Middle East Eye: ABD-Türkiye ilişkileri seçimden sonra nasıl şekillenecek?
Erdoğan iktidardaki yirmi yılı boyunca, Türkiye'nin gücünü Libya'dan Kafkasya'ya kadar esnetti. Peki yeni bir Erdoğan döneminde, ABD ve müttefiklerinin Türkiye ile ilişkileri nasıl şekillenecek?
İngiltere merkezli Middle East Eye'de, seçimin ardından olası ABD-Türkiye ilişkilerinin değerlendirildiği bir analiz kaleme alındı.
Ortadoğu uzmanı Sean Mathews imzası ile yayımlanan analizde, anketlerin ilk tur öncesi Kılıçdaroğlu'nu önde göstermesinden dolayı ABD ve müttefiklerinin "yeni bir başlangıç için umutlandığı", ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ilk turdaki güçlü dönüşünün ardından, şimdi seçim sonrası için yeniden plan yapmaya başladıkları belirtildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın galibiyetinin yüksek olasılık haline ggeldiği belirtilen analizde ayrıca, İsveç'in NATO üyeliğinden Türkiye'ye F-16 satışına kadar çok sayıda başlıkta, uluslararası uzmanların yorumlarına yer verildi.
İşte Middle East Eye'de yayımlanan analizin tamamı:
Recep Tayyip Erdoğan Pazar günü seçimlerin favorisi olarak cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimlerine girerken, ABD, Türkiye ile kopan ilişkilerin beş yıl daha üstesinden gelmeye çalışacak.
Washington ve müttefikleri, anketler muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu önde gösterdiğinde, Türkiye ile yeni bir başlangıç yapmayı ummuş olabilirler. Ancak Erdoğan'ın ilk turdaki güçlü dönüşünün ardından, şimdi hararetli bir seçim sürecinin sonrası için plan yapmaya başladılar.
Washington ve müttefikleri
ABD'nin eski Türkiye büyükelçisi ve şu anda Wilson Center'da Ortadoğu programına başkanlık eden James Jeffrey, Middle East Eye için yaptığı değerlendirmede;
“İnsanlar Erdoğan'ın görevde kalacağını anlamaya başlıyor. Ve bundan sonra umabileceğimiz en iyi şey, daha iyi bir ilişki."
ifadelerini kullandı.
Erdoğan eğer Pazar günü zafer ilan ederse, Batı'ya karşı olan yaklaşımı Temmuz ayında Litvanya'da yapılacak NATO zirvesi sırasında erken bir sınavla karşı karşıya kalacak.
Zirve gündeminin başında, ABD ve Avrupa Birliği'ne göre de terör örgütü olan PKK'yı desteklediği iddiaları nedeniyle Türkiye'nin ittifaka üyeliğini engellediği İsveç olacak.
Diplomatlar ve analistler, Pazar günü kazanan kim olursa olsun, İsveç'in sonunda ittifaka kabul edileceği konusunda umutlu.
Haziran ayında İsveç'in, Türkiye'nin ısrarla istediği güncellenmiş bir terörle mücadele yasasını çıkarması bekleniyor. İskandinav ülkesi, PKK ile bağlantılı olduğu iddia edilen en az bir kişiyi iade ederek Ankara'nın isteklerine de boyun eğdi.
Jeffrey;
“Erdoğan Pazar günü kazanırsa, bu adımlar Stoltenberg ve diğer birkaç kişinin onu arayıp 'etini aldın, şimdi pişirme zamanı' demesi için yeterli olacak.”
ifadelerini kullanıyor.
Seçimlerin ilk turunda oyların yüzde 49,5'ini alarak anketçileri ve analistleri şaşırtan Erdoğan, Pazar günkü ikinci tur seçimlerine güçlü bir konumda giriyor. Erdoğan, ilk turda oyların yüzde beşinden biraz fazlasını alan Sinan Oğan'ın desteğini alarak daha da güçlendi.
Washington Yakın Doğu Politikası Enstitüsü'nün Türkiye araştırma programı yöneticisi Soner Çağatay, kesin bir galibiyetin Erdoğan'ın ABD ile ilişkilerini kolaylaştırabileceğini belirtiyor.
Çağatay,;
“Erdoğan zaferini, Biden'la bir telefon görüşmesi ve ardından belki de NATO zirvesinin oturum aralarında bir yüz yüze görüşmeyi güvence altına almak için kullanacak."
iddiasında bulunuyor.
Türkiye-ABD ilişkilerinin sıfırlanacağına dair söylentiler daha önce de su yüzüne çıkmıştı.
Bazıları, Afganistan'ın çekilmesinden sonra Washington'un Orta Asya güvenlik ortağı olarak Ankara'ya yaslanacağını tahmin ediyordu. Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, Türkiye'nin Kiev ile olan savunma bağlarına ışık tuttu.
