Issız ve sessiz Herson

💢 Rusya’nın başlattığı savaşın ilk haftalarında işgal edilen Herson’da insanların zorlu yaşam mücadelesi sürüyor.

💢 İşgal güçleri, özellikle Dinyeper’de insanları göçe zorluyor, evleri ve hastaneleri yağmalıyor.

1. resim

Rusya-Ukrayna savaşı ve ardından Herson'un işgali ile bölge halkının yaşam mücadelesi devam ediyor Rusya unsurları Dinyeper’in doğu sahilinde insanlık dışı muamelelerle insanları göçe zorluyor.

“Novaya Gazeta Avrupa”, Herson’da yaşayan insanlarla bölgedeki ağır insani koşulları konuştu: 

Lidiya 75 yaşında. Dinyeper’in batı sahilinde yaşıyor: 

Meslektaşım olan doktorların bir kısmı işgalcilerle çalışmayı kabul etti, ancak şimdi iş yerlerinden ayrılmaya ve Herson’u terk etmeye zorlandıklarını söylüyor, yakınıyorlar. Hepsi bu talebi kabul etmemiş tabi. Şimdi şehirde Ruslardan saklanıyorlar. Ruslar hastaneden tüm cihazları çıkarıp götürmüşler. 

Güzel Şovkunenko Sanat Müzesi benim evimin çok yakınında. Üç gecedir Rus yağmacılar müzedeki resimleri taşıyorlar. “Ural” araçlarına doldurup götürüyorlar. Korumasız, paketlemeden, çöp gibi… Ben bunu gördüm, tüm gece ağladım. Orada çok iyi eserlerimiz vardı – Ayvazovskiy, Şovkunenko, diğer ressamların eserleri. İşgalciler çaldıkları çamaşır makinesine dünya mirasının bir parçası olan bu eserlerden daha dikkatli yaklaşıyorlar. 

“Sağlık” programı çerçevesinde götürülen çocuklar daha geri gelmedi. Bu, işgalci yönetime inanıp çocuklarını veren insanlar için çok büyük bir acı. Zira şimdi sol sahile geçmek ve Kırım tarafında çocuklarını aramak imkanları da yok. 

Yaşamım çok tuhaflaştı. Artık kimseye güvenmiyorum. Çünkü hiç beklemediğin, çoktan tanıdığın insan bile muhbir çıkabiliyor. Herson insansız ve sessiz bir yere dönüştü. Sadece patlama sesleri duyuluyor. 

Pazarda dün sadece üç araba vardı – çiftçiler yakın köylerden bir şeyler getirmişlerdi. Bir alıcı dahi yoktu. Kentteki mağazalar kapalı. Merkezde küçücük bir eczanenin çalıştığını biliyorum, ama orada da hiçbir şey kalmadı. 

Birkaç gün önce bir tanıdık çift hastalandı, ateşleri yükseldi. Bölge hastanesine yatırdılar, ancak ertesi gün tüm hastaları sokağa attılar. Çünkü Ruslar cihazları ve mobilyaları alıp götürüyorlardı. İçişleri Bakanlığına bağlı hastanedeki tüm eşyaları alıp götürmüşler. 

“Tropiniki” hastanesinde poliklinik ve fizik tedavi bölümlerini kapatmışlar. Sadece ayaktan tedavi yapılıyor. İşgalciler bu hastanenin binasında kendilerine askeri hastane kurmuşlar. 

İşgalciler Fregat otelin karşısında dün iki mavnamızı batırdılar. Görünüşe göre, Ukrayna ordusunun Dinyeper’de mevzileneceğinden korkuyorlar. Ruslar tüm tekneleri ve botları da çaldılar. Kendi teknesini koruyabilenler Herson ile Oleşka arasında insanları bir tarafa 600 grivnaya götürüyorlar. 

Aleksandr 44 yaşında. Dinyeper’in doğu kıyısında yaşıyor. 

