçalanmış ve herhangi bir silahlı direniş gösteremeyecek durumda olmasını istemektedir.
Georgetown Üniversitesi'nden Dr. Nader Hashemi sürece dair;
“Netanyahu'nun hedefi, Suriye'nin küllerinden yeniden doğmamasını sağlamak. Çalışma modeli, rakip olmadan bir bölge üzerinde tam kontrol kurmaya çalışan bir mafya babası modelidir”
değerlendirmesinde bulundu.
İsrail'in “bölgedeki eski düzeni yok etmede olağanüstü başarılı olduğunu” belirten Oklahoma Üniversitesi Orta Doğu Araştırmaları Merkezi direktörü Dr. Joshua Landis ise; Tel Aviv'in ana hedefini;
“İsrail'in hareket özgürlüğünü kısıtlayan yeni bir düzenin ortaya çıkmasını önlemek”
olarak tanımladı. Joshua Landis' göre bu da, Türkiye'nin parçaları toplamasına engel olmak anlamına geliyor.
Süreç
“Golan Tepeleri, sözde ‘İsrail'i korumak’ amacıyla 1967'de ele geçirildi. Ardından Golan Tepeleri, Knesset tarafından ilhak edildi ve şimdi Golan, Netanyahu ve Trump tarafından İsrail'in bir parçası olarak adlandırılıyor.
Şaraa ve Suriye'nin yeni kurulan bir yapı olarak, görünen o ki şu anda İsrail'in saldırganlığından kendini savunacak kartları yok ve dengeleri kendi lehine çeviremiyorlar.
Yıllar süren çatışmalar, ekonomik ve insani krizler, Suriye'nin İsrail'e etkili bir şekilde yanıt verme kapasitesini daha da zayıflattı. Bu zayıflık, Suriye'yi savunmasız ve aşağılanmış bir duruma düşürüyor.
Şaraa'nın Beyaz Saray ziyareti, özellikle Suriye'nin IŞİD'i Yenmek için Küresel Koalisyon'a katıldığını açıklamasının ardından, Washington'un gözünde Şaraa yönetimini tamamen meşrulaştırdı.
Bu nedenle uzmanlara göre İsrail başbakanının işgal altındaki Suriye'ni kuzeyine yaptığı ziyaret, açık bir mesajl verdi. Zira Netanyahu'nun ziyareti Şaraa'nın Washington'a yaptığı tarihi geziden kısa bir süre sonra gerçekleşti ve zamanlaması tesadüft görünmüyordu.
Şam ve Tel Aviv'i neler bekliyor?
ABD'li yetkililer, Esed sonrası Suriye'yi Abraham Anlaşmaları çerçevesine çekmeye çalışsa da, Şaraa İsrail ile ilişkileri normalleştirmek için doğrudan görüşmelere girme niyetinde olmadığını açıkça belirtti.
Suriye'nin siyasi manzarası ve güvenlik sorunlarının, 2020'de anlaşmaya katılan Arap devletlerinin karşılaştıklarından çok daha karmaşık olduğunu vurgulayan Şaraa, ABD'nin öncülüğündeki İsrail ile normalleşme çemberini genişletme çabasının, bu kadar çeşitli ve istikrarsız bir bölgede tek tip bir şekilde uygulanamayacağını savundu.
Suriye'nin yıllarca süren yıkıcı iç savaşın ardından karşı karşıya olduğu çok sayıda iç sorun, İsrail ile ortak sınırı ve Suriye toplumunda derinlere kök salmış İsrail karşıtı duygular göz önüne alındığında, mevcut koşullarda Şam'ın normalleşmeye hızla ilerlemesini beklemek gerçekçi değil.
Ancak temel engel, Suriye'nin güneyinde İsrail'in işgal ettiği topraklar olmaya devam edecek.
Zira; Suriye için Golan Tepeleri ve İsrail'in kontrolündeki diğer bölgeler sadece egemenlik meselesi değil ayrıca hem ulusal kimlik hem de güvenlik açısından temel öneme sahip konulardır.
Sonuç olarak, İsrail'in Suriye topraklarını işgal etmesi sorunu çözülmeden Şam'ın Abraham Anlaşmaları'na katılma olasılığının söz konusu olmadığı sonucuna varmak doğru olacaktır.
Kaynak:
Gulf State AnalyticsİLGİLİ HABERLER
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Gazze'ye giren yardımları çalan çetenin lideri Yasir Ebu Şebab öldürüldü
Somali Başbakanı Barre: "Trump'a yanıt vermeye bile gerek yok"
İşgalci İsrail bir kez daha ateşkesi ihlal ederek Gazze’yi bombaladı
Trump uyuşturucu kaçakçılığından hüküm giyen eski Honduras liderini affetti
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?
National Security Journal: Ukrayna'ya güvenlik garantileri verilecek mi?


