İşgalde 9 yıl: Rus baskısına en çok Tatarlar maruz kaldı

💢 Kırım’ın Rusya tarafından işgalinin üzerinden 9 yıl geçti. 

💢 Bu süreçte işgale en çok karşı çıkan da; Rusya’nın baskılarına en çok maruz kalan da Kırım Tatarları oldu.

1. resim

Kırım’ın Rusya tarafından işgalinin üzerinden 9 yıl geçti. Vladimir Putin’in Kırım’ın işgal emrini verdiği 20 Şubat Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etme sürecinin başlangıç günüdür.

Kırım ve Ukrayna merkeze bağlı Akyar (Sivastopol) kenti dahil olmak üzere Kırım yarımadası, Ukrayna halkının Avrupa Birliği’ne entegrasyon projesinin Rusya’nın baskılarıyla dönemin Kiev yönetimince rafa kaldırılmasına direniş harekatının ardından – Şubat 2014’te Rusya tarafından işgal edildi. Rusların çoğunluk olduğu tek Ukrayna bölgesi olan Kırım’da işgalin taşları aslında yıllarca Moskova tarafından döşenmişti. Bu nedenle Moskova, bütün çabalarına rağmen kendi vesayetini kabul eden Yanukoviç iktidarını Ukrayna halkının gazabından koruyamayınca ve dolayısıyla, Ukrayna’ya biatı kabul ettiremeyince Kırım’ın işgalini fiiliyata dökmek için düğmeye bastı.

20 Şubat 2014 günü Ukrayna’nın başkenti Kiev’de göstericiler Rus keskin nişancılar ve Yanukoviç iktidarının koruyucu gücü Berkut milisleri tarafından kurşuna dizildi. 100’den fazla sivil göstericinin hayatını kaybettiği gün Putin yönetimi artık Yanukoviç’in iktidarda kalamayacağını biliyordu. Aynı dakikalarda Kırım’ın işgalinin başlatılması için de emir verdi. Binlerce Rus askeri Kırım’a toplandı ve 27 Şubat’ta Kırım’ın işgali fiilen başladı. İki hafta içerisinde Kırım’da tüm askeri birlikler, stratejik tesisler, kurumlar işgal edildi, sahte referandum düzenlendi ve Kırımlılar kendi evlerinde rehin durumuna düştü.

Yarımadada yaşayan Rus çoğunluk ilk aylarda, yıllarda bu durumdan memnundu. Rus çoğunluğa asimile olmuş Ukraynalılardan büyük kısmı sessizliği tercih etti. İşgale karşı direnişin öncüsü ise yarımadanın sayıca en az nüfusa sahip en köklü halkı Kırım Tatarları oldu. 26 Şubat’ta Kırım Parlamentosunun önünde Kırım Tatar Milli Meclisince düzenlenen protesto gösterisi, Rusya’nın bölgedeki saldırganlığını sessizce izleyen, içi boş açıklamalarla yetinen uluslararası toplumu Kırım’ın işgalini kabul etmeyen ciddi bir halk kitlesinin mevcutluğundan haberdar etti. İşgalin ardından Kırım Tatar Milli Meclisi, kendi halkını 30 bin Rus askerinin ve yarımadadaki Rusya destekli silahlı marjinal grupların saldırılarından korumak için kitlesel gösteriler yapmama çağrısı yaptı, ancak işgali dünyaya duyurma misyonunu sürdürdü, halen de sürdürüyor.

Hal böyle olunca, Rusya’nın baskılarına en çok maruz kalan da yine Kırım Tatarları oldu. İşgal günlerinde Kırım Tatarlarına sözde büyük vaatlerde bulunan Rusya, aynı günlerde Kırım Tatarlarına yönelik baskıları da başlattı.

İşgalin hemen ardından Kırım Tatarlarının evlerine baskınlar düzenlenmeye başladı. Bir süre sonra günlük sistematik sindirme çalışmasının bir parçası haline gelen sabah baskınları halen sürüyor. Daha geçtiğimiz haftalarda onlarca Kırım Tatarının evi vahşice baskınlara sahne oldu.

Kırım’ın işgalinin ilk kurbanı da bir Kırım Tatarı oldu. 3 çocuk babası Reşat Ametov, 3 Mart 2014’te Akmescit’te sessiz protesto eylemine katıldığı sırada kaçırıldı; 15 Mart’ta ise onun işkence izleriyle dolu cesedi bulundu.

