gdh'de ara...

İsrail'in "Gospel" yapay zeka kullanımı ve soykırım stratejisi!

İsrail, Habsora ya da Gospel adı verilen yapay zeka sistemini saldırılar için nasıl kullanıyor. İşte İsrail'in Dahiya doktrini ve uyguladığı soykırım stratejisi!

1. resim

Gazze'de yaşanan ölüm ve yıkımın boyutları, İsrail'in kuşatma altındaki bölgede Filistinlilere karşı bir etnik temizlik ve soykırım politikası uyguladığını çoktan gösterdi.

İsrailli kaynaklar, insanlığa karşı işlenen bu suçların nasıl yürütüldüğüne ve İsrail'in askeri ve siyasi kademeleri içinde nasıl rasyonalize edildiğine dair ayrıntılar veriyor.

İsrail merkezli 972 ve Local Call tarafından ortaklaşa yayınlanan sıra dışı bir analiz, Filistinli sivillere yönelik katliamların aslında İsrail'in savaşının talihsiz bir yan etkisi değil, ayrılmaz bir parçası olduğunu ortaya koydu.

Şimdiye kadar Gazze'de, İsrail tarafından öldürülenlerin üçte ikisi kadın ve çocuklardan oluşuyor.

İki yıl önce Gazze'ye yönelik bir saldırı sırasında İsrailli askeri yetkililer ilk kez bir bilgisayarın kendilerine potansiyel hedefler sağladığını itiraf etmişti.

Görünüşe göre amaç, olası kayıplara ilişkin insan değerlendirmelerinin getirdiği kısıtlamaları, tüm bu cinayetleri bir makineye ihale ederek aşmaktı.

İsrailli kaynaklar, kime ve neye saldırılabileceğine dair yeni ve cömert parametreler verildiğinde, "Gospel" adı verilen yapay zeka sisteminin, ordunun yetişemeyeceği kadar hızlı bir şekilde hedef listeleri oluşturduğunu doğruluyor.

İsrail'in girdileri artık o kadar geniş ki, yüksek apartman bloklarının uyarı yapılmaksızın bombalanmasına izin veriyor. Yeter ki orada ikamet eden bir kişinin Hamas'la bağlantısı olduğuna inanıldığı iddia edilebilsin.

Hamas'ın sadece askeri kanadı olmadığı ve aynı zamanda bölgeyi de kendisi yönettiği için, yeni politika potansiyel olarak hedef çemberini devlet memurları, polis, sağlık çalışanları, eğitimciler, gazeteciler ve yardım görevlilerini de kapsayacak şekilde genişletiyor.

Bu durum, Birleşmiş Milletler rakamlarına göre Gazze'de yaklaşık 100 bin evin yerle bir edilmesini ya da oturulamaz hale gelmesini ve 1.7 milyon Filistinlinin, yani bölge nüfusunun yaklaşık dörtte üçünün yerinden edilmesi anlamına geliyor.

Hayatta kalma

Bu ifşaatlar ABD Başkanı Joe Biden, İngiltere Başbakanı Rishi Sunak ve muhalefetteki İşçi Partisi lideri Keir Starmer gibi Batılı siyasetçilerin İsrail'in sadece kendini savunduğu ve sivil kayıplardan kaçınmaya çalıştığı yönündeki iddialarını kesin olarak yalanlıyor.

Guardian gazetesi geçtiğimiz haaftalarda yayınladığı bir haberde İsrail'in “Gospel” yapay zeka sistemine güvendiğini doğruladı.

Gazete, Pentagon'un otonom saldırı sistemleri geliştirme çalışmalarına aşina olan eski bir Beyaz Saray yetkilisinin İsrail'in Gazze'ye karşı yürüttüğü yapay zeka savaşının "önemli bir an" olduğunu söylediğini aktardı.

972 ve Local Call'a konuşan mevcut ve eski İsrailli yetkililerin açıklamalarından belki de en önemlisi, İsrail'in Gazze'nin yerleşim bölgelerine düzenlediği binlerce hava saldırısının Hamas'ın silahlı kanadı üzerinde çok az etkisi olduğunun farkında olduğu gerçeğidir.

Bu durum, İsrail'in örgütün kökünü kazımaya çalıştığına dair kamuoyuna yapılan açıklamalarla tezat oluşturuyor.

İsrail ordusunun kendi iddialarına göre bile, muhtemelen kimin Hamas hedefi sayılacağına dair yeni ve çok daha geniş tanımına dayanarak, İsrail 1000 ila 3 bin arasında "Hamas mensubu" öldürdü.