Ailemle birlikte evimizdeyiz. Herson’da hiçbir yer çalışmıyor: ne hastaneler, ne mağazalar, ne eczaneler, ne polis. Kentteki kontrol noktaları da yok oldu. Dün merkezde ve dışarılarda dolaştım – kimse yok. Askerler neredeyse görünmüyor.  Herhalde bizim aramızda dolaşıyorlar, ancak artık sivil giyimdeler. Kent tamamen boş, sadece pazarda çok nadiren de olsa insan görürsünüz. 

Tanıdıklarım Volgograd’daki bir akrabalarının evine gittiler. Üç çocukları var. Şimdi karısı hamile – Rus askerlerinden. Askerler kocasına işkence ettiler, sürekli bodrumda tuttular, dövdüler, aşağıladılar. O ise çocuklarını bırakamadı, çünkü çok küçükler. Bu nedenle şimdilik karısıyla birlikteler. Oysa ki, savaş yeni başladığında karısı göğsünü gererek Rusça tek kelime etmeyeceğini söylüyordu; sonra televizyon izlemeye başladı ve iki ay içerisinde tanınmayacak şekilde değişti, tamam başka insan oldu. İşte bunlar da bu kahrolası savaşın direkt olmayan kayıpları arasındalar.  

Bizim burada insanları evlerinden zorla kovmuyorlar, ancak sol sahilde köylerde makineli tüfek tehdidiyle çıkartıyorlar.  Nehirde boğmakla tehdit ediyorlar. Sanırım, sol sahil boyunca mevzilenmeye çalışıyorlar. 30-40 bin seferberliğe alınan dam getirdiler, onları bir yere yerleştirmeleri gerekiyor. Bunun için insanların “tahliyesi”ni düşündüler. 

Genel olarak Ruslarda “gri” kitlenin seçeneği çok az. Seferberliğe gitmek istemiyorsan, cezaevine gidiyorsun, oradan da seni hiçbir kural tanımayan Wagner’le yeniden cepheye gönderiyorlar.  Yani her halükarda cepheye düşüyorsun. Rusya, bir cezaevidir. Herson’da annemin yaşadığı köye işgalciler gitmiş ve “büyüğünüz kim” diye sormuşlar. İnsanlar susmuşlar, köy meclisi başkanının olmadığını söylemişler. İşgalciler ise “Ne meclis başkanı? Bizim topluluğu yönetecek birine ihtiyacımız var” demişler. Gerçekten cezaevi kanunları ile değil, normal şekilde yaşayan bir köyde bile böyle birini aramışlar. 

Evde stresi atlatmak nispeten kolay. Umarım bomba düşmez. Tüm alternatif enerji kaynaklarını hazırladım. Güneş ve rüzgar olursa, kaybolmayız. 

Ben Herson’da iktidarsızlık olduğu zaman tam bir yıkım ve çöküş başlayacağını sanıyordum. Ama öyle olmadı. İnsanlar kendilerini kontrol ediyorlar. Herkes evinde oturuyor ve ben Raşistler dışında kimsenin evleri yağmaladığını duymadım.  Yerli insanlar bir birilerine yardım ediyorlar, başkalarının evlerini koruyorlar. Benim evimde en az bir kiloluk anahtar zinciri var. Birim bir birimize yardım etmemiz gerekiyor – bunu herkes içgüdüsel olarak anlıyor. Zor durumdayız ve bunu bir şekilde atlatmamız gerekiyor. 

Savaşın başından beri çalışmıyorum. Kitap okuyorum, bir şeyleri tamir ediyorum. Çocuklara da bazı cihazlar verdim, bozsunlar, yeniden yapsınlar diye. Günlerce oturup parçalarla uğraşıyorlar. 

