Middle East Eye: Hizbullah ile bir savaş İsrail için felaket mi olacak?

İsrail'in Lübnan'daki Hizbullah güçleri ile savaşı, İsrail için bir felakatle sonuçlanabilir! Netanyahu'nun cepheyi genişletme stratejisi İsrail için varoluşsal bir tehdit sürecini mi tetikleyecek?

1. resim

İngiltere merkezli yayın organlarından Middle East Eye'de, olası bir İsrail- Lübnan savaşının sonuççlarının ve etkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Netanyahu'nun Lübnan ile çatışmak için ABD desteğinin olmaması ve mühimmat eksikliği ile karşı karşıya olduğuna dikkat çekilen analizde, olası bir savaşın İsrail için felaket ile sonuçlanabileceği belirtildi.

Analizde ayrıca, Netanyahu'nun manevra alanının giderek daraldığı belirtilerek, böyle bir savaş olması halinde artık sadece Netanyahu'nun siyasi geleceğinin değil İsrail'in geleceğinin risk altında olduğu tespiti yapıldı.

İşte Middle East Eye'de yayınlanan analiz:

Netanyahu'nun Lübnan ile çatışmak için ne ABD desteği ne de 8 aylık Gazze savaşının ardından yeterli mühimmatı var. Olası bir savaşın, İsrail için sonuçları felaket olabilir.

İsrail'in Gazze'ye yönelik kara saldırısının eşi benzeri görülmemiş bir boyuta ulaşacağı ve aylarca devam edeceği anlaşıldığından bu yana bölge, çatışmanın bir yangın gibi Lübnan sınırına sıçrama riskinin son derece farkındaydı.

Son birkaç gün içinde bu metafor gerçeğe dönüştü.

İsrailli itfaiyeciler, Salı günü Kiryat Shmona çevresindeki alevlerle, Hizbullah tarafından ateşlenen insansız hava araçları ve füzelerin yol açtığı çalı yangınlarıyla mücadele etti.

Kuzeyde Hizbullah ile İsrail ordusu arasında ilan edilmemiş savaş giderek şiddetleniyor ve her iki taraf da giderek genişleyen bir alanda daha ağır darbeler indiriyor.

İsrail Bekaa vadisinin derinliklerindeki üst düzey Hizbullah komutanlarını hedef aldı. Buna karşılık Hizbullah roket gücünün Hamas'ın cephaneliğinden niteliksel olarak farklı olduğunu gösterdi.

Cumartesi günü Hizbullah ilk kez ağır Burkan roketlerini Kiryat Shmona yakınlarındaki bir askeri üsse fırlattı. Roketlerin menzili kısa ancak yüzlerce kilogram patlayıcı içeren savaş başlıkları taşıyorlar.

İsrail ordusunun 769'uncu tugayının karargahı olan Gibor Kampı ağır hasar görse de can kaybı yaşanmadı.

Günün ilerleyen saatlerinde Hizbullah Hermes 900 tipi büyük bir gözetleme uçağını karadan havaya füzeyle düşürerek İsrail'e 130.000 roket ve füzeden oluşan tahmini cephaneliğinin tadına bakma fırsatı verdi.

Hizbullah, İsrail'in Demir Kubbe'sinin altından geçen füzeler fırlatma yeteneğini zaten göstermişti. Perşembe günü bir Demir Kubbe bataryasını vurduğunu gösteren bir video yayınladı.

Bir başka güç gösterisinde bulunan Hizbullah, Çarşamba günü Hurfeiş'e düzenlediği kamikaze İHA saldırısında bir İsrailliyi öldürdü, 10'unu da yaraladı.

Bu arada İsrail içinde, Ekim ayında Lübnan sınırına yakın olan evlerinden tahliye edilen 60,000 İsrailli ile ilgili baskı artıyor.

Sınır ötesi çatışmalar, şu anda büyük ölçüde terk edilmiş bir dizi "hayalet" kasaba ve yerleşim yeri yarattı.

