The New Arab: Netanyahu için sonun başlangıcı

Gazze'deki yıkıcı katliama tepkiler artarken İsrail hedeflerine ulaşmaktan hala çok uzak! Küresel olarak İsrail karşıtlığının giderek artması Netanyahu için sonun başlangıcı mı olacak?

Son Güncelleme: 22.05.2025 - 00:01

Abone Ol

Google News Logo
The New Arab: Netanyahu için sonun başlangıcı

İngiltere merkezli yayın organlarından The New Arab'da Batı ülkelerini son günlerde İsrail'e ve Netanyahu'ya tepkilerinin ve Batı-İsrail ilişkilerinin geleceğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Uzun süren savaşa rağmen, yakın zamana kadar İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun tüm kartları elinde tutuyor gibi göründüğü ortamın artık dağılmış olduğu tespiti yapılan analizde, İsrail yanlısı Batı tutumunun giderek azaldığı ve Netanyahu için durumun son derece sorunlu olmaya başladığı belirtildi.

Analizde ayrıca, küresel olarak İsrail karşıtlığının giderek artması ise Netanyahu için sonun başlangıcı olarak tanımlandı.

İşte The New Arab'da yayınlanan analiz:

Sadece bir kaç ay önceye kadar, uzun süren savaşa rağmen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu tüm kartları elinde tutuyor gibi görünüyordu.

Filistin Yönetimi büyük ölçüde pasifti, Batı Şeria nispeten sakindi, İsrail'in diplomatik erişimi küresel olarak genişliyordu ve ABD, Tel Aviv'in Filistin üzerinde tam kontrol arzusunu karşılamak için uluslararası hukuku esnetme konusunda her türlü desteği veriyordu.

İsrail başbakanı ayrıca, Gazze'yi kontrol altına almayı başarmaya hiç bu kadar yakın olmadığını düşünüyordu.

İsrail içinde ise Netanyahu, ülkenin en uzun süre görev yapan başbakanı olarak, sadece uzun ömür değil aynı zamanda eşi benzeri görülmemiş bir refah vaat eden bir figürdü.

Hatta Netanyahu bu süreci bir dönüm noktası olarak nitelendirdi ve kendi deyimiyle “Yeni Orta Doğu”nun başlaması olarak tanımladı ve Netanyahu'ya göre bu yeni Orta Doğu, İsrail liderliğinde yeni bir dönemin habercisiydi.

Gelinen nokta ve İsrail

Başlangıçta İsrail, Hamas'ın saldırısını Batı'nın ve uluslararası kamuoyunun desteğini almak için kullandı ve hem mevcut politikalarını doğruladı hem de vermeyi planladığı yanıtı meşrulaştırdı.

Ancak İsrail'in tepkisinin bir soykırım kampanyası, Gazze'deki Filistin halkının yok edilmesi ve Gazze nüfusu ile Batı Şeria topluluklarının etnik temizliğe tabi tutulması anlamına geldiği ortaya çıkınca bu sempati hızla dağıldı.

Gazze'deki yıkıcı katliamın görüntü ve fotoğrafları ortaya çıktıkça, küresel olarak İsrail karşıtlığı da arttı.

İsrail'in müttefikleri bile, çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan on binlerce masum sivilin kasten öldürülmesini haklı göstermekte zorlandı. İngiltere gibi ülkeler İsrail'e kısmi silah ambargosu uygularken, Fransa bir yandan ateşkes çağrısı yaparken diğer yandan da bunu savunan yerel aktivistleri bastırarak denge kurmaya çalıştı.

İsrail yanlısı Batı söylemi giderek daha tutarsız hale geldi ve son derece sorunlu olmaya devam ediyor.

Netanyahu ve hem İsrail'deki hem de Washington'daki destekçileri, İsrail'in Filistin ve daha geniş bölgedeki (Lübnan, Suriye vb.) eylemlerinin daha geniş bir stratejik planla uyumlu olacağını tahmin ediyorlardı.

