Kazakistan-Rusya ilişkilerinde krizler dönemi
💢 Ukrayna’da sahada kaybeden ve bu yüzden de her geçen gün daha da saldırganlaşan Rusya, Kazakistan’ı tercih yapmaya zorluyor.
💢 Mevcut veriler, Kazakistan-Rusya ilişkilerinde gerilimin artacağına işaret ediyor.
Rusya’nın 24 Şubat 2022’de başlayan Ukrayna’ya yönelik işgali eski Sovyet cumhuriyetlerinin Moskova yönetimiyle olan ilişkilerini sorgulamasını beraberinde getirmiştir. Zira işgal, Kremlin’in yalnızca Ukrayna’nın değil; post-Sovyet ülkelerin neredeyse tamamının egemenliklerini, bağımsızlıklarını, toprak bütünlüklerini ve üniter yapılarını önemsemediğini göstermiştir.
Moskova açısından kendi ulusal çıkarları, uluslararası hukukun temel normlarının üzerindedir. Luhansk, Donetsk, Herson ve Zaporijya’da gerçekleşen referandumların gösterdiği realite şudur ki; Rusya, devletlerin Birleşmiş Milletler (BM) tarafından tanınan resmi sınırlarını değil; birleşmek için kullanılmak kaydıyla Lenin’in “Ulusların Kaderini Tayin Hakkı”nı önemsemektedir. Lakin bu hak, ayrılmak için değil; sadece birleşmek için kullanılabilmektedir.
Moskova’nın bahse konu olan irredentist yaklaşımı, hiç şüphe yok ki; Kazakistan’da da endişelere sebebiyet vermekte ve Astana yönetimi, ulusal güvenliğine yönelik tehdit algılamalarını güncellemek zorunda kalmakta.
Bilindiği gibi Kazakistan, bağımsızlığını kazandığı günden beri güç merkezleri arasındaki dengeleri göz önünde bulunduran çok vektörlü-yönlü bir diplomasi anlayışıyla hareket ediyor. Esasen Astana’yı Ulu Bozkır’ın ortasında yükselen bir yıldız konumuna getiren şey de tam olarak bu. Fakat Ukrayna’daki savaş, Rusya’nın post-Sovyet ülkeler üzerindeki baskısını arttırmıştır. Hatta bu devletlerin Moskova’nın bir sonraki hedefi haline gelmesi ihtimal dahilinde.
İşte bu ortamda güç merkezleri arasındaki dengeye dayalı siyaset anlayışı, Kazakistan için her zamankinden çok daha önemli bir hal almakta. Burada Kazakistan’ın Rusya’dan gelen baskıları dengelemek için Batı açılımını hızlandırması elzem görünüyor. Zaten Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in hayata geçirdiği reformlar da en temelde Batılılaşma hedefini içermekte.
Bu anlamda Rusya’yı Çin’le; Pekin’i de Washington’la dengelemeye çalışan bir Kazakistan dış politikasından bahsedilebilir. Çünkü Rusya, Kazakistan’a yönelik baskısını arttırırken; Astana jeopolitik konumunun sunduğu avantajları kullanarak Çin’in Batı’ya açılan kapısı olduğu gerçeğinden hareketle, Kuşak-Yol Projesi’ndeki konumunu pekiştiriyor. Özellikle de Hazar Denizi merkezli altyapı projeleri ve Çin Devlet Başkanı Şi Jinping’in 13 Eylül’deki Kazakistan ziyareti bunu doğrular nitelikte. Dahası Cinping ardından Tokayev’in New York ziyareti gerçekleşmiştir. Burada Batılı yatırımcıları Kazakistan’a davet eden Astana, Moskova-Pekin-Washington hattında hassas bir denge kurmakta.
Bununla birlikte Kazakistan’ın dış politikasında Rusya’yla olan dostane münasebetleri sürdürmek istediği de aşikar. Fakat gelişmeler, bu ilişkilerin sürdürülebilirliğini tartışmaya açıyor.
Hatırlanacağı üzere Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitri Medvedev, sosyal medya hesabından yaptığı ve daha sonra hacklendiğini belirterek yalanladığı paylaşımında, Kazakistan’ı bir “uydu devlet” olarak tanımlamış ve “Kuzey Kazakistan'ın vahşi topraklarında ilk yerleşimleri Ruslar kurdu... Kazakistan yapay bir devlettir.” demiştir. Kuşkusuz bu açıklama, Kazakistan’da büyük tepki çekmiş ve esasen Rus karar alıcıların Kazakistan’ın bağımsızlığına saygı duymadığını net bir şekilde gözler önüne sermiştir.