Sobayı uzun zaman önce, yazda hazırladım. Şehri dolaştım, ağaç dalları ve tahta topladım. Her şeye hazırım. Büyük bir fıçıda su biriktirdim. Bahçede kuyu da var, ancak elektrikle çalışıyor. Elektriksiz ve ısıtmasız kalırsak, bir süre kendimizi idare edebiliriz. Sonuçta şehirde de kuyular var, el ile su çekebiliyorsun,  yok olmayız.

Viktoriya. 43 yaşında. Dinyeper’in batı sahilinde, Golaya Pristan yerleşim biriminde yaşıyor. 

Son birkaç haftada Covid’e çok benzeyen bir virüse yakalandım.  Savaş döneminde çok da iyileşemiyorsun, ancak bir defasında ateşim 40’a çıktığında ambulans geldi. Hızlı test yapılar, bir parfüm açtılar, “Koku alıyor musun? Alıyorsun, demek ki covid değilsin” dediler ve gittiler. Şehirde ilaç hiçbir yerde yok, ne bulduysam onu içerek iyileşmeye çalıştım. Evlerini terk eden tanıdıklardan bazıları aradı, evde ilaç bıraktıklarını, gidip almamı söylediler.  Kendimi “Apokalipsis” filminin kahramanı gibi hissettim. Düşünsene, başkasının boş evine giriyorsun ve ilaç alıyorsun. Ben böylesini sadece filmlerde görmüştüm. Öksürük ilaçları, antibiyotikler buldum. 

Şehirde inanılmaz bir panik havası var. Rusların ilan ettiği tahliye ile ilgili yüzlerce tahmin var. Herkes ne olduğuna ilişkin bir fantezi uydurmaya çalışıyor, ancak işgalcilerden gerçek manzaraya ilişkin bir açıklama yok. 

Uzun süre tadilat gören ve çok güzelleşen sahil şeridimize çok yazık oldu. Şimdi Ruslar o şeridi yok ettiler, gülleri kökleri ile çıkartılar, mavi ladinleri söktüler, heykelleri kırdılar – her yerde siper kazıyorlar. Ancak niye, anlamıyorum. Zira orası suya çok yakın, nereyi kazsan anında su doluyor. Kısacası, siperlerinde oturuyorlar, herhalde dalganın gelip onları ne zaman yıkayacağını bekliyorlar.

Şimdilik gıda var. Eczanelerde inanılmaz kuyruklar var, insanlar sokakta sıra bekliyorlar. İşgalciler her yeri kapatacaklarını söylüyorlar. Bilmiyorum… Ancak bence, hatta pazarı kapatsalar bile, kısa süre sonra yeraltı bir pazar kurulacak. 

Gece birkaç kez patlama sesi duyuldu. Sabah uyandık ki, şehir yönetim binası vurulmuş. Çatı yola düşmüş, enkaz temizleniyor. Ancak içeride Ruslar olup olmadığını bilmiyorum…

Sergey 35 yaşında. Dinyeper’in sol sahilinde, Golaya Pristan yerleşim biriminde yaşıyor.

İletişimle, internetle ilgili sorunlar var. Gece bir patlama oldu, ancak nereye isabet ettiğini bilmiyorum. Gerilim çok yüksek. İşgalcilerle ilgili de, insanların kendi aralarında da. Ne beklemek gerekir, bilmiyorum, ancak durum kötü.  Çoğu insanda olduğu gibi, benim de bahçemde gıda için küçük bir bodrum var.  Tehlike durumunda beni koruyacak mı, yoksa ailem için toplu mezara mı dönüşecek, bilmiyorum. 

Bugün tahliye ilan edildi, şehirden insanları çıkartıyorlar. Güya işgalciler bizi Ukrayna ordusunun saldırılarından “kurtarıyor”.  Şimdilik ne tepki vereceğimizi bilmiyoruz. En kötüsü de bu belirsizlik. Ne olduğu ve ne olacağı konusunda hiçbir şey bilmiyorsun. Kenti ve yakın köylerin tamamını boşaltıyorlar.  Zorla, şiddetle tahliye etmeye kadar varacağından korkuyorum. Çünkü onlara siper kazmaları için nehir kıyısında daha fazla ev lazım. 

