Kazakistan'da yaşanan sürecin perde arkası ve önümüzdeki dönem

Kazakistan'da yakın tarihte, çeşitli nedenlerle tansiyonun yükseldiği ve halkın çeşitli karar ve gelişmeleri protesto etmek için sokağa döküldüğü dönemler yaşandı.

1. resim
06.01.2022

Ancak hiç kimse 2 Ocak'ta ülkenin batısında bulunan Zhanaozen kentinde başlayan protestoların ülke çapında kitlesel gösterilere yol açacağını tahmin edemedi.

Olaylar yeni değil

Kazakistan'ın son dönemine baktığımızda, daha önce de küçük örnekler olsa da kitlesel olarak protestoların ilk olarak 2015 yılında doların Tenge üzerinde yaşadığı artış ve hemen ardından ortaya çıkan enflasyon nedeni ile ayyuka çıktığını görüyoruz.

Bu gelişmenin ardından hükümet, borçluların yükünü azaltmak için bankalarla birlikte çalıştı ve maaşları ve sosyal yardımları artırdı. Bu adımlar sonrası halk bir nebze olsun rahatlamışken hemen ardından gelen bir kanun girişimi 2016 yılında yeniden halkın tepkisi ile karşılaştı.

2016 yılının baharında, Kazakistan genelinde binlerce insan ülkedeki özellikle tarım arazilerinin yabancılara, özellikle de Çinlilere satılacağına dair söylentiler sonucunda meydanlara çıktı ve bu defa halk, hükümetin arazi özelleştirme reformlarına karşı sokaklara döküldü. Bu gelişmelerin ardında hükümet ilgili teklifi geri çekti.

Mart 2019'da Kazakistan'ın ilk ve şimdiye kadarki tek Cumhurbaşkanı olan Nursultan Nazarbayev istifa etti ve ülkenin liderliğini Tokayev'e devretti.

Yeni hükümet/lider hamlesi etkili olmadı

Fakat bu karara rağmen 9 Haziran 2019'da gerçekleşen erken cumhurbaşkanlığı seçimlerinin öncesinde ve sonrasında, insanlar seçimlerde "hiçbir rol oynamadıkları, planlanmış bir liderlik değişikliği" olduğu gerekçesi ile yeniden protestolar düzenlendi. Bu süreçten sonra özellikle pandeminin etkisi ile ülkede protesto süreçleri durdu ve Tokayev hükümeti tarafından sosyal yardımlar artırıldı.

2022 yılı başı ile birlikte ise özellikle enerji fiyatlarındaki ani bir artış ülkedeki protestoları yeniden ateşledi. Ve ülkenin batısında bulunan Zhanaozen kentinde başlayan protestolar hızla tüm ülkeye yayıldı. Eylemler kısa sürede öyle bir noktaya geldi ki; yağmalar, devlet binalarının ateşe verilmesi ve sayısı henüz belirlenemeyen çok sayıda ölüm meydana geldi.

Ve nihayetinde Tokayev, eski Sovyetler Birliği'nin bazı ülkeleri için Varşova Paktı'nın yerini alan güvenlik örgütü olan Kollektif Güvenlik Antlaşması Örgütü'nden yardım istedi. Pratikte bu, bu örgüte üye olan devletlerin askeri olarak en güçlüsü olan Rusya'ya bir çağrı anlamına geliyor.

Bölgedeki gelişmelerin manipüle edilmesi

Dünya; özellikle son dönemde Ortadoğu ve Orta Asya'da ulusal nüfusun kolayca manipüle edildiği karmaşık bir çok sürece tanıklık etti. Arap Baharı gibi benzer bir süreci yakın tarihte yaşayan doğu coğrafyası, aynı zamanda Sovyetler Birliği'nden ayrılan bölgede de benzer süreçlere de yakın tarihte şahitlik etti. Bu konuda 2003'te Gürcistan'ı, 2004 ve 2013-2014'te Ukrayna'yı hatta 2018'de Ermenistan'ı rahatlıkla hatırlayabiliriz.

Batı medyası olayları hızla Rusya'ya bağlerken, Rus medyası ise olayları hızla Batı'ya bağladı. Zira; bir zamanlar Sovyet alanını oluşturan ülkelerde ortaya çıkan herhangi bir ayaklanmayı yabancı güçlere bağlamak değişmez bir durum haline gelmiştir.

Yine de Kazakistan protestolarının daha geniş jeopolitik bağlamını reddetmek tamamen doğru olmaz. Kazakistan, Rusya'nın yakın bir müttefikidir ve Rusya'nın askeri ittifakı olan Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü'nün ve Avrasya Ekonomik Birliği'nin üyesidir.

