Hudson Institute: ABD'nin küresel hegemonyası sona mı eriyor?
Rusya ve İran, ABD'nin ve dünya genelindeki ortaklarının kararlılığını sınamaya devam ediyor. ABD'nin dünya genelindeki ortakları, bir kaos döneminde artık ABD'ye güvenebilirler mi?
ABD merkezli düşünce kuruluşu Hudson Institute'de, son dönemde ABD'nin dış politikasında yaşanan gelişmelerin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
ABD'nin hem iç hem de dış politikada ciddi krizler yaşadığı belirtilen analizde, ABD Kongresi'nin son dönemde aldığı kararlarının, ABD'nin küresel ortaklarının ve dostlarının güüven duygusunu zedelediği belirtildi.
Analizde ayrıca, Rusya ve İran'ın, ABD'nin ve dünya genelindeki ortaklarının kararlılığını sınamaya devam ettiği ve ABD'nin küresel hegemonyasını kaybetmemek için yeni adımlar atması gerektiği kaydedildi.
İşte Hudson Institute'de yayınlanan analiz:
ABD dış politikası için kötü bir dönem yaşanıyor. Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasındaki ayrışma ve Cumhuriyetçi Parti içindeki bölünmeler, Kongre'de siyasi felce yol açtı.
ABD dış politikada yaşadığı sorunların yanında Amerikan halkı da büyük bir ayrışma yaşıyor. ABD'nin güney sınırı hala güvenli değil ve Ukrayna için hiçbir ek fon onaylanmadı.
Bu arada Rusya ve İran, ABD'nin ve dünya genelindeki ortaklarının kararlılığını sınamaya devam ediyor.
İran ve İran destekli milislerin 200'den fazla saldırısı sonucunda en az üç ABD askeri öldürüldü ve 100'den fazlası yaralandı.
Yemen'deki Husiler Kızıldeniz'deki ticari taşımacılığı aksatmaya devam ediyor. Başkan Joe Biden'ın yanıtı ise sadece günler öncesinden ilan edilen sınırlı, pahalı ve görünüşte etkisiz hava saldırıları düzenlemek oldu.
Görünen ki; ABD kararlı bir şekilde harekete geçene kadar, Amerikan birlikleri ve uluslararası deniz taşımacılığı saldırılara maruz kalmaya devam edecektir. Ancak Biden'ın daha sert bir tutum sergileyeceğine dair hiçbir belirti yok.
ABD Kongresi'ne gelince, çoğu uzmana göre Kongre'nin beceriksizliğinin Ukrayna'ya Amerikan desteği meselesinden daha iyi bir örneği yok. Kongre en son Aralık 2022'de, yani 400 günden fazla bir süre önce Ukrayna'ya resmi bir yardımı onaylamıştı.
Kongre'nin ek finansman sağlayamaması sonucunda, Rusya'nın bazı yerlerde cephe hattında ilerleme kaydetmeye başladığı haberleri geliyor.
Konuya sadece ABD açısından bakıldığında, tarafsız herhangi bir kişi Ukrayna'ya yardım etmenin Amerika'nın ulusal çıkarına olduğunu görebilir. Rusya başlıca düşmanlarından biridir. Ukrayna'nın işgali sonucunda istikrarsızlaşan Avrupa ise en önemli ekonomik ortaklarından biri.
Tek bir Amerikan askeri bile tetik çekmeden ya da vurulmadan ABD, önde gelen rakiplerinden birine jeopolitik bir darbe indirirken önemli bir Avrupalı ortağına destek sağlayabilir. Aynı zamanda Ukrayna'yı desteklemek, dünyanın farklı bölgelerindeki diğer düşmanların caydırılmasına da yardımcı olabilir.
Ukrayna'ya verilen desteğin ABD'ye sağladığı bu bariz avantajlar göz önünde bulundurulduğunda bile, Kongre'de siyasi küçük hesapları politikanın önüne koymayı tercih eden ve daha fazla yardımı engellemek için ellerinden geleni yapan bazı kişiler var.
Washington'daki iç siyasi çekişmeler, Ukrayna'yı daha da zor duruma düşürebilir ve bu durum ABD'nin hem dostlarına hem de düşmanlara korkunç bir mesaj gönderiyor.
Hiç şüphesiz Amerika'nın ortakları ve dostları bir dramın ortaya çıkışını izliyor.
Ukrayna'ya uzun zamandır destek verilmediği düşünüldüğünde, tehlikeli bir bölgede ABD'nin ortağı olsaydınız, bir sonraki satılanın siz olup olmayacağınızı merak etmek mantıksız olmazdı.
Örneğin Tayvan, Japonya ve Güney Kore, Doğu Asya'da bir çatışma döneminde Kongre'nin kendilerini destekleyeceğine gerçekten güvenebilirler mi?
ABD hükümet sisteminde dış politika çoğunlukla Beyaz Saray'ın sorumluluğundadır. Ancak Kongre, yürütme organının işleyebilmesi için gerekli finansmanı sağlayan hükümet organıdır. Kongre desteği olmadan Beyaz Saray'ın dış politikası iyi işleyemez. Bugün karşılaşılan sorun da işte tam olarak budur.
ABD'deki siyasi durum yakın zamanda düzelecek gibi görünmüyor. Bu nedenle Amerikan dış politikası zarar görmeye devam edecek. Dış ilişkilerin bu yılki ABD başkanlık seçim kampanyasını nasıl etkileyeceği ise henüz belli değil.
Amerika doğrudan bir savaşa dahil olmadıkça, dış politika ABD seçimlerinde nadiren önemli bir rol oynar. Dolayısıyla Kongre ya da Beyaz Saray tarafından benimsenen mevcut dış politika yaklaşımını değiştirmeye yönelik bir taban hareketi olması pek olası değildir.
Aslında, dış politika açısından daha iyiye doğru anlamlı bir değişim olasılığı önümüzdeki yıllar için çok zayıf. Bu durum sadece Amerikan halkı için değil, Amerika'nın ortakları için de endişe kaynağı olmalıdır.
Kongre üyelerinin siyasi oyunlar oynamayı bırakıp, Amerika'nın itibarını ve dünyadaki rolünü yeniden tesis edecek bir yol bulmak için koridorun diğer tarafına geçerek birlikte çalışmaya başlamalarının zamanı gelmiştir.
Ülkenin dostları, ortakları ve müttefikleri olayları yakından izliyor ve geleceğin ne getireceğini merak ediyor. Bu arada, düşmanlar sadece ABD siyaset kurumu içinde değil, Amerikan halkı arasında da zayıflık, kararsızlık ve bölünmüşlük hissedebilirler.
ABD dış politikasındaki bu tıkanıklık, küresel ilişkilerde tehlikeli bir döneme denk gelmektedir. ABD'nin ciddi bir dış politika geliştirememesi, Amerikalılar ve ülkenin ortakları için feci ve zaman zaman ölümcül sonuçlar doğuracak.