Yeşilçam’ın unutulmaz jönü: Tarık Akan
Türk sinemasının hem “jön” hem de “karakter oyuncusu” kimliklerini başarıyla birleştiren usta sanatçı Tarık Akan, vefatının 9. yıl dönümünde anılıyor.
Son Güncelleme: 15.09.2025 - 17:39
Asıl adı Tahsin Tarık Üregül olan sanatçı, 13 Aralık 1949’da subay bir babanın oğlu olarak dünyaya geldi. Çocukluğunu farklı şehirlerde geçiren Akan, lise öğrenimini İstanbul Bakırköy’de tamamladı. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Makine Mühendisliği okuyan sanatçı, mesleğin kendine uygun olmadığını fark ederek İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü’ne geçti. Bu dönemde geçimini sağlamak için çeşitli işler yaptı.
Mühendislikten beyaz perdeye
1970’te “Ses” dergisi artist yarışmasını kazanarak sinemaya adım atan Akan, 1971’de Mehmet Dinler’in yönettiği Solan Bir Yaprak Gibi filmiyle beyaz perdeye geçti. Bu filmle birlikte “Tarık Akan” adını kullanmaya başladı.
Yeşil gözleri, uzun boyu ve sempatik tavırlarıyla kısa sürede genç kuşağın yıldızı haline gelen sanatçı, 1970-1975 arasında Ah Nerede, Mavi Boncuk ve Sev Kardeşim gibi romantik komedilerde rol aldı. 1975’te Ertem Eğilmez’in yönettiği Hababam Sınıfı’nda canlandırdığı “Damat Ferit”, kariyerinin unutulmaz karakterlerinden biri oldu.
Politik sinemaya yöneliş
1970’lerin sonlarına doğru salon filmlerinden uzaklaşan Akan, toplumsal ve politik içerikli yapımlara yöneldi. Cüneyt Arkın’la rol aldığı Maden (1978) ve Zeki Ökten’in yönettiği Sürü (1978) ile bu dönemin en güçlü çıkışını yaptı.
Uluslararası alandaki en önemli başarısını ise, senaryosunu Yılmaz Güney’in yazdığı ve 1982 Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye kazanan Yol filmiyle elde etti.
Darbe döneminde tutukluluk
12 Eylül 1980 darbesi sonrasında, Almanya’da yaptığı bir konuşma nedeniyle 1981’de Türkiye’ye dönüşünde tutuklanan Akan, 12 yıl hapis istemiyle yargılandı. 2,5 ay hücre hapsi yattıktan sonra beraat etti. Bu süreci ve tanıklıklarını 2002’de yayımlanan “Anne Kafamda Bit Var” adlı kitabında anlattı.
Ödüller ve miras
Akan, Suçlu, Maden, Pehlivan ve Karartma Geceleri gibi filmlerdeki performanslarıyla Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde 7 kez “En İyi Erkek Oyuncu” ödülü kazanarak rekor kırdı. 1996’da “Yaşam Boyu Onur Ödülü”ne layık görüldü.
Sanatın yanı sıra eğitimle de ilgilenen Akan, Taş Mektep’in kurucu ortaklarından oldu ve Aziz Nesin’in vefatı sonrası Nesin Vakfı’nın yönetimini devraldı.
Akciğer kanseri tedavisi gören sanatçı, 16 Eylül 2016’da 66 yaşında hayatını kaybetti. Geride 120’ye yakın filmle, Türk sinemasının en değerli miraslarından birini bıraktı.
Kaynak:
GDH Haber
GDH Digital Telegram kanalına abone olabilirsiniz.
etiketler
İLGİLİ HABERLER
Kıyafetler nasıl diplomasi aracı oldu: Rönesans İtalyası'nın "It Girl" güç savaşları
"Vatan şairi" Namık Kemal vefatının 137. yılında anılıyor
Rubens'in yüzyıllardır kayıp olan tablosu rekor fiyata satıldı
"Adile" filminin galası İstanbul'da gerçekleştirildi
18. İstanbul Bienali tarihinin rekorunu kırdı
Türk el sanatları, kültürel mal ihracatının lokomotifi oldu
DİĞER HABERLER
Kıyafetler nasıl diplomasi aracı oldu: Rönesans İtalyası'nın "It Girl" güç savaşları
"Adile" filminin galası İstanbul'da gerçekleştirildi
Rubens'in yüzyıllardır kayıp olan tablosu rekor fiyata satıldı
Türk el sanatları, kültürel mal ihracatının lokomotifi oldu
18. İstanbul Bienali tarihinin rekorunu kırdı
"Vatan şairi" Namık Kemal vefatının 137. yılında anılıyor
İnsan emeğiyle yazılan kitaplar lüks bir tüketim mi olacak?
James Cameron: Avatar’ın geleceği filmin başarısına bağlı
Louvre Müzesi'nden Avrupa dışı ziyaretçilere zam kararı
Hatay'ın tarihi mozaikleri yakma yöntemiyle ahşaba işleniyor



