Le Monde: Türkiye 2025'e Orta Doğu'daki etkin güç olarak başladı!
Türkiye Suriye'de, Esad rejiminin koruyucusu olan Rusya'nın ve İran'ın yerini alıyor. Bölgedeki güç dengesi yeniden şekilleniyor ve Orta Doğu tahminlere meydan okuyor.
Fransa'nın önde gelen yayın organlarından Le Monde'de, Suriye'de Esad rejiminin devrilmesinin ve Ortadoğu'daki diğer çatışmaların etkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Esad Rejimi'nin devrilmesinin Türkiye'nin yaktığı yeşil ışıkla mümkün olduğu tespiti yapılan analizde, bölgedeki stratejik gündemi ise Türkiye, İran ve İsrail'in belirlediği ancak bu üç ülke arasında en etkin gücün Türkiye olduğu belirtildi.
Analizde ayrıca, Türkiye'nin Suriye'nin geleceğinde rolüne ve Trump yönetimi ile birlikte İran'ın nükleer tesislerine yapılacak olası saldırılara dair öngörülere yer verildi.
İşte Le Monde'de yayınlanan analiz:
İsrail-Filistin savaşı, İran'ın nükleer programı, yeni bir Suriye ve çatışmalar. Orta Doğu adeta yeniden yapılandırılıyor, yeni bir stratejik gerçeklik ortaya çıkıyor ve güç haritası değişiyor.
Bölgeye hakim olan eski güçler ise yeni gelişmelerin ardından üzgün durumda.
Mısır, Uluslararası Para Fonu'ndan gelen yardımlarla ayakta durmaya çalışyor. Irak neredeyse yarım yüzyıllık savaşın yaralarını sarmaya çalışıyor ve 14 yıllık iç çatışmalarla harap olan Suriye yeniden inşaa edilmeyi bekliyor.
Birçok büyük hanedanlığın doğum yeri olan Kahire, Bağdat ve Şam her zamankinden daha fazla güçsüz ve Suudi Arabistan'ın ardından Körfez ülkeleri, zenginlik ve nüfuz bakımından Arap dünyasına hükmediyor.
Arap olmayan üç ülke olan Türkiye, İran ve İsrail ise bölgenin stratejik gündemini belirliyor ve bazıları giderek daha hakim bir konuma evriliyor.
Ancak Türkiye, şu anda bu üçlünün en tepesinde yer alıyor.
Ankara Suriye'nin yeniden canlanmasına destek vermeye hazırlanıyor
Türkiye; birden fazla diplomatik yönü olan bir ülke. Örnek olarak; Türkiye NATO üyesi ancak Rusya ve Çin ile iyi ilişkiler içinde ve ülkede, yedi asırlık hakimiyet yaşanan Osmanlı dönemine duyulan özlem had safhada.
Nitekim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kısa bir süre önce yaptığı açıklamada bu durumu destekleyen bir konuma yaptı ve;
“Bölgemizde meydana gelen her hadise bize şu gerçeği hatırlatıyor. Türkiye Türkiye'den büyüktür. Ufkumuzu mevcut yüzölçümüyle sınırlayamaz ve kaderimizden kaçamayız”
ifadelerini kullandı.
“Kürt otonomistleriyle” savaş halinde olan Türkiye, Suriye'deki bu yapıların da bölgeden çıkarılması için mücadele ediyor. Fetih havasında olan Türkiye, Suriye'nin kuzeybatısına askeri saldırılar düzenliyor ve bölgeyi kontrol altında tutmak istiyor.
Son gelişmelerde de Türkiye'nin etkisi görülüyor. Zira, Ankara'nın zımni yeşil ışığı olmasaydı, Ahmed el-Şaraa'nın lideri olduğu Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) Beşar Esad rejimini iktidardan indiremezdi.
Türkiye Suriye'de, Esad rejiminin koruyucusu olan Rusya'nın ve daha da önemlisi İran'ın yerini alıyor.
Diğer yandan, giderek diktatörleşen Tahran rejimi zorlu bir geçiş sürecinden geçiyor. Liderleri Ali Hamaney 85 yaşında ve kanser hastası.
İran ayrıca son döndem Arap dünyasındaki üç büyük müttefikini kaybetti. Bunlar Hamas, Lübnan'daki Hizbullah ve son olarak Esad rejimi.
İranlılar askeri zayıflıklarının ne boyutta olduğunun farkındalar. Tahran'da mümkün olan en kısa sürede nükleer silah edinme ihtiyacı giderek daha belirgin hale geliyor.
Niteki Fransa lider Emmanuel Macron da, 6 Ocak günü Elysee Sarayı'nda toplanan Fransız büyükelçilerine, mollaların nükleer programının “kırılma noktasına” yaklaştığını belirtti.
Şimdi İran'ın nükleer tesislerine bir dizi baskın için iyi bir zaman olabilir.
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun Trump'ın Beyaz Saray'a döneceği 20 Ocak'a kadar bekleyeceği iddia ediliyor. Trump, İran'ın zayıflamış halini Tahran ile müzakereleri yeniden başlatmak için bir fırsat olarak görebilir.
2025 yılında bölgedeki yeni güç dengesi yeniden şekilleniyor ve Orta Doğu çoğu tahmine meydan okuyor.