Bloomberg Economics: G20 ülkeleri arasında çatışma riski en yüksek ülkeler
ABD, Rusya ve Türkiye dahil çok sayıda G20 ülkesi, kırılgan dengeleri nedeniyle iç çatışma riski ile karşı karşıya. Peki ABD'de yaşanacak bir iç çatışma ekonomiyi ve dünyadaki diğer dengeleri nasıl etkileyebilir?
ABD'nin önde gelen yayın organlarından Bloomberg'in ekonomi servisi tarafından, G20 ülkeleri içerisinde yaşanan gerilimlerin iç çatışmaya dönüşme riskinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Kasım ayında yapılacak olan başkanlık seçimlerine hazırlanan ABD'nin, önümüzdeki bir yıl içinde şiddetli siyasi kargaşa yaşaması en muhtemel ülkeler arasında olduğu belirtilen analizde, en yüksek riske sahip ülkelerin ise Türkiye ve Rusya olduğu belirtildi.
Analizde ayrıca; ABD'nin risk düzeyinin sebepleri ile ilgili öngörülere yer verilirken, en yüksek riske sahip olarak gösterilen Türkiye ve Rusya ile ilgili detaylı bir değerlendirmeye ise yer verilmedi.
İşte Bloomberg Economics'de yayınlanan analiz:
Donald Trump'a yönelik suikast girişiminin ardından oluşan tedirgin ulusal havayı yansıtmaya çalışan Bloomberg Economics analizine göre ABD, önümüzdeki bir yıl içinde şiddetli siyasi kargaşa yaşanması en muhtemel ülkeler arasında.
Bloomberg Economics analizine göre ABD bu konuda Türkiye ve Rusya'dan sonra geliyor.
Analize göre, önümüzdeki bir yıl içinde açık sivil kargaşa ihtimali ise sadece %2,9.
Analize göre ABD'deki risk, Amerika'ya demokratik olarak en yakın ülkeler kabul edilen Kanada, Almanya ve Avustralya gibi ülkelerin iki katından daha fazla.
Analiz, şiddet içeren iç çatışma riskini ölçmek için ABD hükümetinin “Siyasi İstikrarsızlık Görev Gücü” tarafından geliştirilen bir yaklaşımı baz alıyor.
6 Ocak 2021'de ABD Kongre Binası'na yapılan saldırıdan bu yana huzursuzluk korkularının arttığı ABD'de, ABD Başkan adayı Trump'ın Temmuz ayında suikaste uğramasından sonra bu gerçeklik daha da körüklendi.
Siyasetçiler de tabir yerinde ise yangına körükle gittiler.
Suikastten günler önce muhafazakar Heritage Foundation'ın lideri;
“Eğer Amerikan solu izin verirse, ikinci Amerikan Devrimi kansız olacak”
ifadelerini kullandı.
Ohio eyaletinden bir senatör ise bir mitingde Trump'ın kaybetmesi halinde “ülkeyi kurtarmak için bir iç savaş gerekeceğini” söyledi.
Analiz, ABD'de demokratik kurumların erozyona uğramasının ve hizipçi şikayetlerin artmasının “iç silahlı çatışma riskini önemli ölçüde artırdığını” ortaya koyduğunu iddia etti.
Bloomberg Economics analisti Nick Hallmark yaptığı değerlendirmede;
“İç çatışma gibi nadir olaylara ilişkin tahminler, genel olarak yüksek derecede belirsizlik içerir. Yine de, modelin ABD'de artan riskler etrafında analitik bir çerçeve oluşturduğunu düşünüyoruz. Ancak sonuçlar güven verici olmaktan uzak”
ifadelerini kullandı.
Bu durum son kamuoyu yoklamalarıyla da örtüşüyor.
Bloomberg News/Morning Consult tarafından kararsız seçmenler arasında yapılan son anket, katılımcıların yarısının seçimle ilgili bir tür şiddet beklediğini gösteriyor.
Bloomberg Economics modeli, bir ülkeyi iç çekişmelere karşı savunmasız hale getirebilecek faktörleri belirlemeye çalışan Siyasi İstikrarsızlık Görev Gücü tarafından oluşturulan bir metodolojiye dayanmaktadır.
Model, iki değişkene odaklanmaktadır.
Birincisi; bir ülkenin demokrasi mi, otokrasi mi yoksa anokrasi mi olduğu dikkate alınıyor.
İkincisi ise; Kırılgan Devletler Endeksi verileri ve sosyal gruplar arasındaki farklılıkların yanı sıra kurumlar ve siyaset içindeki farklılıklar baz alınmaktadır.
Colorado merkezli bir araştırma kuruluşu olan Center for Systemic Peace'in direktörü Monty G. Marshall, ABD'nin siyasi retorik düzeyi, siyasi liderler arasındaki saygı eksikliği ve hızlı ve etkili iletişim bağlantılarıyla güçlendirilen silahların kolay bulunabilirliği nedeniyle çatışmaya hazır olduğunu belirtiyor.
ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı'na danışmanlık da yapmış olan Marshall;
“Genellikle bu tür iç savaş türü çatışmalarda gördüğümüz şey, izole bireylerin çok küçük çaplı saldırılarıyla başlıyor olması. İnternet aracılığıyla sağlanan iletişim sayesinde bu tür olaylar oldukça hızlı bir şekilde tırmanabilir. ABD'de hükümete ya da yönetim makamlarına karşı silahlı çatışma riski oldukça uzun bir süredir yaşanıyor. Bu nedenle insanların bunu hayal etmekte zorlanmadığını düşünüyorum.”
değerlendirmesinde bulundu.
Analize göre ABD, daha yüksek borçlanma maliyetleri, daha düşük yatırımlar ve daha yavaş büyüme gibi istikrarsız ülkelerin maruz kaldığı en kötü ekonomik maliyetlerden bazılarını henüz hissetmedi.
Ancak Hallmark'a göre; eğer kurumsal gerileme devam eder ve seçimlerin ardından siyasi şiddet artarsa, o zaman ABD'nin ekonomik performansı daha kötüye gidebilir ve hazine için düşük borçlanma maliyetleri, hatta doların rezerv para statüsü bile garanti altına alınamaz hale gelebilir.