Sonraki aylarda ve yıllarda Kırım Tatarlarının ve işgale direnen Ukraynalıların kaçırılması ve öldürülmesi olayları da sistematik hal aldı.

İşgalden geçen dönemde Kırım’da 58 kişi öldürüldü, bunlardan 27’si Kırım Tatarı. Siyasi görüşü nedeniyle kaçırılarak öldürülen 2 Kırım Tatarının yanı sıra, terör eylemlerinin kurbanı olan 30 Kırımlıdan 8’i, ayrımcılık kurbanı olan 13 Kırımlıdan 11’i, polis işkencesi sonucu öldürülen 13 kişiden 6’sı yine Kırım Tatarı…

İşgal sonrası kaçırılan zorla kaçırılan 21 kişiden 15’i de yine Kırım Tatarı. Kaçırılan insanlardan 12’si (6’sı Kırım Tatarı) hakkında arama kararı bile çıkartılmadı. Kaçırılanlardan 12’sinin işkence izleriyle dolu cesedi bulundu. Bunlardan 6’sı Kırım Tatarıydı. Hakkında arama kararı çıkartılan 9 Kırım Tatarıyla ilgili dosyalar ise ayrı ayrı zamanlarda kapatıldı. Dünya Kırım Tatar Kongresi Yönetim Kurulu üyesi Ervin İbrahimov başta olmak üzere, bu insanların hiçbirinden haber dahi alınamadı… Zaman-zaman bu insanlardan bazılarının Rusya’nın çeşitli bölgelerinde cezaevlerinde olduğu, öldürüldüğü, Sibirya’ya sürüldüğü ve s gibi çeşitli iddialar yayılsa da, resmi tek bir açıklama dahi yapılmadı. Kaybolan Kırım Tatarlarının aileleri ise “ya evladım sağsa, konuşursam zarar veririm” endişesi ve geride kalan evlatlarının da benzer akıbeti yaşayacağı korkusuyla konuşmamayı, görünmemeyi tercih ediyor.

İşgalden geçen 9 yılda Kırım’da özellikle Kırım Tatarlarını korkutmaya yönelik sayısız davalar açıldı, tutuklamalar, gözaltılar gerçekleştirildi.

189’u Kırım Tatarı olmak üzere 267 kişi siyasi motifli gözaltı, tutuklama ve hapis cezalarına maruz kaldı. Halen daha Rusya cezaevlerinde onlarca suçsuz Kırım Tatarı ve Kırımlı Ukrain çeşitli uydurma suçlamalarla hapis yatıyor.

Rusya, 9 yıl içerisinde Kırım Tatarlarının milli kimliğinin, dilinin, kültürünün yok edilmesi için elinden geleni yaptı, halen daha devam ediyor. Kırım Tatarca yayın yapan medya kuruluşları ya kapatıldı, ya da Kremlin’in propaganda aracına çevrilmeye zorlandı. Kırım Tatarca eğitim veren 16 okulun tamamı kapatıldı, Kırım Tatarca eğitim veren öğretmenler ve eğitim alan öğrenciler sistematik baskı altında tutuluyor. Okullarda özellikle Kırım Tatarı öğrenciler Rusya propagandasını sürekli tekrarlamaya, savaştaki Rus askerlerine her gün mektup yazmaya, yardım paketleri göndermeye, Ukrayna’yı düşman olarak gösteren metinleri tekrarlamaya zorlanıyor. Okullarda sözde var olan “Kırım Tatarcası” kitabı ise artık kapağında “Anadili olmayan” ibaresi ile basılıyor. Kırım Tatarcası artık neredeyse sadece evlerde kullanılan, unutulmaya zorlanan dil haline geldi.

Kırım Tatar halkının seçilmiş karar organı olan Kırım Tatar Milli Meclisi Rusya tarafından “aşırılıkçı” örgüt ilan edildi, Kırım’da faaliyeti yasaklandı, Kiev’e taşınmak zorunda kaldı.

Yarımadada kalan Kırım Tatar Milli Meclisi yöneticileri gözaltına alındı, çeşitli fiziksel, psikolojik, siyasi baskılara maruz bırakıldı ve bu süreç bugün de Kırım Tatar Milli Meclisi Başkan Yardımcısı Nariman Celal’in sahte suçlamalarla hapiste tutulmasıyla devam ediyor.

Kırım Tatarlarının her türlü toplanma, bir araya gelme hakkı elinden alındı. Her yıl düzenlenen Kırım Tatar soykırımını anma toplantıları bile yasaklandı.

Devam edecek…

Tartışma