Yani İsrail'in değerlendirmesine göre bile, bombardımanlarda ölenlerin yüzde 85 ila 95'ini siviller oluşturuyor.

Kaynaklara göre bu tesadüfi bir durum değil.

İsrail Gazze'ye yönelik uzun süredir devam eden askeri politikalarını, özellikle de Dahiya doktrini olarak adlandırılan ve bazen "çim biçme" olarak da bilinen politikalarını sürdürüyor. Ancak siviller arasında çok daha fazla kan dökülmesine izin verecek şekilde odak noktasını değiştirdi.

İsrail'in son 15 yıldır Gazze'ye yönelik tekrarlanan saldırılarına rehberlik eden doktrin, adını İsrail'in 2006 yılında Lübnan'a yönelik savaşında Beyrut'un bir mahallesinin tamamının yok edilmesinden alıyor.

Doktrinin iki temel önermesi var

Düşman bölgesini yerle bir etmek halkı direniş yerine temel hayatta kalma faaliyetlerine odaklanmaya zorlar ve uzun vadede sıradan insanları yöneticilerine karşı ayaklanmaya teşvik eder.

Geleneksel olarak Dahiya doktrini esas olarak altyapının tahrip edilmesiyle ilgiliydi. En azından resmi olarak, uluslararası hukukun katı kuralları göz önüne alındığında, İsrail önceden uyarıda bulunduğunu iddia ediyordu. Bunun hedef alınan bölgedeki sivillere tahliye için zaman kazandırması gerekiyordu.

Askeri yetkililere göre bu uyarı süresi büyük ölçüde sona erdi ve siviller doğrudan İsrail'in hedefinde kaldı.

"Hassas olmayan saldırılar"

Bir kaynak yeni politikanın etkilerini 972'ye şöyle açıkladı.

"Daha önceki operasyonlarda üst düzey bir Hamas yetkilisine yönelik bir saldırının parçası olarak ikincil hasar olarak izin verilen sivil ölümü onlarcaydı. Şimdi ise ikincil hasar olarak yüzlerce sivil ölecek şekilde rakamlar arttı."

Eski bir askeri istihbarat yetkilisi bu politikanın Gazze'nin altyapısının çoğunu meşru hedef haline getirmek için tasarlandığını belirtti.

İstihbarat yetkilisi;

"Hamas Gazze'nin her yerinde. İçinde Hamas'a ait bir şey olmayan hiçbir bina yok, dolayısıyla yüksek bir binayı hedef haline getirmenin bir yolunu bulmak istiyorsanız bunu yapabilirsiniz."

Bu kaynaklara göre, Hamas'ın silahlı kanadının tünellerde yer altında olduğu düşünüldüğünde, İsrail silah mevzileri, silahlı hücreler ve karargahlar gibi birincil hedefleri belirlemekte zorlandı.

Bunun yerine "güç hedefleri" ya da daha doğru bir ifadeyle sembolik hedefler olarak adlandırdığı kentsel alanlardaki yüksek binalar ve konut kulelerinin yanı sıra üniversiteler, bankalar, devlet daireleri, hastaneler ve camiler gibi kamu binalarına odaklandı.

Kaynaklara göre bu saldırılar "sivil topluma zarar veren", toplumun örgütlenme ve işleyiş kabiliyetini ve ailelerin geçimini zayıflatan bir araç olarak görülüyor. 972'ye göre, görüştükleri eski İsrailli yetkililer "bu saldırıların asıl amacının sivillere zarar vermek olduğunu bazıları açıkça bazıları da üstü kapalı bir şekilde anladılar.

Siviller arasındaki yüksek ölü sayısına değinen bir başka kaynak ise şunları söyledi:

"Her şey kasıtlı olarak yapılıyor. Her evde ne kadar ikincil hasar olduğunu tam olarak biliyoruz."

Beş farklı kaynak 972'ye İsrail'in Gazze'de alt düzey Hamas üyelerinin yaşadığı on binlerce özel ev ve apartman dairesine ilişkin dosyalar derlediğini söyledi. Bu evler ve içinde yaşayan herkes, Hamas bağlantılı bir kişi binaya girer girmez meşru hedef olarak görülüyordu.

Biri kaynak ise şöyle diyor:

"Gerçekten hiçbir önemi olmayan Hamas üyeleri Gazze'deki evlerde yaşıyor. Bu gerekçeyle evleri işaretleyip bombalıyorlar ve oradaki herkesi öldürüyorlar."

"Kutsal savaş"

Gazze'ye yönelik önceki saldırılarda İsrail, altyapıyı acımasızca tahrip eden ve çok sayıda Filistinlinin öldürülmesine yol açan bir strateji benimsemişti.

