Institute for Security Studies: Güney Afrika'nın, Uluslararası Adalet Divanı'na açtığı davanın etkisi ne olacak?

Güney Afrika'nın, Uluslararası Adalet Divanı'na açtığı davanın etkisi ne olacak? İsrail'in kararlara uymaması durumunda, diğer ülkeler ve aktörler nasıl bir yol izleyebilir?

1. resim

ABD merkezli düşünce kuruluşlarından Institute for Security Studies'de, Güney Afrika'nın, Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail aleyhine açtığı soykırım davasının ortaya çıkarabileceği sonuçlara dair bir analiz yayınlandı.

İsrail'in Şubat ayı sonuna kadar Uluslararası Adalet Divanı'na bir rapor sunması gerektiği belirtilen analizde,

Analizde ayrıca, bu davanın Uluslararası Adalet Divanı'nın önünde görülen ilk soykırım davası olmadığı belirtildi ve benzer davaların nasıl ilerlediğine yönelik gelişmelere yer verildi.

İşte Institute for Security Studies'de yayınlanan analiz:

26 Ocak'ta Uluslararası Adalet Divanı (UAD), Güney Afrika'nın Gazze'de soykırım yaptığı iddiasıyla İsrail'e karşı açtığı davada geçici tedbir kararı aldı.

Ancak büyük bir başarı olarak kabul edilen bu kararın uygulanmasını sağlamakla ilgili sorunlar devam ediyor.

Uluslararası Adalet Divanı bu kararla, İsrail'e soykırımı önleme, İsrail güçlerinin soykırım yapmamasını sağlama ve soykırım yapmaya yönelik kışkırtmaları önleme ve cezalandırma talimatı vermiştir.

İsrail ayrıca acilen insani yardım sağlamalı, kanıtları muhafaza etmeli ve 26 Şubat'tan önce bu yükümlülüklere ne ölçüde uyduğuna dair bir rapor sunmalıdır.

Güney Afrika'nın yorumuna göre Uluslararası Adalet Divanı'nın kararı İsrail'in fiilen ateşkes çağrısı yapmasını gerektiriyor.

Ancak İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun karara tepkisi, gidişatı değiştirme konusunda isteksiz olduğunu gösteriyor ve Gazze'nin güneyindeki Refah'a düzenlenen son ölümcül hava saldırıları da bunu doğruluyor.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) Uluslararası Adalet Divanı'nın kararının ardından Gazze'deki durumu görüşmek üzere 31 Ocak'ta toplandığında, devam eden bombardıman ve insani kayıplar başlıca endişeler olarak gündeme geldi. Acil toplantı talebinde bulunan Cezayir'in Gazze'de ateşkes talep eden bir BMGK karar tasarısı hazırladığı bildirildi.

Bu, ülkelerin BMGK ya da BM Genel Kurulu'nda ateşkes çağrısında bulundukları ilk olay değil. Ancak Uluslararası Adalet Divanı'nın Gazze'de bir soykırım yaşandığını ilan etmesi açısından bir ilk. Ateşkes çağrısında bulunan önceki kararlar ABD'nin veto yetkisini kullanmasıyla engellenmişti ve bu karar da aynı akıbete uğrayabilir.

Uluslararası Adalet Divanı'nın kararını uygulayacak başka yasal mekanizmalar olmadığından, İsrail'in cezasız kalmasına karşı diplomatik baskı uygulamak ve sivil toplum örgütleriyle birlikte kendi ulusal mahkemelerine başvurmak devletlere kalacaktır.

Eğer İsrail uluslararası hukuka ve Uluslararası Adalet Divanı'nın yetkisine saygı gösterdiğini göstermek istiyorsa, Şubat sonundan önce savunma raporunu mahkemeye sunmalı.

Ancak rapor İsrail'in Soykırım Sözleşmesi'ne uyduğunu tam olarak göstermeyebilir. Zira; 26 Ocak'tan bu yana Gazze'de mahkeme kararına aykırı olarak sivillere ve altyapıya yönelik bombardıman devam ediyor.

İsrail'in uyum konusundaki eksikliklerini gelecek raporunda değerlendirmek Güney Afrika ve Uluslararası Adalet Divanı'na düşecektir. Güney Afrika daha sonra ek tedbir talebini de içerebilecek çözüm önerilerinde bulunabilir. Aynı zamanda mahkeme, İsrail'in raporunu değerlendirmek ve tavsiyelerde bulunmak üzere üç yargıçtan oluşan bir “ad hoc komitesi” seçmeyi de tercih edebilir. Ancak bunlar da uygulanmayabilir.

