Jamestown Foundation: Azerbaycan-Türk ortak tatbikatları hem Tahran'a hem de Moskova'ya uyarı niteliği taşıyor
Türk kuvvetlerinin Azerbaycan'da bulunması Sovyet sonrası alandaki dengelerin yeniden şekillenmesine zemin hazırlıyor. Azerbaycan-Türk ortak askeri tatbikatları hem Tahran'a hem de Moskova'ya uyarı niteliği taşıyor.
İran sınırının hemen kuzeyinde Azerbaycan ve Türk kuvvetlerinin yer aldığı ortak askeri tatbikatlar, Tahran'a, "İran'ın Bakü'ye daha fazla meydan okumasının" bu iki ülkenin birleşik kuvvetleri tarafından karşılanacağına dair açık bir uyarı olarak algılanmalıdır.
Aynı zamanda bu tatbikatlar Moskova'ya, artık Güney Kafkasya'da askeri güce sahip tek dış güç olmadığı ve Kremlin'in bölgede herhangi bir hamlesine muhtemelen Türkiye'nin müdahalesiyle karşılık verileceği konusunda bir uyarı olarak da görülebilir.
Azerbaycan-Türkiye ortak askeri tatbikatları, Bakü'nün sınırın diğer tarafındaki İran tatbikatlarına, İran ajanlarının Azerbaycan'da tutuklanmasına ve İran'ın Nahçıvan ve Zengezur Koridoru ile ilgili eylemlerine yanıt olarak başlatıldı.
Bu ortak tatbikatlar, üst düzey bir Türk generalin Azerbaycan savunma bakanına danışman olmasını, gelişmiş uçakların kullanılmasını ve iki ordunun Azerbaycan ile İran arasındaki sınırı belirleyen Aras Nehri'ni köprülemek için duba teknolojisini kullanma yeteneklerinin gösterilmesini içermesi bakımından önemli gelişmeleri temsil ediyor.
Tahran'ın, Bakü'nün ortak tatbikata ilişkin iddialarını şiddetle reddetmesinde de görüldüğü gibi İran aslında verilen bu mesajın farkında.
Azerbaycanlı uzmanlar ise bu gelişmeyi biraz daha genişlettiler ve daha da ileriye götürdüler. Uzmanlar ortak tatbikatların başka bir amacı daha olduğunu açıkça belirttiler.
Azerbaycanlı uzmanlar; "Moskova'yı Güney Kafkasya'da Azerbaycan karşısında Ermenistan'ı desteklemeye devam etmesi ve askeri varlık için hakka sahip olduğu varsayımına karşı uyarmak amacı" ile yapıldığını belirttiler.
Kremlin ise, hem son eylemleri hem de ortaya koyduğu yorumlarıyla, bu mesajı açıkça anladı ve şimdi nasıl yanıt vereceğini düşünüyor.
Kavkaz-Uzel Haber Ajansı'nın araştırmasına göre bu uzmanlar, ortak tatbikatların İran'ın eylemlerine bir yanıt ve Tahran'a dur demenin bir yolu olduğunu açıkça belirtiyor.
Bu yorumcular ayrıca, bu eylemlerin Azerbaycan ile Türkiye arasındaki yakın ilişkiyi öne çıkararak başkaları için de mesajlar içerdiğini ekliyor.
Örneğin önde gelen Bakülü analist Adalyat Verdiyev, mevcut ortak tatbikatların Azerbaycan'ın daha önceki tatbikatlarından çok farklı olduğunu vurguluyor.
Adalyat Verdiyev; "Geçmişte Bakü, sınırlı alanlarda ve genellikle İran sınırına belli bir mesafede tatbikatlar yapıyordu. Ancak bu sefer, Türkiye'nin de katılımıyla Azerbaycan ile İran arasındaki sınırın tamamı boyunca tatbikatlar yapıldı ve daha gelişmiş silahlar kullanıldı." tespitinde bulunuyor.
