"Vatan şairi" Namık Kemal vefatının 137. yılında anılıyor
Türk edebiyatının öncü isimlerinden ve "vatan şairi" olarak bilinen büyük yazar ve şair Namık Kemal, aramızdan ayrılışının 137'nci yıl dönümünde anılıyor.
Son Güncelleme: 01.12.2025 - 17:08
- Asıl adı Mehmet Kemal olan şair, 21 Aralık 1840’ta Tekirdağ’da doğmuş ve çocukluğunu dedesi Tekirdağ Valisi Abdüllatif Paşa'nın yanında Rumeli ve Anadolu’da geçirmiştir.
- Şair Eşref Paşa'nın etkisiyle "Namık" mahlasını alan edebiyatçı, İstanbul'da Bab-ı Ali Tercüme Odası'nda çalışırken İbrahim Şinasi ile tanışmış ve edebiyat anlayışı bu yakınlaşmayla şekillenmiştir.
- Yazdığı "Vatan Yahut Silistre" oyunu, 1873’te Gedikpaşa Tiyatrosu'nda sahnelendikten sonra halkta yarattığı yoğun etki nedeniyle tutuklanarak Magosa'ya sürgüne gönderilmiştir.
- Zatürreye yakalanan Namık Kemal, 2 Aralık 1888'de Sakız Adası'nda hayatını kaybetmiş ve vasiyeti üzerine naaşı daha sonra Gelibolu'ya taşınmıştır.
Geniş bir kültürel çevrede yetişen genç Kemal
Asıl adı Mehmet Kemal olan usta yazar, 21 Aralık 1840'ta Tekirdağ'da, dönemin müneccimbaşısı Yenişehirli Mustafa Asım Bey ile Fatma Zehra Hanım'ın çocuğu olarak dünyaya geldi.
Annesini 1848'de kaybeden Namık Kemal, çocukluğunu dedesi Tekirdağ Valisi Abdüllatif Paşa'nın yanında Rumeli ve Anadolu'nun çeşitli yerlerinde geçirerek geniş bir kültürel çevrede yetişti.
Afyonkarahisar'da bulunduğu dönemde Arapça ve Farsça dersleri alan Kemal, aynı dönemde Afyon Mevlevi Tekkesi neyzenbaşı Coşkun Dede'den tasavvuf terbiyesi gördü. Dedesiyle 1853'te Kars'a gittiğinde ise şair ve müderris Vaizzade Seyid Mehmet Hamid Efendi'den divan edebiyatı ve tasavvuf eğitimi aldı.
Mahlas ve edebiyat yolculuğu
Hocası tarafından teşvik edilen genç Kemal, ilk şiir denemelerini de Kars'ta kaleme aldı. Kemal, aynı yıllarda Kara Veli Ağa'dan avcılık, atıcılık ve cirit gibi geleneksel sporları da öğrendi.
Babası Filibe'ye, dedesi ise Sofya'ya tayin edilince aile Sofya'ya taşındı. Namık Kemal, henüz 16 yaşındayken Niş kadısı Mustafa Ragıp Efendi'nin kızı Nesibe Hanım'la evlendi ve bu evlilikten Feride, Ulviye ve Ali Ekrem adında üç çocuğu dünyaya geldi.
Sofya'da şiirleriyle dikkati çeken Kemal'e dedesinin dostu Binbaşı Eşref Bey tarafından "Namık" mahlası verildi. Fransızcayı burada öğrenmeye başlayan Namık Kemal, 1857'de İstanbul'a döndüğünde Bab-ı Ali Tercüme Odası'nda çalışmaya başladı.
Dönemin önemli fikir adamlarıyla tanışarak düşünce dünyasını geliştiren Kemal'in edebiyat anlayışının şekillenmesine, İbrahim Şinasi ile yakınlaşması büyük katkı sağladı. Şinasi'nin Fransa'ya gitmesiyle Tasvir-i Efkar gazetesini tek başına çıkaran Namık Kemal, 1865'te "İttifak-ı Hamiyet" (sonradan Yeni Osmanlılar Cemiyeti) adlı gizli derneğe katıldı.
