gdh'de ara...

Middle East Eye: Gazze'de görünenden çok daha fazlası yaşanıyor!

İşkence, infazlar, ölüme terk edilen bebekler, cinsel istismar... İsrail Hamas'ı yok etmiyor! Gazze'nin kökünü kazıyor! Uluslararası raporlara göre, Gazze'de görünenden çok daha fazlası yaşanıyor!

1. resim

İngiltere'nin önde gelen yayın organlarından Middle East Eye'de, İsrail'in 5 aydır devam eden ve artık uluslararası literatüre “soykırım” olarak giren saldırılarının ve arka planında yaşanan gerçeklerin anlatıldığı bir analiz yayınlandı.

Martha Gellhorn Gazetecilik Özel Ödülü sahibi gazeteci Jonathan Cook tarafından kaleme alınan analizde, 5 aydır devam eden Gazze saldırılarında, İsrail ordusunun rehinelere işkencelerinden, çocuklarının önünde infaz edilen ebeveynlere, dövülen doktorlardan, öldürülen bebeklere ve cinsel saldırılara kadar çok sayıda suç işlediği belirtildi.

Analizde ayrıca, Gazze'de yaşanan vahşetle ilgili ortaya konulan uluslararası raporlara, zulmü yaşayan kişilerin verdiği röportajlara ve Batı medyasının soykırımı nasıl desteklediğine dair örneklere yer verildi.

İşte Middle East Eye'de yayınlanan analiz:

Hamas'a yönelik iddiaları saplantılı bir şekilde 5 aydır tekrarlayan Batı medyası, neden İsrail'in devam eden korkunç vahşetine odaklanmak konusunda bu kadar isteksiz?

Ölene kadar işkence edilen rehineler, çocuklarının önünde infaz edilen ebeveynler, dövülen doktorlar, öldürülen bebekler ve cinsel saldırılar.

Hayır, bunlar Hamas'ın suçları değil.

Bunlar, 7 Ekim'den bu yana geçen beş ay içinde İsrail tarafından işlendiği belgelenen zulümlerin giderek büyüyen listesinin sadece bir parçası.

Zira bunlar, Gazze'deki 2,3 milyon Filistinlinin acımasızca bombardıman altında bırakılmasından ve İsrail'in bu sivillere yardımları engellemesinin neden olduğu kıtlıktan başka gelişmeler.

Geçtiğimiz hafta İsrail gazetesi Haaretz tarafından yapılan bir araştırma, son beş ay içinde Gazze sokaklarında yakalanan 27 Filistinlinin İsrail'deki sorgular sırasında öldüğünün bilindiğini ortaya çıkardı.

Bazıları tıbbi tedaviden mahrum bırakıldı. Ancak çoğunun işkenceyle öldürülmüş olması muhtemel.

Üç ay önce Haaretz'in bir başyazısında İsrail hapishanelerinin "Filistinliler için infaz merkezlerine dönüşmemesi gerektiği" uyarısında bulunulmuştu.

İsrail televizyon kanalları izleyicilere gözaltı merkezlerini göstererek, Filistinlilerin tutulduğu korkunç koşulları ve maruz kaldıkları psikolojik ve fiziksel tacizi gösterdi.

İsrailli bir yargıç geçtiğimiz günlerde Filistinlilerin tutulduğu derme çatma kafesleri "insanlar için uygunsuz" olarak nitelendirdi.

7 Ekim'den bu yana İsrail tarafından rehin alınan 4,000 kadar Filistinlinin büyük bir kısmı, Gazze sokaklarında gezdirilen ya da İsrail'de karanlık bir hücreye sürüklenmeden önce kıyafetleri çıkartılarak bir stadyumda tutulan erkekler ve çocuklar gibi sivillerden oluşuyor.

İstismara uğrayan kadınlar

İsrail medyasına göre, aralarında hamile kadınların da bulunduğu düzinelerce Filistinli kadın da ele geçirildi. Ancak bu vakalar kameraların olmadığı noktalarda gerçekleşti.

Birleşmiş Milletler hukuk uzmanlarına göre, Filistinli kadınlar İsrail ordusunun elinde en aşağılayıcı istismar biçimlerine maruz kalıyor.

Uzmanlar, gözaltındaki Filistinli kadın ve kız çocuklarının "çırılçıplak soyulmak ve İsrail ordusunun erkek subayları tarafından aranmak gibi çeşitli cinsel saldırı biçimlerine" maruz kaldıklarının gözlemlendiğini belirtiyor.

Askerlerin ayrıca kadın tutukluların onur kırıcı koşullarda fotoğraflarını çekip internete yüklediğine inanılıyor.

