Hırsızın hiç mi suçu yok?
Nasrettin Hoca’nın fıkrasını bilirsiniz. Hocanın eşeği çalınıyor. Hoca üzgün tabi eşeğini anlatıp duruyor. Ahali de nasıl duymazsın sesleri, kapıyı kilitlemedin mi gibi sorularla hocanın üstüne yürüyor. Hoca her zamanki kıvraklığıyla “ya arkadaş hırsızın hiç mi suçu yok” diyor.
Biz Ekim ayının ilk günlerini yaşarken Eylül ayı enflasyon rakamları açıklandı. Fiyat artışları aylık %4,75 düşse de yıllık bazda enflasyon %61,5 civarında. Teşbihte hata olmaz. Bizim ahali son birkaç yıldır faiz mi enflasyondan çıkar, enflasyon mu faizden tartışadursun; hocanın fıkradaki gibi eşek çalınmış ortada yok kimse bunu tartışmıyor. Herkes sorunu Hocada arıyor. Ahalinin bir kısmı hane halkının kemer sıkmasını önerirken, bir kısmı da sorun tüketimde değil üretimde üretimi arttırarak bu sorunu çözebiliriz diyor.
Yeni ekonomi yönetimi Orta Vadeli Program ve sonrasındaki hamleleri ile tüketim harcamalarını ve tüketici kredilerini sorun olarak niteledi ve orada bir sıkılaştırmaya gitti. Diğer yandan Ortodoks öğreti gereği politika faiz artışları hızla sürüyor. Genel kanı bu: enflasyonu hızlıca düşürmek istiyorsan talebi hızla daralt, ücretleri baskıla… Peki ya ahali yanılıyorsa? Ya Hoca haklıysa? Sorun çoğunlukla arz tarafındaysa?
Bakalım rakamlar bize ne diyor.
Risk merkezi verilerine göre bireysel krediler, yüzde 83 artarak 2.290 milyar TL olmuş. Bunun %34’ünü ihtiyaç kredileri, %20’sini konut kredileri, %37’sini kredi kartları, %4’ünü taşıt kredileri ve %6’sını kredili mevduat hesabı oluşturmuş. Bireysel kredilerde tasfiye olunacak alacak oranı yüzde 1,7 seviyesinde. Bireysel kredi kullanan kişi sayısı (takipteki hariç) son bir yılda 1,8 milyon kişi artarak 38,7 milyon kişi olmuş. Enflasyonist döneme rağmen Ocak-Ağustos 2023 döneminde, bir önceki yıl aynı döneme göre bireysel kredi veya bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı yüzde 20 azalmış. Yani vatandaş ciddi zorlanmasına rağmen borcuna sahip çıkmış.
Ticari krediler ise %56 artarak 8,6 trilyon TL olmuş. Ticari kredilerin toplam içindeki payı yüzde 79 düzeyine erişmiş. Bireysel kredi miktarı artmış mı? Evet. Ama ticari kredilerin yanında devede kulak!
Ocak-Ağustos 2023 döneminde Türkiye’de toplam 147.339 çek protesto edilmiş. İstanbul 29.901 çekle zirvede. İstanbul’u 11 bin küsur ile Konya ve Ankara takip ediyor. Hemen peşlerinde de İzmir yer alıyor. Protesto edilen senet sayısında da pek iyi durumda değiliz. 2020’de rakam kabaca 2 milyon senet iken 2021’de 2,7 milyon, 2022’de 2,9 milyon ve 2023’de daha ilk 8 ayda rakam 2 milyon olmuş durumda.
Bir tarafta 2022 yılında %400’ün üzerinde kar açıklayan arz cephesinin karnesi, diğer yanda enflasyon döneminde ciddi zorlanmış, bedel ödemiş hane halkının, tüketicinin karnesi… Şimdi bizim tedaviye bireysel krediler ile mi başlamamız yoksa kurumsal krediler ile mi başlamamız gerekiyor.
Eşek kayboldu kaybolmasına da astronomik kar açıklayan, 2 yıldır istikrar, düşük enflasyon istemek yerine sürekli kur artsın rekabet edemiyoruz diyenlerin, enflasyonist süreci şark kurnazlığı ile fırsata çevirip zam üstüne zam yapanların hiç mi suçu yok?
Kararı siz verin…