Uluslararası Adalet Divanı şimdiye kadar tüm soykırım davalarında geçici önlemler almıştır. Ancak bunların ne kadar etkili olduğu tartışmaya açıktır.

Bu dava Uluslararası Adalet Divanı'nın önünde görülen ilk soykırım davası değildir. Bu suçla ilgili diğer iki dava Gambiya-Myanmar (2019) ve Ukrayna-Rusya (2022) davalarıdır. Her üç davada da Uluslararası Adalet Divanı'nın savunmasız grupların hayatlarını korumayı tercih ederek geçici tedbirler alınmasını emretmiştir.

Bugüne kadar Myanmar'ın uyum raporları net olmayan nedenlerle kamuoyuna açıklanmadı. Mahkeme süreci uzadıkça, geçici tedbirlerden hangilerine ne şekilde uyulduğu konusunda çok az şeffaflık var.

Rusya ise geçici tedbirlere uymadı ve hiçbir zaman mahkemeye bir uyum raporu sunmadı.

Dolayısıyla, Güney Afrika İsrail'e karşı açtığı davada ilk 'zaferini' kutlarken, önündeki yol belirsiz.

Bazı analistler Güney Afrika için potansiyel diplomatik sonuçlara şimdiden dikkat çekiyor. Aynı zamanda dava Amerika, Asya, Afrika ve Avrupa'daki ülkelerden de giderek artan bir destek görmektedir. Hatta bazıları İsrail'i tutum değiştirmeye zorlayabilecek benzer ya da tamamlayıcı süreçler başlattı.

Örnek olarak Endonezya, İsrail'in işgal altındaki Filistin'de uzun süredir devam eden işgalinin, uluslararası hukuk uyarınca kendi kaderini tayin etme hakkını ihlal ettiğini iddia ederek Uluslararası Adalet Divanı'nın İsrail'e karşı ayrı bir davasına öncülük ediyor.

Başka bir örnek de ise Nikaragua, Güney Afrika-İsrail davasına müdahil olmak için başvuruda bulundu. Ayrıca Kanada, Almanya ve Hollanda, İsrail'in Filistin'i işgalini desteklemeyi ve ona silah sağlamayı durdurmaya çağıran bir memorandum yayınladı.

Endonezya'nın Uluslararası Adalet Divanı'na açtığı davada İsrail'in Filistin'i işgalinin kendi kaderini tayin hakkını ihlal ettiği iddia ediliyor.

ABD'den İsrail'e yönelik baskı artıyor

Washington, İsrail'in Refah'taki saldırılarının sivil yaşam üzerindeki etkisine ilişkin artan endişelerini dile getirdi. Hatta 31 Ocak'ta bir ABD federal mahkemesi, Başkan Joe Biden ve yönetiminden 'Gazze'deki Filistinlilere yönelik askeri kuşatmaya verdikleri aralıksız desteğin sonuçlarını incelemelerini' istedi ve Uluslararası Adalet Divanı'nın 'İsrail'in davranışlarının soykırım anlamına gelmesinin makul olduğu' yönündeki kararına atıfta bulundu.

BM Uluslararası Ceza Mahkemesi de Filistin'de işlenen uluslararası suçlara ilişkin açık bir soruşturma yürütmektedir.

7 Ekim 2023'ten bu yana işlenen savaş suçlarının kanıtlarını toplamak ve muhafaza etmek üzere BM, Filistin Toprakları Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonu'nun çalışmalarıyla tamamlanmaktadır. Komisyon, elde ettiği bilgileri Uluslararası Adalet Divanı ile paylaşmayı taahhüt etmiştir.

Şubat ayının sonundan itibaren; ülkeler, sivil toplum örgütleri, medya kuruluşları ve Güney Afrika-İsrail davasında sonuç almak isteyen kişiler de ulusal ve bölgesel mahkemelerde adli işlem başlatabilir.

Ayrıca Güney Afrika, İsrail'e karşı açtığı davaya müdahil olma niyetini ifade eden diğer ülkelerle görüşmeler yapmaktadır. Bu ülkeler de Uluslararası Adalet Divanı'na kendi başvurularını yapabilir ya da Güney Afrika'nın davasına katılabilirler.

İsrail'in Uluslararası Adalet Divanı'nın geçici tedbir kararlarını hiçe saydığı göz önüne alındığında, diğer tamamlayıcı süreçlerin de İsrail'i Gazze'ye yönelik askeri saldırısında cezasız kalmaktan caydırmayabilir.

Bu süreçlerin ne kadar başarılı olduğunu zaman gösterecek.

Tartışma