Yunan Avrupa ve Dış Politika Vakfı Türkiye uzmanı ABD'li Nicholas Danforth bu konuda;
"Ne zaman ABD'de ve Türkiye'de bir savaşın patlak vermesi veya seçim gibi büyük bir olay olsa, insanlar iki ülke arasındaki ilişkilerde bir sıfırlama fırsatı öngörüyor. Ancak bu asla olmuyor ve bu sefer de kesinlikle olmayacak."
iddiasında bulunuyor.
Bazıları, Türkiye ve ABD'nin artık Erdoğan'ı da aşan şekilde farklılaştığını ve bu farklılıkları kapatmak için birbirinden çok uzaklaştıklarını belirtiyor. Türkiye'nin ilk turda aşırı milliyetçilerin güçlü bir şekilde ortaya çıkmasını da buna kanıt olarak gösteriyorlar.
İsminin açıklanmasını istemeyen kıdemli batılı bir diplomat MEE'ye;
"Batı için en endişe verici eğilim, Türkiye'de aşırı milliyetçilerin hükümetteki artan gücü. Çünkü bu adamlar, neredeyse her konuda Batı'ya karşı çıkıyorlar”
açıklamasında bulundu.
F-16 Meselesi
Erdoğan seçim öncesi ve seçim süreci boyunca, Türk askeri gücü ve dış politika bağımsızlığı projeksiyonu üzerinden kampanya yürüttü.
Erdoğan iktidardaki yirmi yılı boyunca, Türkiye'nin gücünü Libya'dan Kafkasya'ya kadar esnetti.
Türkiye'nin 2017'de Rus S-400 füze sistemini satın alma hamlesi, ülkenin Batı'dan uzaklaşmasını neden oldu. Anlaşma ayrıca, Washington ile gergin bağların yeni diplere inmesine yol açtı. Türkiye, ABD'nin F-35 savaş uçağı programından çıkarıldı ve 2020'de CAATSA kapsamında yaptırıma tabi tutuldu. Ve S-400 sistemleri, Türkiye'nin yeni F-16 savaş uçakları edinme çabalarına da engel oldu.
Ankara merkezli bir dış politika ve güvenlik analisti olan Ömer Özkızılcık, olası bir F-16 anlaşmasının, seçimlerden sonra ABD-Türkiye ilişkilerinin önemli bir göstergesi olacağını belirtti.
Özkızılcık;
“ABD'nin Türkiye ile sahip olduğu en iyi çalışma açısı, ordular ile ilgilidir. ABD, F-16'ların satışını onaylamazsa, bu ilişki de ölür."
tespitinde bulundu.
Biden yönetimi anlaşmaya destek sinyali verdi Ancak Şubat ayında bir senatör grubu Biden'a; “Türkiye İsveç'in NATO üyeliğini onaylayana kadar satışa karşı çıkacaklarını”” belirtikleri bir mektup yazdı.
Analistler, Ankara'nın İsveç'in NATO hedefini onaylayacağı konusunda temkinli bir iyimserliğe sahip olsa da, satışın hala Dış İlişkiler Komitesi'nin güçlü Demokrat başkanı Senatör Robert Menendez'den geçmesi gerekiyor. Menendez, Mayıs ayında Dışişleri Bakanı Anthony Blinken'in kendisine, Beyaz Saray'ın anlaşma üzerindeki vetosunu geçersiz kılmayacağına dair güvence verdiğini söyledi.
Menendez'in satışı onaylamaması, Senatör Chris Van Hollen gibi Demokrat milletvekilleri ve Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nin kıdemli üyesi Kongre Üyesi Gregory Meeks'in yanı sıra, Türkiye'nin Suriye'ye askeri ooperasyonları ve Yunan adalarına askeri uçuşlar yapması gibi konuardaki endişeleriyle bağlantılı.
Diğer yandan, Capitol Hill'deki direnişe rağmen bazı analistler, Biden yönetiminin F-16 anlaşmasını yaparak Türkiye ile ilişkiyi kurtarmaya çalışacağına inanıyor.
Özkızılcık;
"ABD'nin Türkiye'ye şu anda 2018'deki son seçimden sonra olduğundan çok daha fazla ihtiyacı var. Rusya'nın Ukrayna'daki zayıf performansı nedeniyle Türkiye şu anda Karadeniz'deki en güçlü deniz kuvveti.”
tespitinde bulundu.
Erdoğan, hem Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky hem de Rusya Devlet Başkanı Putin ile iyi ilişkiler sürdüren sayılı dünya liderlerinden birisi.
Örnek olarak Türkiye'deki ilk tur seçimlerinden üç gün sonra, Erdoğan Ukrayna tahıl gemilerinin Karadeniz'i geçerek küresel pazarlara ulaşmasını sağlayan BM destekli anlaşmaya iki aylık bir uzatma yapıldığını duyurdu.
Ancak Türkiye'nin Rusya'ya yakınlığı Washington için iki ucu keskin bir kılıç olarak kalmaya devam edecek.