Middle East Eye: İsrail, yeni kurduğu mekanizma ile açlığı nasıl sürgüne dönüştürüyor?
Açlığın silah olarak kullanılması, Gazze'nin bölgelere ayrılması, BM dahil tüm kurumların devre dışı bırakılması. İsrail yeni kurduğu mekanizma ile açlığı nasıl sürgüne dönüştürüyor?
Son Güncelleme: 29.05.2025 - 05:00
İngiltere merkezli yayın organlarından Middle East Eye'de, İsrail'in Gazze'de uyguladığı sistematik soykırım sürecinin ayrıntılarının ve Filistinlilere karşı uygulanan açlık silahının, nasıl yeni bir plan dahilinde gerçekleştirildiğinin detaylandırıldığı bir analiz yayınlandı.
İsrail'in 17 yıl önce Gazze'ye abluka uygulamasından bu yana Filistinlilerin, bir İsrailli yetkilinin ifadeleri ile zaten “diyette” yaşadığı tespiti paylaşılan analizde, gelinen noktada ise 20 ayını geride bırakan saldırıların ardından yeni kurulan Gazze İnsani Yardım Vakfı aracılığı ile, BM de dahil olmak üzere mevcut tüm yapıları devre dışı bırakarak açlığı sürgüne dönüştürdüğü belirtildi.
Analizde ayrıca; İsrail'in bu kurum aracılığı ile yaptığı sözde yardımları nasıl Filistinlileri sürme stratejisine çevirdiğine dikkat çekildi.
İşte Middle East Eye'de yayınlanan analiz:
Mart 2024'te, dünyanın önde gelen izleme girişimi olan Integrated Food Security Phase Classification, Gazze'de kıtlığın yakın olduğu uyarısında bulunmuştu.
Bugün yaklaşık yarım milyon Filistinli felaket boyutlarında açlıkla karşı karşıya, bölge nüfusunun geri kalanı ise kriz ya da acil durum seviyelerinde.
Çocuklar, yaşlılar ve hastaların yanı sıra bir zamanlar fiziksel olarak iyi durumda olanlar da yetersiz beslenme, susuzluk ve tamamen önlenebilir hastalıklar nedeniyle her gün ölüyor.
Bebekler güvencesizliğin ve açlığın hüküm sürdüğü bir dünyaya doğuyor.
Bu doğal bir felaket değil. Üretilmiş şiddetin ve kolektif küresel kayıtsızlığın acımasız bir bileşimi. Gazze'deki açlık tali bir hasar değil, İsrail hükümeti tarafından acı ve ölümü en üst düzeye çıkarmak için tasarlanan politikaların kasıtlı bir sonucu.
Gıdanın ve daha geniş anlamda yardımın silah haline getirilmesi uzun zamandır İsrail'in Gazze'deki ve işgal altındaki Filistin'deki askeri stratejisinin temelini oluşturmaktadır.
Gazze'de sistematik soykırım
İsrail'in 17 yıl önce Gazze'ye abluka uygulamasından bu yana Filistinliler, ekonomilerini tıkayan, altyapılarını felce uğratan ve insanların ve malların dolaşımını kısıtlayan tam bir kontrol sistemi altında yaşıyorlar.
2012 yılında İsrail hükümeti, gıdaya erişimi mümkün olan en geniş ölçüde kısıtlamaya devam ederken, yetersiz beslenmeyi önlemek için gereken minimum kalori alımını hesapladığını ortaya koyan bir belgeyi yayınlamak zorunda kaldı.
Üst düzey bir İsrailli yetkilinin ifadeleri ile Gazze “diyette” tutulacaktı.
On yılı aşkın bir süredir, insan hakları örgütleri ve bağımsız BM uzmanları bu ablukayı bir toplu cezalandırma biçimi olarak defalarca kınadılar. Ancak İsrail'in art arda gelen hükümetleri, tasarlanmış mahrumiyet uygulamasını derinleştirmeye ve genişletmeye devam etti.
Su, gıda, tıbbi malzeme ve barınakların sistematik olarak reddedilmesi, geciktirilmesi ve imha edilmesi bu politikanın belirleyici özellikleri haline geldi.
İsrail'in savunulamaz ve şeffaf olmayan “çift kullanımlı” kısıtlamaları nedeniyle su arıtma ekipmanları, koltuk değnekleri ve insülin bile engellendi.
Filistinli kamu hizmeti sağlayıcıları, sivil toplum ağları ve insani yardım kuruluşları Gazze'de yaşayan Filistinlilerin en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hale geldi. Son aylarda İsrail'in saldırılarını yoğunlaştırmasıyla birlikte bu abluka tam ölçekli bir kuşatmaya dönüştü.
Nereye kadar?
Bu kasıtlı stratejinin kaçınılmaz sonuçları felaket oldu ve olmaya devam ediyor. Bağımsız BM uzmanları 2024 yılının ortalarında kıtlığın Gazze'nin tamamına yayıldığını ilan etti.
Çocuklar ve yaşlılar artık açlık ve susuzluktan ölürken, Dünya Sağlık Örgütü Gazze'deki açlığın bütün bir çocuk neslinin büyüme ve bilişsel gelişimini kalıcı olarak sekteye uğratacağı uyarısında bulundu.
Bu derinleşen krizin ortasında, sözde insani yardım manipülasyonu da yoğunlaştı. 2024 baharında ABD Gazze açıklarında bir “insani yardım iskelesi” inşa etti.