Bir savaşın içinde olduğumuzu, bizi öldürdüklerini ve bu saldırganı henüz kimsenin durduramadığını aklım almıyor. 

Savaş sırasında kızım doğdu. Şansımıza o zaman hastane çalışıyordu. Tam o anda bir patlama oldu, belki de kimlerse öldü. O dakikalarda benim kızım doğdu – savaş çocuğu. Yani hayat bir şekilde devam ediyor. 

Soba kurmaya başladım. Şimdilik doğalgaz ve elektrik var, ancak yine de önlem alıyorum. Bebeğe sıcak yer lazım. 

Şu an televizyonlarda Rus kanallarının yayınlarını izleyen insanlara bakıyorum, onlara ne olduğunu görüyorum. Ben televizyon izlemiyorum, daha Herson’daki televizyon kulesini işgal ettikleri gün tamamen kapattım. 

Eğitim süreci çok kötü. İnternet çoğu zaman yok. Bu nedenle uzaktan eğitim mümkün değil. Tüm okullar kapalı, hatta şehirde az sayıda Rus programı ile eğitim görmek isteyen olsa dahi, işgalciler okulları açmayı düşünmüyor. 

Herson’a geçiş kapatıldı. Tekneler de gitmiyor artık. Pazarlar, eczaneler, mağazalar kapatılıyor. Gıda ve ilaç alamıyoruz.  Ruslar şehir hastanesindeki tüm araçları, cihazları ve ilaçları çalıp götürdüler. Sadece bir ambulans bıraktıkları söyleniyor, ancak ben görmedim. Şehir bir ölü kente dönüştü. 

Her şeye dayanmak, sabretmek mümkün, yeter ki sivilleri öldürmesinler. Rusların bize yaptıklarının soykırım olduğu düşüncesinden uzaklaşamıyorum. Sürekli korku altında, her ses tepki vererek yaşamanın ne demek olduğunu kelimelerle ifade edemiyorum. 

İrina 55 yaşında. Dinyeper’in sol sahilinde, Golaya Pristan yerleşim biriminde yaşıyor

Bizim hastanede sadece bir doktorla bir hemşire kaldı. Tüm cihazları götürdüler, personeli ise Skadovsk hastanesine gönderdiler. Polikliniğimiz de kapalı. Rusya Sim Kartı aldığımız telefonlara su elektrik santralinin patlaması olasılığına karşı kenti terk etmemiz gerektiğine dair mesajlar geliyor. Biz bir yere gitmek istemiyoruz. Eşyalarımızı üst katlara çıkarttık, kendimiz ise su çekilene kadar yakın köylerdeki akrabalarımıza gidebiliriz. 

Gece şehir yönetiminin olduğu binaya roket düştü, ancak Ruslar iki hafta önce Skadovsk’a taşındılar. Bina boş idi. Anlamıyorum, Ukraynalılar neden böyle yapıyor?

Doğalgaz tüplerini nerede dolduracağımızı bilmiyoruz. Savaşın başında olduğu gibi doğalgaz hattı bombalanırsa, hiç olmazsa yemek yapmak için tüpümüz olsun. Elektrik giderse nasıl ısınacağımızı bilmiyoruz. Büyük olasılıkla bir aile tek odaya toplanıp nefesimizle ısınmaya çalışacağız.  Çok da soğuk olursa, sobası olan tanıdıklara gideriz. Ben bakıyorum, emekli komşularımız bir yere gitmemiş, herkes evinde. 

Her ay gelen gıda kolileriyle yedek yaptık. Ancak şimdi koliler, emekli maaşı ve ödemeler için Skadovsk’a gitmemiz gerekiyor. Çünkü maaş almak için hesap açtığımız banka da Skadovsk’a taşındı. Yani şimdi Rus kartları ile de para alamayacağız. 

Tartışma