The New Arab: Küresel güç mücadelesinde Türk Devletleri Örgütü'nün etkisi artıyor
Küresel liderlik isteyen güçler, Türk Devletleri Teşkilatı ile daha yakın ilişkiler kurmak zorunda. Peki yeniden ortaya çıkan Türk kimliği ve örgütün genişleyen rolü nasıl bir küresel etki yaratıyor?
Son Güncelleme: 20.12.2025 - 01:56
İngiltere merkezli yayın organlarından The New Arab'da, yeniden şekillenen küresel düzende, Türk Devletleri Teşkilatı'nın artan öneminin ve küresel güçlerin örgütle ile ilgili ilişkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan'dan oluşan Türk Devletleri Örgütü, küresel sahnede giderek önem kazanan bir yapı haline geldiği tespiti yapılan analizde, Türk kimliğinin yeniden ortaya çıkması ve Türk Devletleri Teşkilatı'nın genişleyen rolünün küresel bir etki yarattığı belirtildi.
Analizde ayrıca; eniden şekillenen küresel düzende, küresel etki yaratmak isteyen güçelrin Türk Devletleri Teşkilatı ile neden ilişkileri geliştirmesi gerektiğine dair değerlendirmelere yer verildi.
İşte The New Arab'da yayınlanan analiz:
Washington geçtiğimiz günşerde alışılmadık derecede sessiz ancak jeopolitik açıdan önemli bir ziyarete ev sahipliği yaptı.
Türk Devletleri Teşkilatı Genel Sekreteri Kubanychbek Omuraliev, ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Kongre üyeleri ve politika liderleriyle görüşmek üzere ABD'yi ziyaret etti.
Bu, Türk dünyası ile ABD arasında daha yakın ilişkiler kurulmasına yol açabilecek önemli bir ziyaret olarak kayıtlara geçti.
Bu ziyaret, geçen ay Beyaz Saray'da Başkan Donald Trump ile Orta Asya'daki meslektaşları arasında C5+1 formatının 10. yıldönümü vesilesiyle yapılan tarihi toplantının ve bu yılın başlarında ABD'nin arabuluculuğunda Ermenistan ile Azerbaycan arasında sağlanan diplomatik atılımın hemen ardından gerçekleşti.
Bu gelişmeler bir arada değerlendirildiğinde, aslında örgütün artan stratejik önemini vurgulamaktadır.
Türk Devletleri Örgütü
Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan'dan oluşan Türk Devletleri Örgütü, küresel sahnede giderek önem kazanan bir hükümetlerarası örgüttür.
Türk işbirliğinin daha resmi hale getirilmesi fikri, 2006 yılında dönemin Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev tarafından ortaya atılmıştı. Ardından 2009 yılında Türkiye, Kazakistan, Kırgızistan ve Azerbaycan tarafından Türk Konseyi olarak kuruldu ve etnik Türk ülkeleri arasında ortak kültürel, tarihi, dilsel ve ekonomik bağları güçlendirmeyi amaçladı.
Özbekistan 2019 yılında tam üye olarak katıldı, Türkmenistan, Macaristan ve Kuzey Kıbrıs yönetimi de örgüte gözlemci olarak katılmaya devam ediyor.
Örgütün merkezi ve sekreterliği İstanbul'da bulunmaktadır ve üyeler arasındaki işbirliği ve entegrasyonu ilerletmek için yıl boyunca düzenli olarak toplanmaktadır.
Blok ülkeleri, Avrasya kıtasının kalbinde yer alan, dünyanın jeopolitik açıdan en önemli bölgelerinden birinde bulunmaktadır ve önemli bir ekonomik ve enerji potansiyeline sahiptir.
Örgütün üyeleri ve gözlemcileri, toplamda yaklaşık 1,64 milyon mil kare alanda 158 milyondan fazla insanı temsil etmekte ve toplam gayri safi yurtiçi hasılası 2 trilyon dolara yaklaşmaktadır.
Türkiye hariç, mevcut tüm üyeler eskiden Rus İmparatorluğu'nun, daha sonra da Sovyetler Birliği'nin bir parçasıydı. 1990'larda bağımsızlıklarını yeniden kazandıklarından beri, bu Türk devletleri, bazı durumlarda yüzyıllar boyunca marjinalleştirildikten sonra Türk kökenlerini ve kimliklerini yeniden keşfettiler ve benimsediler.
Bu yeniden keşif sadece sembolik olmamıştır. Türk halkları arasında ortak dil, kültür ve tarihi kimliği canlandırmaya yönelik daha geniş kapsamlı girişimlerin yanı sıra, Kiril alfabesini terk edip Latin alfabesine geçmek ve ortak bir Türk alfabesi çerçevesine doğru ilerlemek için kasıtlı çabalar da bu keşfin bir parçası olmuştur.
