İstanbul kedileri artık kentin sanat hafızasında
Hollandalı fotoğrafçı Marcel Heijnen, İstanbul’un sokaklarında özgürce dolaşan kedileri belgeleyerek kentin bu ikonik sakinlerine olan toplumsal bağlılığı gözler önüne seriyor.
Son Güncelleme: 08.08.2025 - 12:08
İstanbul’un tarihi sokakları, pazarları ve avluları, kedilerle iç içe geçmiş bir yaşam sunuyor. Kediler bu şehirde yalnızca bulunmakla kalmıyor, aynı zamanda toplum tarafından korunuyor ve kabul görüyor.
Türkiye'de zaman zaman hayvanlara yönelik olumsuz haberler gündeme gelse de, özellikle İstanbul'da kedilerin korunması ve bakımı konusunda toplumsal bir dayanışma göze çarpıyor.
Bu durum, sokak köpeklerinin hâlâ çözüm bekleyen sorunlarıyla karşılaştırıldığında daha umut verici bir tablo sunuyor.
Fotoğrafçı Heijnen’in ilhamı Hong Kong’daki kedilerden geliyor
Marcel Heijnen’in kedilerle olan görsel yolculuğu Hong Kong’da başladı. Buradaki “Shop Cats” serisiyle şehirde insanların ve hayvanların bir arada yaşama biçimlerini belgeledi.
Çin'deki deneyimlerinden sonra sıradaki durak doğal olarak İstanbul oldu. Heijnen’in İstanbul’a ilk gelişi 2023 yılına denk geliyor ve yanında getirdiği kamerasıyla sokak kedilerini fotoğraflamaya başlıyor.
Sanatçı, ilk ziyaretinde kedilerin şehir dokusuna nasıl doğal bir şekilde entegre olduğunu gözlemliyor.
Cafelerde uyuyan, pazarların arasında koşan, tarihi yapıların üzerinde güneşlenen kedilerin varlığı onu derinden etkiliyor.
İstanbul kedileri şehirle bütünleşmiş bir yaşam biçimini simgeliyor
Heijnen, “Bu kediler ne tam anlamıyla evcil ne de sokak hayvanı; toplumun ortak ilgisiyle beslenen bir hibrit formdalar,” diyor.
Sanatçı, “Baharat pazarını yöneten turuncu bir tekirden cami basamaklarını mesken tutmuş üç renkli bir kediye kadar, İstanbul’da kediler hem Osmanlı ihtişamı hem de mütevazı arka sokaklarda özgürce dolaşıyor,” ifadelerini kullanıyor.
İstanbul halkının kedilere yemek verdiğini, barınaklar inşa ettiğini ve onlara büyük bir sevgiyle yaklaştığını vurguluyor.
Kediler sadece şehirde değil, insanların kalbinde de yer edinmiş
Heijnen, Avrupa’nın bazı şehirlerinde kedilerin insanlardan uzaklaştığını söylerken, İstanbul’da bunun tam tersinin yaşandığını belirtiyor.
Röportajında İstanbul’un kedilerle kurduğu bağa dair şunları söylüyor: “İstanbul’da 3 dakikadan uzun süre kedi görmeden yürüyemezsiniz. İnsanlar onları tanıyor, isimlerini biliyor, hasta olduklarında tedavilerini üstleniyor.”
Bu durumun resmi bir görev değil, şehir kültürünün bir parçası olduğunun altını çiziyor.
İstanbul kedileri artık şehrin DNA’sının bir parçası
“İstanbul denince artık kediler akla geliyor,” diyen Heijnen, bu varlığın metrodan camiye kadar her yerde hissedildiğini belirtiyor.
Son olarak, “İstanbul’daki kediler çok bilinen bir gerçek.
Benim görevim bunu iyi ışıkla, güzel fotoğraflarla sanat haline getirmek ve Kedi Müzesi’nde sergileyerek daha da görünür kılmak,” diyerek kitabının yaratacağı farkındalığa olan inancını dile getiriyor.
GDH Digital Telegram kanalına abone olabilirsiniz.
İLGİLİ HABERLER
Kıyafetler nasıl diplomasi aracı oldu: Rönesans İtalyası'nın "It Girl" güç savaşları
"Vatan şairi" Namık Kemal vefatının 137. yılında anılıyor
Rubens'in yüzyıllardır kayıp olan tablosu rekor fiyata satıldı
"Adile" filminin galası İstanbul'da gerçekleştirildi
18. İstanbul Bienali tarihinin rekorunu kırdı
Türk el sanatları, kültürel mal ihracatının lokomotifi oldu
DİĞER HABERLER
Kıyafetler nasıl diplomasi aracı oldu: Rönesans İtalyası'nın "It Girl" güç savaşları
"Adile" filminin galası İstanbul'da gerçekleştirildi
Rubens'in yüzyıllardır kayıp olan tablosu rekor fiyata satıldı
Türk el sanatları, kültürel mal ihracatının lokomotifi oldu
18. İstanbul Bienali tarihinin rekorunu kırdı
"Vatan şairi" Namık Kemal vefatının 137. yılında anılıyor
İnsan emeğiyle yazılan kitaplar lüks bir tüketim mi olacak?
James Cameron: Avatar’ın geleceği filmin başarısına bağlı
Louvre Müzesi'nden Avrupa dışı ziyaretçilere zam kararı
Hatay'ın tarihi mozaikleri yakma yöntemiyle ahşaba işleniyor