Trump yönetiminin gerilimi daha da tırmandırmaya istekli olacağına inanıyorlardı. Bu tırmanışın İran'a karşı askeri harekatı, Filistinlilerin Gazze'den sürülmesini, Suriye'nin parçalanmasını, Yemen'deki Husilerin zayıflatılmasını ve önemli tavizler olmaksızın daha fazlasını içereceğini öngörüyorlardı.

Başlangıçta Trump, daha ağır bombalar göndererek, İran'a karşı doğrudan tehditler savurarak, Husilere karşı operasyonları yoğunlaştırarak ve Gazze'yi kontrol etmek ve nüfusunu yerinden etmek istediğini ifade ederek bu gündemi takip etmeye istekli olduğunun sinyallerini verdi.

Ancak Netanyahu'nun beklentileri sadece yerine getirilmeyen vaatlerle sonuçlandı ve bu durum şu soruyu gündeme getirdi.

Trump Netanyahu'yu kasıtlı olarak mı yanılttı yoksa gelişen koşullar başlangıçtaki planlarını yeniden değerlendirmesini mi gerektirdi?

Husilerin direnç göstermesi, ABD'nin bu ay Yemen'deki askeri operasyonlarını, özellikle de Rough Rider Operasyonu'nu azaltmasına neden oldu. Cuma günü ABD'li bir yetkili USS Harry S. Truman'ın bölgeden çekileceğini açıkladı.

Geçtiğimiz haftalarda Hamas ve Washington, İsrail'den bağımsız olarak, ABD-İsrailli esir Edan Alexander'ın serbest bırakılması için bir anlaşma yaptıklarını duyurdu. Trump'ın geçen hafta Riyad'da düzenlenen ABD-Suudi yatırım forumunda yaptığı konuşmada bölgesel barış ve refahı savunması, Suriye'ye uygulanan yaptırımları kaldırması ve İran'la diplomatik bir çözüme vurgu yapması doruk noktası oldu.

Bu bölgesel değişimlerde Netanyahu'nun ve onun stratejik “vizyonunun” yer almaması dikkat çekiciydi.

Netanyahu bu gelişmelere Gazze'deki Filistin hastanelerine yönelik askeri operasyonları yoğunlaştırarak, Nasır ve Avrupa hastanelerindeki hastaları hedef alarak karşılık verdi.

En savunmasız kişileri hedef alan bu eylem, Washington ve Arap devletlerine, sonuçları ne olursa olsun hedeflerinin değişmediğine dair bir mesaj olarak yorumlandı. Gazze'de yoğunlaşan İsrail askeri operasyonları, Netanyahu'nun algılanan siyasi kırılganlık karşısında güç gösterme çabasıdır.

Bu tırmanış Filistinli kayıplarda keskin bir artışa ve 2 milyondan fazla insan için kıtlık olmasa bile gıda sıkıntısının şiddetlenmesine neden oldu.

Netanyahu'nun iktidarda ne kadar kalacağı belirsizliğini koruyor ancak siyasi konumu hem de küresel konumu artık önemli ölçüde kötüleşti.

Biden'ın İsrail'e verdiği sadık destek, birçok kişi tarafından Demokrat Parti'nin 2024 seçimlerindeki kayıplarına katkıda bulunan bir faktör olarak gösterildi. Sonra Donald Trump geldi.Netanyahu ve hem İsrail'deki hem de Washington'daki destekçileri, İsrail'in Filistin ve daha geniş bölgedeki (Lübnan, Suriye vb.) eylemlerinin daha geniş bir stratejik planla uyumlu olacağını tahmin ediyorlardı.

Netanyahu'nun siyasi kariyeri bölgesel politikaları için sonun başlangıcının ortaya çıktığı görünüyor.

GDH Digital X-Twitter hesabını takip edebilirsiniz.

Takip Et
etiketler
İsrail
Gazze
Soykırım
İşgal
Savaş Suçu
Netanyahu
ABD
Hamas
Loading Spinner