Filistinliler iskelenin askeri operasyonları maskelemek için kullanılacağından korkarak kuşkularını dile getirirken, insani yardım örgütleri iskelenin inşasının İsrail'in mevcut tüm kara geçişlerini kasıtlı olarak engellemesinin dikkatini dağıttığını savundu.
Ardından Haziran ayında iskeleyi çevreleyen alan, İsrail'in Nuseirat mülteci kampına insani yardım misyonu kılıfıyla düzenlediği bir baskında kullanıldı. Yaklaşık 300 Filistinli öldürüldü ve 700'e yakını da yaralandı.
BM insan hakları uzmanları bu saldırıyı eşi benzeri görülmemiş bir vahşet örneği olarak nitelendirdi. Yine de İsrail'e ya da müttefiki ABD'ye anlamlı bir tepki gösterilmedi.
Başta Birleşmiş Milletler Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA) başta olmak üzere yerleşik insani yardım aktörleri defalarca baltalandı ve bu da bu yıpratma savaşında bir başka taktiği temsil ediyor.
UNRWA uzun zamandır Gazze'de yardım dağıtımı ve temel hizmetlerin sağlanmasında merkezi bir rol oynamaktadır. Ancak son aylarda yoğun bir yanlış bilgilendirme kampanyasına maruz kaldı ve bu da personeline doğrudan saldırılar düzenlenmesine, fonların geri çekilmesine ve İsrail Knesset'i tarafından yasaklanmasına yol açtı.
İhtiyaçların son derece arttığı bir dönemde sivil ve insani yardım altyapısının bu şekilde zayıflaması, Gazze'deki Filistinli nüfusu daha da yalnızlaştırmış, dışarıdan kontrol edilen ve büyük ölçüde hesap verilebilir olmayan yardım programlarına bağımlılığı pekiştirmiştir.
İsrail'in bu türden son planı, Tel Aviv ve Washington tarafından desteklenen ve yeni kurulan Gazze İnsani Yardım Vakfı'dır (GHF).
GHF, BM de dahil olmak üzere mevcut tüm yapıları devre dışı bırakmak amacıyla Gazze'deki yardım dağıtımını denetlemek için kuruldu.
UNRWA'nın eski bir sözcüsü bu girişimi, “insanların açlıktan ölmek üzere olduğu” gerçeğini gizlemeye yönelik bir strateji olan olarak tanımlayarak kınadı. GHF'nin önerisine göre Gazze'nin iki milyondan fazla sakininin tamamı dört “güvenli dağıtım bölgesinden” birinden yiyecek toplamaya zorlanacak.
Önerilen yerlerin hiçbiri İsrail'in etnik temizlik amacıyla saldırdığı ve işgal ettiği kuzey Gazze'de yer almıyor. Bu da halen orada yaşayanların hayat kurtarıcı yardımlara erişebilmek için güneye kaçmak zorunda kalacağı anlamına geliyor. Bir nüfusu zorla nakletmek için yardımdan mahrum bırakmak insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak kabul edilmektedir.
GHF'nin resmi duyurusunda, İsrail'in önceden var olan gıda dağıtım merkezlerine, fırınlara ve yardım konvoylarına defalarca düzenlediği ve yüzlerce Filistinlinin ailelerini doyurmaya çalışırken öldürüldüğü saldırılardan ya da İsrail'in önceden var olan insani yardım sistemini kasıtlı olarak engellemesinden hiç bahsedilmedi.
Bu tür bir yardım kontrolü kuşatmayı hafifletmek yerine daha da güçlendiriyor. Soykırım şiddeti ve etnik temizlik devam ederken, havadan atılan malzemeler veya şartlı gıda paketleri gibi insanlıktan çıkarıcı ve yetersiz çözümler, insani kaygı yanılsamasını sürdürmekten başka bir işe yaramıyor.
Mahrumiyetin failleri kurtarıcı rolünü oynarken, bir yandan da halkı aç bırakarak yerinden etmeye ve boyun eğdirmeye devam ediyor.
BM'nin acil yardım koordinatörü Tom Fletcher, GHF tarafından öne sürülen planları “daha fazla şiddet ve yerinden edilme için incir yaprağı” olarak nitelendiriyor.
Uluslararası Adalet Divanı'nın Ocak 2024'te aldığı ve Gazze'deki sivillerin derhal korunmasını ve insani yardımın yaygın bir şekilde sağlanmasını talep eden kararına rağmen durum hızla kötüleşmeye devam etti.
GHF ve İsrail'in yardım odaklı etnik temizliğe yönelik bu son planı sözde insani yardımı bile nasıl manipüle edebileceklerini ortaya koydu.
Kaynak:
Middle East EyeİLGİLİ HABERLER
The Guardian: Gazze modern tarihin en büyük utancı haline geldi
The New Arab: Netanyahu için sonun başlangıcı
The Jerusalem Post: Türkiye kendisini küresel ölçekte kilit bir oyuncu olarak konumlandırıyor
Gazze'ye giren yardımları çalan çetenin lideri Yasir Ebu Şebab öldürüldü
Yolsuzluktan yargılanan Netanyahu affedilecek mi? Olası senaryolar neler?
İşgalci İsrail bir kez daha ateşkesi ihlal ederek Gazze’yi bombaladı
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