Hükümeti eleştiren yazıları nedeniyle gazetenin 1867'de kapatılmasıyla İstanbul'dan uzaklaştırılmak istenen yazar, Ziya Paşa ile Paris'e gitti. Ardından Londra'ya geçerek Mustafa Fazıl Paşa'nın desteğiyle Ali Suavi'yle "Muhbir" ve "Hürriyet" gazetelerini yayımladı.
Vatan Yahut Silistre ve sürgün yılları
İstanbul'a 1870'te dönen Namık Kemal, Ebüzziya Tevfik ile 1872'de çıkardığı İbret gazetesinin kapatılması üzerine Gelibolu'ya mutasarrıf olarak atandı. Kaymakamlık görevinden alınmasının ardından yeniden İstanbul'a dönen Kemal, bu dönemde tiyatroya yöneldi.
Gedikpaşa Tiyatrosu'nda 1 Nisan 1873'te sahnelenen "Vatan Yahut Silistre" oyunu, halk üzerinde büyük bir etki yarattı. Eserin ardından halkın gösterdiği yoğun tepki nedeniyle Namık Kemal, birçok arkadaşıyla birlikte tutuklanarak Magosa'ya sürgüne gönderildi.
Sanatın toplumsal dönüşüm için bir araç olduğuna inanan Namık Kemal, edebiyatta sade bir dil kullanmayı tercih etmişti. Aynı zamanda Fransız edebiyatı ve romantizm akımından etkilenerek eserlerini kaleme almıştı.
Devlet adamlığı ve son eserler
Birinci Meşrutiyet'in ilanıyla İstanbul'a geri dönen şair, Danıştay üyeliğine seçildi ve Kanun-ı Esasi'nin hazırlanmasında görev aldı. Ardından Midilli (1879), Rodos (1884) ve Sakız Adası (1887) kaymakamlıklarında devlet adamı olarak görev yaptı.
Zatürreye yakalanan Namık Kemal, 2 Aralık 1888'de Sakız Adası'nda hayatını kaybetti. İlk olarak ada mezarlığına defnedilen şairin naaşı, vasiyeti üzerine daha sonra Gelibolu'ya taşındı.
Usta edebiyatçı, "Vatan Yahut Silistre", "Gülnihal", "Akif Bey", "Zavallı Çocuk", "Kara Bela" ve "Celaleddin Harzemşah" gibi tiyatro eserlerinin yanı sıra "İntibah" ve "Cezmi" gibi romanlar da kaleme aldı. Ayrıca tarih alanında "Osmanlı Tarihi Medhali", "Osmanlı Tarihi" ve "Büyük İslam Tarihi"nin de aralarında olduğu pek çok önemli eser bıraktı.
Kaynak:
GDH Haber
İLGİLİ HABERLER
Kıyafetler nasıl diplomasi aracı oldu: Rönesans İtalyası'nın "It Girl" güç savaşları
Rubens'in yüzyıllardır kayıp olan tablosu rekor fiyata satıldı
İnsan emeğiyle yazılan kitaplar lüks bir tüketim mi olacak?
"Adile" filminin galası İstanbul'da gerçekleştirildi
18. İstanbul Bienali tarihinin rekorunu kırdı
Türk el sanatları, kültürel mal ihracatının lokomotifi oldu
DİĞER HABERLER
Kıyafetler nasıl diplomasi aracı oldu: Rönesans İtalyası'nın "It Girl" güç savaşları
"Adile" filminin galası İstanbul'da gerçekleştirildi
Rubens'in yüzyıllardır kayıp olan tablosu rekor fiyata satıldı
Türk el sanatları, kültürel mal ihracatının lokomotifi oldu
18. İstanbul Bienali tarihinin rekorunu kırdı
İnsan emeğiyle yazılan kitaplar lüks bir tüketim mi olacak?
James Cameron: Avatar’ın geleceği filmin başarısına bağlı
Louvre Müzesi'nden Avrupa dışı ziyaretçilere zam kararı
Hatay'ın tarihi mozaikleri yakma yöntemiyle ahşaba işleniyor
Üç kuşak yazar ailesi kitap fuarında aynı stantta