Örgütün üye devletlerinin sınırları içinde yaşayan milyonlarca etnik Türk'ün yanı sıra, Avrasya'daki üye olmayan ülkelerde de milyonlarca etnik Türk nüfusu yaşamaktadır. Bu topluluklar, özellikle televizyon, sinema ve müzik aracılığıyla Türk yumuşak gücünden güçlü bir şekilde etkilenmektedir. Türk dilleri, Güneydoğu Avrupa'dan Orta Asya'ya, Batı Çin'e ve kuzeye doğru Rusya'nın Arktik bölgelerine kadar uzanan geniş bir coğrafi kuşakta konuşulmaktadır.
Türk Devletleri Teşkilatı, küresel ekonomide nispeten mütevazı bir paya sahip olsa da, stratejik önemi üye ülkelerin toplam ekonomik büyüklüğünün çok üzerindedir. Bölge, küresel tedarik zincirleri ve ekonomik güvenlik için giderek daha önemli hale gelen petrol, doğal gaz ve nadir toprak mineralleri açısından zengindir.
Ayrıca, Avrupa ve Asya'yı Rusya'yı atlayarak birbirine bağlayan Türk Boğazları ve Orta Koridor dahil olmak üzere, dünyanın en önemli transit güzergâhlarından ve ticaret darboğazlarından bazılarına da ev sahipliği yapmaktadır. Bu nedenlerle, blok Batılı politika yapıcıların giderek artan ilgisini çekmektedir.
Avrasya kıtasının jeopolitiğinin büyük ölçüde Rusya ve Çin'in etkisiyle şekillendiği bir dönemde, Türk kimliğinin yeniden ortaya çıkması ve Türk Devletleri Teşkilatı'nın genişleyen rolü, Avrasya genelinde ek bir stratejik çekim gücü sağlıyor.
Başlangıçta ortak kültürel kimliğe dayanan bir örgüt olarak kurulan bu yapı, zaman içinde istikrarlı bir şekilde gelişmiştir. Yıllar içinde, ekonomik entegrasyon, ticari işbirliği ve bağlantı girişimlerinde somut ilerlemeler kaydetmiştir.
Daha yakın zamanda, güvenlikle ilgili konularda işbirliği yolları aramaya başlamıştır. Üye ülkeler arasındaki görüşmeler artık ortak eğitim, savunma koordinasyonu ve gelecekteki çok taraflı askeri tatbikatların olasılığını da içermektedir.
İleriye bakıldığında, üye ülkeler güçlü bir ekonomik büyüme ve birçok Avrupa ülkesinin kıskanacağı nüfus artış oranları ile olumlu demografik eğilimler yaşama olasılığı yüksektir. Genç nüfus, genişleyen pazarlar ve stratejik coğrafyanın birleşimi, örgütü Avrasya meselelerinde giderek daha önemli bir aktör haline getirmektedir.
ABD ve küresel liderlik konusunda angajman politikası uygulamaya çalışan güçler; özellikle iş, ticaret ve ekonomik adımlar başta olmak üzere, Türk Devletleri Teşkilatı ile daha yakın ilişkiler kurmalıdır.
ABD Başkanı Trump, Orta Asya ve Güney Kafkasya ile ilişki kurmaya şimdiden büyük ilgi göstermiş ve örgütün ekonomik, siyasi ve güvenlik motoru olan Türkiye ile güçlü ilişkiler kurmuştur.
Ancak Batılı politika yapıcılar tarafından sıklıkla göz ardı edilen bir bölgede yeni ekonomik ve ticari fırsatların ortaya çıkmasına yardımcı olurken, Amerika'nın Avrasya'nın kalbindeki stratejik varlığını da güçlendirmesi için vazgeçilmez bir nokta haline gelmiştir.
Kaynak:
The New ArabİLGİLİ HABERLER
The Conversation: Dünyada yeni bir emperyal çağ mı başlıyor?
The Hill: Asya'daki “güç oyunu” nasıl şekillenecek?
Cato Institute: Trump'ın Gazze barış planı sadece bir hayal mi?
Brussels Signal: ABD-Avrupa ilişkileri kırılma noktasında
Trump'tan Maduro’ya Gözdağı: Ne İstediğimi Herkesten İyi Biliyor
The Jerusalem Post: Türkiye, yeni bir Suriye operasyona mı hazırlanıyor?
DİĞER HABERLER
Cato Institute: Trump'ın Gazze barış planı sadece bir hayal mi?
Brussels Signal: ABD-Avrupa ilişkileri kırılma noktasında
The Jerusalem Post: Türkiye, yeni bir Suriye operasyona mı hazırlanıyor?
Asia Times: Ukrayna'ya güvenlik garantisi vermenin ABD için bedeli ne olur?
Gzero Media: ABD neden Avrupa için güvenilmez bir müttefik haline geldi?
Geopolitical Futures: Avrupa 80 yıldır kaçtığı gerçeklerle yüzleşebilecek mi?
Middle East Eye: İsrail ve BAE'nin bölgede yarattığı kaos engellenebilecek mi?
National Security Journal: ABD'nin Suriye'deki varlığını bitirme zamanı geldi
The Hill: Kritik mineral savaşında Çin-ABD rekabeti tırmanıyor
National Security Journal: Gazze'yi Barış Anlaşması'nın ikinci aşamasında neler bekliyor?