Gazze'deki Filistinli kadın ve kız çocuklarının da İsrail ordusuyla temas kurduktan sonra kaybolduğu aileleri tarafından bildirilmektedir.

Dayak, su işkencesi

Geçen hafta BM tarafından hazırlanan bir rapor, 21 BM personelinin İsrail tarafından kaçırıldığını ortaya koydu. Daha sonra bu görevliler, Hamas'ın 7 Ekim saldırısına karıştıklarına dair sahte itiraflar almak için işkenceye maruz bırakıldılar.

İşkenceye dayak, su işkencesi ve aile üyelerine yönelik tehditler de dahildi.

Bu itiraflar Batılı müttefikler tarafından Gazze'nin açlık çeken nüfusu için son can simidi olan BM yardım kuruluşu Unrwa'nın fonlarının kesilmesine gerekçe olarak gösterildi. İşkence yoluyla elde edilen bu iddialar, İsrail'in Gazze'ye kıtlık dayatmasını rasyonalize etmesine de yardımcı oldu.

Daha sonra serbest bırakılan 1.000 tutukludan biri sadece altı yaşında bir çocuk birisi ise 80 yaşında bir kadındı. Bazılarının kanser ve Alzheimer gibi kronik hastalıklara sahip olduğu bildirildi.

BM soruşturmasına göre, Filistinliler “ağır ceza dayağı” yediklerini, saldırı köpekleriyle birlikte kafese konulduklarını ve cinsel saldırıya maruz kaldıklarını bildirdiler. Kırık kaburgalar, çıkık omuzlar, ısırık izleri ve yanıklar gibi fiziksel kanıtlar haftalar sonra bile görülebiliyordu.

İnfazlar, canlı kalkanlar

Elbette bu dehşet sadece İsrail'deki hücrelerde ve sorgu odalarında yaşanmıyor. Gazze, İsrail askerleri tarafından şaşırtıcı düzeyde vahşet ve sadizme maruz bırakılıyor.

İsrailli keskin nişancılar Gazze'deki hastanelere ateş açarak sağlık personelini ve hastaları öldürdü.

İsrail ordusu Filistinlileri canlı kalkan olarak da kullandı. Ellerinde beyaz bayraklarla tahliye emirlerine uymaya çalışanlara ateş açıldı.

Tıbbi tesisler, uluslararası hukuku açıkça ihlal ederek İsrail ordusu tarafından defalarca işgal edildi. Prematüre bebekler gibi tahliye edilemeyenler, İsrail askerleri binayı işgal ederken bile gözetimsiz bir şekilde ölüme terk edildi.

BBC, İsrail askerlerinin Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'ne saldırmasının ardından hastanede işkence gördüklerini, vahşice dövüldüklerini ve üzerlerine saldırgan köpekler salındığını bildiren sağlık personeliyle röportaj yaptı.

Bunlardan biri olan Dr. Ahmed Abu Sabha'nın elleri kırıldı.

BBC'ye konuşan Dr. Ahmed Abu Sabha;

“Beni bir sandalyeye oturttular ve darağacı gibiydi. İp sesleri duydum, bu yüzden idam edileceğimi düşündüm."

ifadelerini kullandı.

Sabha; bir başka aşamada ise, kendisi ve diğer tutukluların bir kamyonun arkasında sadece iç çamaşırlarıyla dövüldüğünü, gözleri bağlı bir şekilde diz çöktürüldükleri bir çakıl ocağına götürüldüğünü belirtti.

Verdiği bilgilere görei rehin tutulduğu sekiz gün boyunca Sabha hiç sorgulanmadı.

Onlarca sağlık görevlisinin daha kayıp olduğu ve hala İsrail tarafından gözaltında tutuldukları tahmin ediliyor.

BBC tarafından yayınlanan fotoğraflarda Nasır hastanesinin bahçesinde elleri başlarının üzerinde sıkıca bağlanmış yataklarda yatan hastalar da görülüyor.

Ölenler İsrail askerleri tarafından çürümeye terk edilmiş.

Orada bulunan başka bir doktor olan Hatim Rabaa ise BBC'ye şunları söyledi;

"Hastalar 'Lütfen cesetleri buradan kaldırın' diye bağırıyorlardı. Ben de onlara 'Bu benim elimde değil' diyordum."

Canice zulmün diğer örnekleri de her gün belgeleniyor.