Bu bağlamda dikkat çeken bir diğer nokta ise protestoların, 10 Ocak Pazartesi günü ABD ile güvenlik konusunda Rusya'nın komşularını bağlayacak bir dizi anlaşmanın konu edeileceği görüşmelerden hemen önce başlamış olmasıdır. Ayrıca yine protestoların Rusya'nın NATO ile Ukrayna meselesi ile ilgili görüşmelerinin devam ettiği bir süreçte gerçekleşmesi de dikkat çekicidir.

Rus birlikleri ve tanklarının Ukrayna'yı üç taraftan kuşattığı ve 100 bin askerini Ukrayna sınırına yığdığı bir dönemde böyle bir gelişme Moskova'nın istediği veya ihtiyaç duyduğu son şey olabilir.

Diğer yandan ABD'nin bu krize müdahale etme yeteneği ise sınırlı. Zira ABD'nin Kazakistan'da çok az etkisi var ve şu anda orada bir büyükelçisi bile yok. Ayrıca, ABD'nin bu tür durumlarda normalde kullanacağı araçların çoğu (yani yaptırımlar) Kazak örneğine pek uygun değil. Çünkü büyük Amerikan enerji şirketleri, Kazak ekonomisine derinden entegredir ve bu endüstrilere yönelik yaptırımlar Amerika'nın Avrupalı müttefiklerini etkileyebilecek şekilde üretim süreçlerini riske atabilir.

Gelelim Çin'e. Çin'in de Kazakistan istikrarında, ABD ve Rusya'ya nazaran daha az olmasına rağmen yine de önemli çıkarları var. Çin doğal gaz ithalatının en az yüzde 5'ini Kazakistan'dan sağlıyor ve Çin'in Bir Kuşak Bir Yol projesi için Kazakistan önemli noktalardan birisi olarak göze çarpıyor.

Bu bilgiler, Kazakistan'daki istikrarın neredeyse tüm güçler için önemli olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Arap Baharı sürecinin ilk başlarında yaşanan toplumsal hareketlerin daha sonra nasıl uluslararası güçler tarafından manipüle edilerek kontrol altına alındığına dair tecrübenin kesinlikle unutulmaması gerekmektedir.

Nitekim protestolara neden olan zamların geri alınması hatta hükümetin istifa etmesinin bile protestoları durdurmaması da dış etkilerin başladığının kanıtı olarak görülebilir.

Rusya'nın etkisi artacak

Ülkenin konumu ve güvenlik endişeleri göz önüne alındığında kısa sürede herhangi bir yeni hükümetin kökten ve farklı bir iç ve dış politika izlemesi pek olası değildir. Nitekim Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü'nün çağrı üzerine yapmaya başladığı müdahele süreci de bu tespiti desteklemektedir.

Bu da Rusya'nın zaten arka bahçesi olarak tanımladığı Kazakistan'da etkinliğini daha da artıracağını açık bir şekilde göstermektedir.

Türk Devletleri Teşkilatı gerçeği

Rusya'nın müdahalesinden sonra, Türk Devletleri Teşkilatı'nın etkinliğini artırmak için hamleler yapması da elzem hale gelmiştir. Zira Rusya ve Çin, Türk Devletleri Teşkilatı'nı bölgede oluşturduğu sinerji itibari ile çıkarları açısından açık bir tehdit olarak görmektedir.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev'in 2021'deki Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesi'ndeki konuşmasında, 'Hedefimiz Türkiye ile birlikte, Türk dünyasını 21'inci yüzyılın en önemli ekonomik, kültürel ve insani bölgelerinden biri yapmak' ifadelerini hatırlatmakta fayda var.

Zira bu güçlerin; Kazakistan'daki yaşanan süreci, Arap Baharı'ndan etkilenen ülkelerdeki örnekler gibi çıkarları doğrultusunda evrimleştirmeye çalışacakları aşikardır. Bazı çevreler tarafından ortaya atılan 'Türk Baharı' söylemleri de böyle bir niyetin bilinçaltlarında yer aldığının en bariz dışa vurumudur.

Türk Dünyası'nı savunmak, bölgede milyonlarca halkın çıkarlarını savunmak ve bugüne kadar sömüren güçlerin aksine ülkelerin zenginliklerini korumak ve çıkarlarının yanında olmakla mümkün olur.

Önümüzdeki günlerde bu konuda Türk Devletleri Teşkilatı'nın insiyatif aldığı ve girişimlerini sıklaştırdığını göreceğiz.