Ayrıca Verdiyev'e göre, son harekatlar Azerbaycan Savunma Bakanlığı yetkilileri ve onların danışmanı olarak hareket eden üst düzey bir Türk generalden oluşan ortak bir komutanlık tarafından yönetildi.
Bir başka Bakülü analist olan ve Bakü merkezli Doğu-Batı Araştırma Merkezi'nde görev yapan Arastun Orujlu, Türk generalin yerinde kalacağından ve Azerbaycan ordusunun Türk Silahlı Kuvvetleri ile entegrasyonunu kolaylaştıracağından umutlu olduğunu belirtiyor.
Azerbaycan Savunma Bakanlığı eski danışmanı Azade Isazade'ye göre ise bu hamleler sadece İran için değil aynı zamanda Rusya için de kritik.
İsazade, "Rusya Güney Kafkasya'yı zayıflatıyor, İran bu şekilde boşalan alanı işgal etmek istiyor ve Türkiye kendi planı ile buna tepki gösteriyor" tespitinde bulunuyor.
Daha da önemlisi ise iki Türk ülkesinin cumhurbaşkanları, ülkelerinin “tek ordunun kurulmasına” doğru ilerlediğini ilan ediyorlar.
Bazı Moskova analistler, Azerbaycan'ın Türkiye'yi kullandığını ve Moskova'nın Azerbaycan ile Türkiye'nin entegrasyonunu abartmaması gerektiğini savunarak bu boyutu küçümsemeye çalıştılar. Ancak çoğu Rus analist ve daha da önemlisi Rus hükümeti, bu gelişmeleri Rusya'nın Azerbaycan'da zemin kaybettiğinin ve şimdi pozisyonlarını geri almanın yollarını bulması gerektiğinin kanıtı olarak algılıyor.
Şimdiye kadar, Moskova'nın Azerbaycan-Türkiye bağlarının derinleşmesine yanıt olarak yaptığı en dramatik resmi adım, İran'la birlikte iki ülke arasında Hazar üzerinden denizyolu taşımacılığını geliştirme planlarının duyurulması oldu. Çünkü Azerbaycan'dan geçen kara yolları, Moskova'nın Batı'nın yaptırım rejimini aşmak için kuzey-güney ticaret yolu geliştirme konusundaki tüm planlarının umduğu gibi gelişmediğinin dikkate değer bir göstergesi.
Rus yorumcular, Moskova'nın Azerbaycan'daki gidişattan ve Bakü ile Ankara arasında büyüyen bağlardan endişeli olduğunu açıkça belirtiyor.
Genellikle Rus güvenlik camiasının görüşlerini yansıtan bir haber kaynağı olan REX Haber Ajansı'nın internet sitesinde yer alan imzasız bir başyazı, Azerbaycan'ın "Rus karşıtı bir oyuncu" haline geldiğini ve Ankara'nın "pan-Türkçü" ajanı olmaktan biraz daha fazlasını haline gelmeye başladığını belirtiyor.
Bu arada Moskova daha acil bir şeyle daha yüzleşmeli: Kremlin'in barış gücü olarak tanımladığı, ancak Azerbaycanlıların giderek Azerbaycan topraklarının Ermeni yanlısı işgalcileri olarak gördüğü bir birlik olan Karabağ'daki Rus askeri birliğine karşı Azerbaycan öfkesi artıyor.
Bu durum geçtiğimiz günlerde Azerbaycan'da protestolarını ateşledi., Bu protestolar, Rusya'nın Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki gelecekteki ilişkiler hakkındaki müzakereleri zorlaştırıyor ve şu anda Karabağ'da konuşlanmış Rus güçlerinin geleceğini sorgulatıyor.
Türk kuvvetlerinin şu anda Azerbaycan'da bulunduğu göz önüne alındığında, bu durum potansiyel olarak ciddi çatışmalara ve her şeyden önce Güney Kafkasya'da ve daha genel olarak tüm Sovyet sonrası alanda güç ilişkilerinin toptan yeniden düzenlenmesine zemin hazırlıyor.