Beyaz bayrak sallayanlar da dahil olmak üzere silahsız Filistinliler İsrail askerleri tarafından vurularak öldürüldü. Filistinli ebeveynler çocuklarının gözleri önünde soğukkanlılıkla infaz edildi. İsrail güçleri yardıma ulaşmaya çalışan çaresiz Filistinlileri topluca vurarak öldürdü. Ve hatta kendilerini esir alanlardan kaçmaya çalışan İsrailli rehineler bile teslim olmaya çalıştıkları İsrail askerleri tarafından öldürüldü.

Bunlar İsrail barbarlığının Batı medyasında kısa süreliğine yer alan ve kısa süre sonra unutulacak olan örneklerinden sadece birkaçı.

Gazze'yi haritadan silmek

Mide bulandırıcı çifte standartları görmezden gelmek mümkün değil.

Batılı müesses nizam medyası Hamas'a yönelik en korkunç vahşet iddialarıyla dolup taştı. Bu iddiaları destekleyen çok az kanıt vardı ya da hiç yoktu. Hamas'ın bebeklerin kafasını kestiği ya da onları fırınlara koyduğu iddiaları bile ortaya atıldı ancak daha sonra saçma bulundu.

Hamas'a yönelik suçlamalar, son derece tehlikeli ve vahşi bir militan grubun resmini çizmek için durmaksızın ısıtıldı ve bu da Gazze nüfusunun bombardıman altında kalmasını ve açlıkla “terbiye edilmesini” hatta bir terör örgütü olarak "kökünü kazımak" için şartları rasyonalize etti.

Ancak İsrail tarafından işlenen aynı derecede barbar vahşet, talihsiz, münferit, birbiriyle ilişkilendirilemeyen ve bunları gerçekleştiren ordu hakkında önemli hiçbir şey ortaya koymayan olaylar olarak ele alınmaktadır.

Eğer Hamas'ın işlediği suçlar bu kadar vahşice ve sadistçeyse, gerçekleşmelerinden aylar sonra bile hala rapor ediliyorsa, neden İsrail'in Gazze'de beş aydır yaşattığı dehşet rapor edilmiyor?

BBC ve CNN'den Guardian ve New York Times'a kadar sözde liberal yayın organları da dahil olmak üzere medya, bu çifte standartı ile İsrail'in Gazze'de kitlesel bir katliam gerçekleştirmesinin önünü açmıştır.

Eğer Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, tüm batılı medya kuruluşlarının da kabul ettiği gibi Ukrayna'yı işgal ettiği için bir deli ve barbar bir savaş suçlusuysa, Gazze'de sivillere yönelik çok daha kötü zulümleri destekleyen İsrailli yetkililer nedir?

Ve daha da önemlisi, İsrail'i maddi olarak sonuna kadar destekleyen Biden ve ABD siyasi sınıfı ne yapıyor?

Bombalar gönderiyor, Birleşmiş Milletler'de ateşkes taleplerini veto ediyor ve umutsuzca ihtiyaç duyulan yardımları donduruyor.

Biden, görünürde rahatsızlığını dile getirse de İsrail'e yardım etmeye devam ediyor.

Batılı politikacılar ve yorumcular beş ay önce yaşanan bu kısa olayların nükleer silahlara sahip İsrail devleti için yarattığı hayali varoluşsal tehditten endişe ederken, İsrail Gazze'yi hiç rahatsız olmadan her geçen gün haritadan siliyor.

Sahte anlatılar

Batılı kuruluşların sürekli olarak Hamas'ın barbarlığını İsrail'inkinden daha fazla vurgulamasının bir diğer örtülü savunması da, bu vahşetlerin doğasının kategorik olarak farklı olduğunun söylenmesidir,

Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail içinde işlediği cinayetlerde, İsrail'in Gazze'de işlediği çok daha büyük cinayetlerden farklı bir sadizm sergilediği iddia ediliyor.

Bu, İsrailli sözcülerin, Gazze'de ölenlerin dörtte üçünün kadın ve çocuk olmasına rağmen, İsrail'in sivilleri değil sadece Hamas'ı hedef aldığını tartışmasız bir şekilde iddia etmelerine izin veriyor.

Gerçek şu ki, İsrail öncelikle Hamas'ı yok etmiyor. Gazze'nin kökünü kazıyor.

Batılı kuruluşlar ve medyaları, önceki yıllarda ve on yıllar boyunca Filistinlilere karşı yaptıkları gibi, son beş aydır dev bir yanlış yönlendirme kampanyası yürütüyorlar ve Batı kamuoyu, yanlış yöne bakmaya teşvik ediliyor.

Bu durum değişene kadar Gazze'deki erkekler, kadınlar ve çocuklar, İsrail ordusunun elinde en ağır bedelleri ödemeye devam edecekler.

Tartışma