Institute for Security Studies: ABD, Ortadoğu'da yeni bir savaşa mı hazırlanıyor?

İran ve İsrail arasındaki gerilim artarken, ABD Ortadoğu'ya daha fazla askeri güç konuşlandırmaya hazırlanıyor. Peki ABD yönetiminin, bölgeye asker gönderme ve “İsrail'i koruma” yetkisi var mı?

1. resim

ABD merkezli düşünce kuruluşlarından Institute for Security Studies'de, ABD'nin İsrail'i olası bir İran saldırısına karşı korumak için izlediği politikanın değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

İran ve İsrail arasındaki gerilim artarken, ABD'nin Ortadoğu'ya daha fazla askeri güç konuşlandırmaya hazırlandığı belirtilen analizde, Biden yönetiminin ise asker gönderme ve İsrail'i savunma konusunda hangi yetkisyi kullanacağına dair detaylara yer verildi.

Analizde ayrıca; ABD güçlerininin bölgede çapraz ateş altında kalma riskiyle karşı karşıya kalacağı ve bunun ciddi sonuçları olacağına dikkat çekildi.

İşte Institute for Security Studies'de yayınlanan analiz:

Bu ayın başlarında Biden yönetimi yetkilileri, ABD ordusunun İsrail'in savunmasına desteği arttırmak için Orta Doğu'da bir dizi "kuvvet duruşu" ayarlaması yapacağını duyurdu.

Daha açık bir ifadeyle, Orta Doğu'ya daha fazla ABD kuvveti konuşlandırılacak.

Askeri uzmanlara göre kuvvet pozisyonu ayarlamaları, İran ve İsrail arasında artan gerilime yanıt niteliğinde gerçekleşecek.

Hamas lideri İsmail Haniye geçtiğimiz haftalarda Tahran'da şüpheli bir İsrail saldırısı sonucu öldürülmesi ve buna karşılık İran'ın İsrail'e misilleme yapma sözü vermesi Washington'da büyük endişe yarattı.

Bu tırmanan durum bağlamında ABD ordusu, ABD Avrupa Komutanlığı ve ABD Merkez Komutanlığı bölgelerine ilave balistik füze savunma kabiliyetine sahip kruvazör ve destroyerlerin konuşlandırılması ve Amerikan "savunma hava destek kabiliyetini" güçlendirmek için Orta Doğu'ya ilave bir savaş filosunun konuşlandırılması da dahil olmak üzere bir dizi kuvvet duruşu değişikliği yaptı.

Ancak askeri uzmanlara göre; ABD güçlerini bölgeye taşımak Amerikalıları çapraz ateş altında kalma riskiyle karşı karşıya bırakabilir.

5 Ağustos'ta Irak'taki El-Esad hava üssüne düzenlenen bir saldırıda çok sayıda ABD personeli yaralandı. Saldırıyı henüz hiçbir grup üstlenmemiş olsa da, İran destekli bir grubun sorumlu olduğundan şüpheleniliyor.

En önemli soru ise Başkan Biden'ın İsrail'i İran'a karşı savunmak için hangi yasal yetkiye sahip olduğudur. Kongre hiçbir zaman İran'a karşı güç kullanma yetkisi vermek için ve ya İsrail'i saldırganlardan korumak için oy kullanmadı.

Trump yönetimi, İran Devrim Muhafızları lideri Kasım Süleymani'nin öldürülmesini haklı göstermek için 2002 tarihli askeri güç kullanma yetkisini (AUMF) ve Başkan'ın ABD Anayasası'ndaki Madde II yetkisini kullanmış olsa da, her ikisi de İran'a karşı güç kullanımına doğrudan yetki vermemiştir.

Biden yönetimi de defalarca 2002 AUMF'nin yürürlükten kaldırılmasını savunmuş ve ABD'nin esas olarak bu yetkiye dayanan devam eden hiçbir askeri faaliyet yürütmediğini ileri sürmüştür.

Bazıları zihin jimnastiği yaparak 2001 AUMF'nin İran'a karşı güç kullanılmasını haklı gösterebileceğini iddia edebilir. AUMF, 11 Eylül saldırılarının faillerine karşı güç kullanma yetkisi vermek üzere tasarlanmıştı,

Ancak Kongre'nin 2001 yılında öngöremeyeceği yirmi yıl sonraki bir çatışmada bu yetki kullanılabilir mi?

Madde II kullanılabilir mi?

Bazı eleştirmenler, İran'ın misilleme saldırısında ABD askerlerinin yaralanması ya da ölmesi halinde Başkan'ın ABD Anayasası'nın II. maddesi uyarınca meşru müdafaa kapsamında misilleme yapma yetkisine zaten sahip olduğunu söyleyebilir. Ancak uzmanlara göre bu yanlış bir düşüncedir.

Askeri güç kullanma yetkisine ilişkin geniş kapsamlı bir yasal düzenleme, Kongre'yi ve ortalama bir Amerikalıyı karar alma sürecinden neredeyse tamamen uzaklaştırmıştır ki bu, ABD'nin kurucu ataları mezarlarında ters döndürecek bir fikirdir.

Sonuç olarak Amerikalılar endişelenmelidir. Çünkü ABD yönetimi, yetkileri tartışmalı olmasına rağmen cesur ABD vatandaşlarını bir savaşa gönderebilir.

Tartışma