Dahası Rusya’nın Ukrayna’yı işgali esnasında öne sürdüğü Rus vatandaşlarının soykırıma maruz kaldığı iddiası, Kazakistan konusunda da Rus medyasında dile getirilmeye başlanmıştır. Zira Rus basın kuruluşlarında Kuzey Kazakistan’daki Rus nüfusa ilişkin haberler daha sık yayınlanmaktadır. Bu da Rusya’nın Ukrayna’da istediğini alması halinde, gözünü Kazakistan’a çevirebileceğine işaret etmekte.
Üstelik Rusya’nın kısmi seferberlik kararının ardından ülkeden kaçan Rus vatandaşlarının yöneldiği adreslerden biri de Kazakistan. Ülkeye 300.000 kadar Rus girmiş durumda. Bu ise akıllara kaçan Rus vatandaşları üzerinden stratejik göç mühendisliği yürütüldüğü fikrini getirmekte. Elbette bu da Astana açısından önlem alınması gereken bir durum.
Diğer taraftan Rusya’nın Kazakistan’da rahatsızlık yaratan çıkışları bununla sınırlı değildir. Son olarak Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, Kazakistan’ın Ukrayna Büyükelçisi’nin “istenmeyen adam” ilan etmesini istemiştir. Kazakistan Dışişleri Bakanlığı ise Rusya’yı egemenlik haklarına saygılı davranmaya davet ederek diplomatik bir dille gereken yanıtı vermiştir. Fakat görünen o ki; Ukrayna’da sahada kaybeden ve bu yüzden de her geçen gün daha da saldırganlaşan Rusya, Kazakistan’ı tercih yapmaya zorlamakta, savaşın tarafı haline getirmek istemekte ve istediği çizgiye gelmemesi halinde Ukraynalaştıracağı tehdidini örtülü bir şekilde dile getirmektedir.
Rusya’nın post-Sovyet ülkeler üzerinde baskı kurma çabasını gösteren bir diğer husus da Ukrayna’da düzenlediği referandumlardır. Hatırlanacağı üzere, referandumlara dair açıklamasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, söz konusu bölgelere yapılacak herhangi bir saldırıyı Rus topraklarına yapılmış kabul edeceklerini duyurmuştur. Bu durum ise akıllara Rusya topraklarına saldırı yapıldığı gerekçesiyle Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nün (KGAÖ) sürece müdahil edilmek isteneceği fikrini getirmiştir. Lakin Kazakistan, bu konuda ön alıcı bir diplomasi yürütmüş ve ilgili yerlerin Rusya tarafından ilhak edilmesini hiçbir şekilde tanımayacağını açıklayarak KGAÖ senaryosunu çöpe atmıştır.
Her ne kadar mevcut durumda Astana yönetimi, Rusya’nın baskılarını ustalıkla savuştursa da baskıların artmasına paralel olarak Kazakistan’ın KGAÖ’den ayrılması olasılığı da tartışılmaya başlanmıştır. Şimdilik bu yöndeki iddialar bizzat Tokayev tarafından yalanlansa da ateş olmayan yerden duman tütmez. Dolayısıyla Rusya, Ukrayna’daki savaş nedeniyle yalnızca Batı tarafından uygulanan yaptırımlara maruz kalarak dünyadan izole olmamakta; aynı zamanda kendi güvenlik örgütündeki müttefikleri tarafından da sorgulanmaktadır. Kazakistan da Rusya’yla olan münasebetlerini sorgulayan devletlerin başında geliyor.
Neticede 2022 yılının başında Kazakistan’da yaşanan Trajik Ocak Olayları esnasında Rusya’dan ve KGAÖ’den yardım alan Astana yönetimi, Moskova’ya o döneme kıyasla oldukça mesafeli yaklaşıyor. Her ne kadar KGAÖ Genel Sekreteri Stanislav Zas, Astana’yı ziyaret ederek durumu toparlamaya çalışsa da mevcut veriler, Kazakistan-Rusya ilişkilerinde gerilimin artacağına işaret etmekte.