İsrail'in eski ulusal güvenlik danışmanlarından Eyal Hulata, İsrail'in önümüzdeki birkaç ay içinde yerinden edilmiş İsrailli sivillerin geri dönmesi için bir tarih açıklaması ve Hizbullah'ı bombardımanı azaltmaya ya da topyekün savaşla yüzleşmeye davet etmesi gerektiğini söyledi.

Eyal Hulata;

"İsrailliler kendi ülkelerinde sürgünde olamazlar. Böyle bir şey olamaz. Sivilleri korumak ordunun sorumluluğudur. Biz 7 Ekim'de bunu yapamadık"

değerlendirmesinde bulundu.

İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi da yaptığı açıklamada;

"Çok iyi bir hazırlığın ardından kuzeyde bir saldırıya hazırız. Belirleyici bir ana yaklaşıyoruz."

ifadelerini kullandı.

Dış tehdit

İsrail'in Hamas ve Hizbullah'ı algılayışında farklılıklar var. Hamas, işgal altındaki Batı Şeria ve Kudüs'te destekçileri ve potansiyel askerleri olan bir iç düşman olarak görülürken, Hizbullah bir dış tehdit olarak görülüyor.

Bununla birlikte, Gazze'de Hamas'ı ortadan kaldırmayı amaçlayan bir savaşın arkasındaki mantık Hizbullah için daha da geçerli. Eğer İsrail 7 Ekim'dekine benzer ikinci bir baskın düzenleyebilecek kadar güçlü komşularıyla yaşayamayacaksa, o zaman tam kapsamlı bir savaşın ne zaman olacağı değil, olup olmayacağı söz konusu olacaktır.

Lübnan'da yeni bir savaş, İsrail'in şu anda sahip olmadığı önemli miktarda güdümlü bomba ve füzeye ihtiyacı ortaya çıkaracaktır.

29 Mart'ta ABD Genelkurmay Başkanı General Charles Brown; ABD'nin İsrail'i desteklemesine rağmen, istedikleri her şeyi göndermediklerini, çünkü ABD'nin bu kadar büyük destek için “ya kapasitesinin olmadığını ya da şu anda sağlamaya istekli olmadıkları" silahları talep ettiğini belirtmişti.

Brown'ın açıkladığı bu ABD mantığı, Amerika'nın açıkça ve defalarca istemediğini belirttiği Lübnan'da ikinci bir cephe açılması için de geçerli olacak.

Yani; İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun Lübnan'da bir savaş başlatmak için sadece ABD Başkanı Joe Biden'ın iznine değil, bombalarına da ihtiyacı olacak.

En azından Netanyahu'nun Lübnan'da ikinci bir cephe açmak için Gazze'de geçici bir ateşkes sağlaması gerekecek.

Ancak burada üçüncü büyük engel ortaya çıkıyor.

İsrail, siyasi bekası için savaşa ihtiyaç duyan bir başbakana sahip olsa da, savaştan bıkmış bir halka da sahip.

Ayrıca İsrail ordusunda da savaş yorgunluğu baş göstermeye başladı.

İsraillilerin yedek asker olarak göreve gitmediklerine dair anekdot niteliğinde raporlar var. Bunlar hiçbir şekilde vicdani retçi değiller. Kişisel, ailevi ya da işle ilgili nedenler öne sürüyorlar ve sürekli bir savaş halinin sona ereceğini düşünmüyorlar.

Lübnan savaşı başka olacak

Lübnan'daki bir savaş kısa sürmeyecektir ve sonuçları İsrail'de Gazze'deki savaştan çok daha büyük ölçüde hissedilecektir.

Hizbullah İsrail'deki elektrik santrallerini vurma, Ben Gurion havaalanını kapatma ve hatta Tel Aviv'in merkezindeki İsrail ordusu karargahını vurma kapasitesine sahip.

Böyle bir savaş zaten kırılgan olan İsrail için felaketle sonuçlanabilir.

Netanyahu'nun manevra alanı giderek daralıyor ve artık sadece Netanyahu'nun siyasi geleceği değil İsrail'in geleceğine dair riskler de tartışılıyor.

Tartışma