Atlantic Council: Mısır-Türkiye işbirliği bölgede köklü etkiler yaratıyor!

ABD'nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Atlantic Council'de, Türkiye ve Mısır arasında artan işbirliğinin bölgesel etkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Türkiye ve Mısır arasında artan işbirliğinin başta Kuzey Afrika ve Afrika Boynuzu olmak üzere tüm bölgede yankı uyandırdıği belirtilen analizde, Libya ve Somali gibi noktalarda da etkisini gösterdiği belirtildi.

Analizde ayrıca, Türkiye ve Mısır'ın büyük süper güçlerin desteğinden bağımsız hareket ederek çok kutuplu yeni dünya düzeninde etkin aktörler haline gelmeye başladığı tespiti yapıldı.

İşte Atlantic Council'de yayınlanan analiz:

Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah El Sisi'nin 4 Eylül'de Ankara'ya gerçekleştirdiği ziyaret Mısır-Türkiye ilişkilerinde önemli bir dönüm noktasına oldu.

Ziyaretin başta Kuzey Afrika ve Afrika Boynuzu olmak üzere tüm bölgede yankı uyandıran sonuçları oldu.

Görüşme, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Şubat ayında Kahire'ye gerçekleştirdiği ve on bir yıl önce Mısır ordusunun Muhammed Mursi'nin devirmesiyle başlayan diplomatik krizin çözülmesini sağlayan ziyaretin hemen ardından gerçekleşti.

Eylül ayındaki görüşmelerinde Sisi ve Erdoğan, karşılıklı bölgesel ayrıcalıkları üst düzeyde koordine etmek üzere ikili bir Stratejik İşbirliği Konseyi kurulduğunu açıkladılar. Açılış toplantısı Sisi'nin ziyareti sırasında gerçekleşti ve her yıl yapılması bekleniyor.

İki ülke arasındaki ekonomik boyut, bu yakınlaşmayı etkileyen ana faktörlerden biri. Nitekim Mısır, Ankara'nın Afrika'daki ilk ekonomik ortağı olma özelliği taşıyor.

Ancak iki büyük Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) ülkesi arasındaki bu yakınlaşmada Gazze savaşının etkisini inkar etmek de zor olacaktır.

Mısır ve Türkiye, İsrail'in gücünü dengelemek ve müzakere kabiliyeti kazanmak için birbirleriyle anlaşmaları gerektiğini açıkça anladılar.

Yenilenen işbirliğinin bu aşamasının ilk somut sonuçları, Libya'nın siyasi dinamikleri açısından Mısır ve Türkiye arasındaki rekabeti soğuttu. Kahire ve Ankara, Kuzey Afrika ülkesinde istikrarı kolaylaştırmak ve General Halife Hafter liderliğindeki Bingazi'deki doğu vilayeti ile Trablus'taki Birleşmiş Milletler destekli Libya Ulusal Birlik Hükümeti'ni tarihi farklılıklarını çözmeye zorlamak için birlikte çalışmaya başladı.

Dolayısıyla, Türk-Mısır ilişkilerindeki ilk çözülme büyük ölçüde Libya'ya yönelik görünüyor.

Bu durum öncelikle ülkenin yeniden inşası ve hidrokarbon üretim sektörünün geliştirilmesi için fırsatlar yaratıyor ki bu da hem Türkiye hem de Mısır için önemli kar marjları sunabilir ve kalıcı bir ortak çıkar platformunu sağlamlaştırabilir.

Bu gelişme Hafter'in oğlu General Saddam Hafter'in Ekim ayında İstanbul'a yaptığı ziyaret etmesine de neden oldu. Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüşen Hafter, on yılı aşkın bir süredir kopuk olan ilişkilerin ardından resmi bir yumuşama başlattı.

Somali'de Mısır ve Türkiye arasında gelişen işbirliği de büyük önem taşıyor.

Mısır, Ankara ile koordinasyon içinde Somali'nin terörle mücadelesine destek vermeye başladı. Ayrıca Mavi Nil üzerindeki Büyük Etiyopya Rönesans Barajı'nın inşası konusundaki anlaşmazlık konusunda da Türkiye'nin diplomatik kanallar açmasına olanak sağladı.

Etiyopya hükümetinin iç tarım ihtiyaçlarını karşılamak için barajı inşa etmeye karar vermesinden bu yana birkaç yıl geçti ve bu durum Nil'in serbest akışına olan bağımlılığı ve barajın bu akışı değiştireceği korkusu nedeniyle Mısır'ı endişelendiriyor.

Etiyopya ile yakın bağları olan Türkiye, Mısır'ın bu sorunu çözmesinde yardımcı olmaya devam ediyor. Bu tutum, Ankara'nın güçlü ekonomik bağlara sahip olduğu Addis Ababa ile ilişkilerini de daha fazla sağlamlaştırabilir.

Türkiye ve Mısır, büyük süper güçlerin desteğinden bağımsız hareket ederek bölgesel düzeyde siyasi dinamiklerdeki bu değişiklikleri hayata geçiriyor.

Bu eğilimin devam etmesi çok kutuplu dünyada iki ülkenin de güçlü bir yol katetmesini sağlayabilir.