Libya'da Başağa'nın Başbakanlık hamlesi, uluslararası aktörler ve Türkiye
Libya'da 24 Aralık 2021'de yapılması beklenen seçimler, Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi tarafından seçimlerin hukuki altyapısını belirleyecek kanunda uzlaşılamaması nedeni ile "gerekli şartların oluşmaması" gerekçe gösterilerek ertelenmişti.
Erteleme kararından sonra Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih 17 Ocak'ta, "hükümetin süresinin dolduğunu ve yeniden kurulması gerektiğini" belirtmişti. 5 Şubat 2021'de ülkeyi seçimlere götürmek için kurulan Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ise seçimlere kadar görevinin başında olduğunu belirtmişti.
Bütün bu sürecin ardından dün itibari ile Libya'da yeni bir gelişme yaşandı. Türkiye tarafından desteklenen ve BM tarafından tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti döneminde İçişleri Bakanlığı görevini yürüten Fethi Başağa'nın Temsilciler Meclisi tarafından geçici Başbakanlık görevine getirildiği açıklandı ve böylece Libya'da yeni bir dönem başladı.
Fethi Başağa'nın göreve gelmesinin anlamı
Kaddafi zamanında Askeri Pilot olan Başağa, 2011'de Kaddafi'ye karşı başlayan ayaklanma sonrası çeşitli kademelerde etkin görevler aldı. 2014'e yapılan Libya parlamento seçimlerini tanımayan Başağa, Trablus operasyonlarına katıldı ve Trablus'un ele geçirilmesinde rol oynadı.
Daha sonra 2015'in sonuda BM gözetiminde kurulan UMH, Fethi Başağa'yı Savunma ve Ulusal Güvenlik Konseyi başkanlığına getirmek istedi ama Başağa bu görevi kabul etmedi ve daha sonra UMH'nin İçişleri Bakanı olarak atandı.
2020 yılı sonlarında Fethi Başağa Türkiye ziyareti yaptığı sırada UMH Başbakanı Fayiz Serrac tarafından izinsiz olarak görüşmeye geldiği gerekçesi ile görevden alındı. Libya'ya tekrar dönen Başağa çeşitli görüşmelerden 6 gün sonra bakanlık görevine tekrar atandı.
Başağa bu süreçte Libya içinde Hafter'in olmadığı biz çözüm istiyor ve bunun için de Hafter'i destekleyen ülkelerin desteğini çekmesini istiyordu.
Fayiz Serrac'ın istifası sonrası Başağa, Serrac'ın yerine kendisinin geçmesini istiyordu. Şubat 2021'de Dibeyde'nin az bir farkla başbakan olarak seçilmesinden sonra da Başağa iddialı tutumundan vazgeçmedi.
Bir taraftan Türkiye ile iyi ilişkilerini devam ettiren Başağa, diğer taraftan da Hafter'i destekleyen Mısır ve Fransa gibi ülkelerle ilişkilerini geliştirerek hem konumunu güçlendirmek hem de o ülkelerin Hafter'e olan desteklerini çekmesi için ziyaretler gerçekleştirdi.
Ve dün itibari ile Libya Temsilciler Meclisi, Fethi Başağa'nın Başbakanlık görevine getirildiğini açıkladı.
Başağa Türkiye'nin Libya'da kalmasını isteyen aktörlerden biri
Dün kararın açıklanmasından sonra dikkat çeken ilk nokta şüphesiz ki Hafter tarafından gelen açıklamaydı. Zira Hafter komutasındaki milisler, Başağa'nın İçişleri Bakanı olduğu UMH hükümetine karşı 14 ay savaşmış, Hafter'in Trablus kuşatması Türkiye'nin askeri desteğiyle püskürtülebilmişti. Fakat Hafter buna rağmen gelinen noktada, Meclis'in Başağa'yı atamasını memnuniyetle karşıladığını açıkladı. Benzer bir destek açıklaması da Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından yapıldı ve Başağa'ya destek verildiği bildirildi.
Bu gelişmelerin aksine olan açıklama ise kısa süre içerisinde Birleşmiş Milletler tarafından yapıldı. BM tarafından yapılan açıklamada BM'nin Abdulhamid Dibeybe'yi ülkenin başbakanı olarak tanıdığı belirtildi.
Hafter ve Mısır tarafından sıcağı sıcağına gelen açıklamalar Başağa'nın 2014'de karşı karşıya geldiği gruplarla anlaştığını açıkça ortaya koyuyor. Fakat bu ilk anda akla gelen "Türkiye ile bağları kesti mi" sorusuna kesinlikle bir cevap değil. Başağa; Türkiye'nin Libya'daki gücünü daha önce yaşanan süreçte Türkiye ile birlikte hareket ederek bizatihi tecrübe etmişti.
Diğer yandan bir gerçek de var ki; seçim sürecini destekleyen Batılı ülkelerin ve Türkiye'nin yanı sıra birçok Libyalı'nın da korktuğu senaryo aslında tam anlamı ile buydu. Libya'yı istikrara kavuşturmanın tek yolu olduğu düşünülen seçimlerin ertelenme kararının ardından gerek BM gerekse Türkiye tarafından birçok defa seçim sürecinin hızlandırılması ile ilgili çağrılar ve görüşmeler yapılmıştı.
Gelinen noktada ise ülkede oluşan iki farklı hükümet, ülkenin yeniden savaşa girme ve taraflar arasında yeniden çatışma riskini ortaya çıkarmış durumda.
Başağa'nın bu şartlarda görevi tamamen devralması için "normal şartlarda" milletvekillerinin çoğunluğunu da alması gerekiyor. Fakat Libya'da tarafların böyle durumlarda 'normal' süreçler yerine askeri seçenekleri devreye soktuğunu 2011 yılından bu yana görüyoruz.
Türkiye'nin ilk olarak Birleşmiş Milletler'in dün yapmış olduğu halihazırdaki hükümeti destekleyen açıklama minvalinde bir açıklama yapma yolu izleyeceği ve hemen ardından ise Başağa ve Dibeybe arasındaki çatışmaları önleyerek ülkeyi seçime götürecek diplomatik görüşmeler yaptığını önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Diplomasi ile çözülmemesi durumda ise Türkiye, uzlaşıya yaklaşmayan unsurlar karşısında daha önce gerçekleştirdiği askeri hamleleri yapmaktan çekinmeyecektir.