Ancak 972 ve Local Call'un aktardığı kaynaklara göre, tüm kısıtlamalar kaldırılarak sivillerin maruz kalacağı zarar dramatik bir şekilde arttırıldı.

İsrail Hava Kuvvetleri Komutanı Tishler, İsrail'in artık birçok durumda bir binayı bombalamadan önce "çatı vurma" olarak bilinen küçük saldırı yapmadığını doğruladı.

Bunun siviller için yarattığı risk, İsrail ordusunun hedefleri belirlemek için Habsora ya da Gospel adlı bir yapay zeka sistemi kullandığının ortaya çıkmasıyla belirgin hale geldi.

Bu isim, İsrail ordusunda köktendinciliğin tehlikeli etkilerini ve İsrail'in Filistinlilere karşı "kutsal bir savaş" yürüttüğüne dair artan varsayımı doğruluyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısını, “Tanrı tarafından İsraillilere erkek, kadın ve çocuklarını yok etmeleri emredilen İncil'deki bir düşman olan "Amalek"e karşı bir savaş” olarak adlandırarak aşırı yerleşimci sağın dilini benimsedi.

İsrail ordusunun eski komutanı Aviv Kochavi, bu yılın başlarında İsrail'in Ynet internet sitesine verdiği demeçte;

"Geçmişte Gazze'de yılda 50 hedef üretirdik. Şimdi bu makine günde 100 hedef üretiyor ve bunların yüzde 50'si saldırıya uğruyor."

ifadelerini kullandı.

Amaç, Gazze'ye yönelik daha önceki bombardıman kampanyalarında İsrail ordusunun insan personelinin tespit edebileceği Hamas ve İslami Cihad hedeflerinin hızla tükenmesi gibi bir "sorunu" ele almaktı.

Eski bir istihbarat subayı 972'ye Gospel'i yöneten Hedefler İdari Bölümü'nün bir "toplu suikast fabrikasına" dönüştürüldüğünü söyledi.

On binlerce kişi "Hamas'ın alt düzey yetkilileri" olarak listelenmiş ve bu nedenle hedef olarak görülmüş. Yetkili, "vurgunun niteliğe değil niceliğe yapıldığını" da sözlerine ekledi.

Bölümde çalışan bir kaynak, ise;

"Hızlı çalışıyoruz ve hedefleri derinlemesine incelemek için zamanımız yok. Ne kadar çok hedef üretebildiğimize göre değerlendiriliyoruz."

ifadelerini kullandı.

Etnik temizlik planı

Bu ifşaatların önemi kesinlikle küçümsenmemeli.

Daha önce Gazze'ye uygulanan daimi kuşatma ve İsrail'in Dahiya doktrinine dayalı olarak aralıklarla gerçekleştirdiği saldırılar, bölgeyi idare etmek için kullanılan araçlar olarak görülüyordu.

Şimdi ise İsrail'in amacı çok daha kapsamlı ve nihai görünüyor.

Gazze nüfusunun büyük bölümü Refah bölgesine, Mısır'la olan kısa sınıra doğru sıkıştırılmış durumda ve İsrail'in uzun vadeli bir etnik temizlik planı var. İsrail, Gazze nüfusunu Sina'ya yerleştirmesi için baskı yapmayı amaçlıyor.

İsrail'in halkı gıda, su ve elektrikten mahrum bırakan yoğun kuşatması nedeniyle bölgede hızla baş gösteren hastalık ve açlık, Mısır'ı zorlamayı amaçlıyor.

Sonuç:

Netanyahu'nun şöyle düşündüğü bildiriliyor: "Dünya Irak, Suriye ve Ukrayna'dan gelen milyonlarca mülteciyi kabul ettikten sonra Gazze neden farklı olsun?"

Plan, Filistinlilerin Gazze'yi Mısır sınırından terk etmesini ya da teknelerle Avrupa ve Afrika'ya kaçmasını öngörüyor.

İsrail'in Gazze'yi soykırıma uğratarak yaşanmaz hale getirmesi, hem liderlerinin Filistinlilere "insan-hayvan" muamelesi yapma hedefleriyle hem de İsrail kaynaklarının ifşaatlarıyla tamamen uyumlu.

Buna rağmen Batılı siyasetçiler ve medya, İsrail'in hedeflerinin Hamas'ı "ortadan kaldırmakla" sınırlı olduğu ve tek meşru sorunun İsrail'in "orantılı" hareket edip etmediği olduğu kurgusunu sürdürmeye devam ediyor.

Bu Batılı elitlerin İsrail'in Filistinlileri Gazze'den sürmesinde tamamen suç ortağı olduklarının kanıtı.

Tartışma