Middle East Eye: Türkiye, Afrika'daki etkisini nasıl artırıyor?
Afrika'daki Türkiye etkisi, orta ölçekli bir gücün nasıl önemli bir oyuncu haline gelebileceğine örnek teşkil ediyor. Batılı ülkeler, Türkiye'nin vizyoner ve kapsayıcı politikalarından ders almalı.
İngiltere merkezli yayın organlarından Middle East Eye'de, Türkiye'nin Afrika stratejisinin ve ekonomiden savunma sanayiye kadar çok sayıda başlıkta kıtadaki artan etkisinin değerlendirildiği bir analiz kaleme alındı.
Türkiye'nin geçtiğimiz günlerde Nijer'e yaptığı üst düzey ziyarete ve burada yapılan anlaşmalara dikkat çekilen analizde, Türkiye'nin Doğu Afrika'daki deneyiminde olduğu gibi şimdi de Batı Afrika'daki gelişmeleri domine etmek için bir stratejiyi hayata geçirdiği belirtildi.
Analizde ayrıca; Afrika'daki Türkiye etkisinin, orta ölçekli bir gücün nasıl önemli bir oyuncu haline gelebileceğine örnek olduğu ve diğer ülkelerin yanı sıra özellikle batılı ülkelerin, Türkiye'nin vizyoner ve kapsayıcı politikalarından ders alması gerektiği belirtildi.
İşte Middle East Eye'de yayınlanan analiz:
Türk heyetinin Nijer'e yaptığı son ziyaret Ankara'nın bölge ile ilişkilerinde bir dönüm noktası olabilir.
Bu ayın başlarında dışişleri, savunma, enerji ve ticaret bakanları ile ülkenin istihbarat şefinden oluşan bir Türk heyeti Nijer'i ziyaret etti. Bu ziyaret, Nijer Başbakanı Ali Lamine Zeine'nin iki ay önce Ankara'ya yaptığı ziyaretin devamı niteliğindeydi.
İki ülke, Türk şirketlerini Nijer'deki petrol ve doğal gaz sahalarına yatırım yapmaya teşvik edecek bir deklarasyon imzaladı ve iki ülke arasında savunma ve istihbarat alanlarındaki işbirliğini geliştirme konusunda anlaştı.
Nijer'deki askeri yönetimin ABD'ye askeri personelini ülkeden çekme talimatı verdiği ve Fransa'yı ülkeden kovduğu göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye'nin Nijer'deki varlığının bölge ve ötesi için büyük bir potansiyeli olduğu anlamına geliyor.
Bu ziyaretin Türkiye-Batı Afrika ilişkilerinde bir dönüm noktası olması muhtemel. Ankara uzun zamandır Batı Afrika'ya ilgi gösteriyor, ancak yakın zamana kadar nispeten temkinli davranıyordu.
Türkiye'nin Batı Afrika ve Sahel ülkeleriyle askeri işbirliği daha önce Libya krizinin çözümünde bu ülkelerin desteğini sağlamayı amaçlıyordu.
Türkiye'nin birçok Batı Afrika ülkesi ile askeri eğitim de dâhil olmak üzere farklı düzeylerde askeri işbirliği mevcuttur. Türkiye 2020'de Nijer, 2021'de Togo ve 2022'de Senegal ile askeri işbirliği anlaşmaları imzaladı.
Bu gelişmeler Ankara'nın Batı Afrika ile güvenlik ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcına işaret ediyordu.
Türkiye bu süreçte, yumuşak ve sert güç stratejileri ile ikili bağları güçlendirmeye ve bölgesel gelişmeleri yakından takip etmeye odaklandı.
Türkiye'nin Doğu Afrika'daki deneyiminde olduğu gibi şimdi de Batı Afrika'yı gelişmeleri domine etmek ve şekillendirmek için bir fırsat olarak görüyor.
Güvenilir ortak
Yakın zamana kadar Ankara, bölgede zaten mevcut olan uluslararası ortaklarla rekabet ediyor gibi görünüyordu.
Türkiye'nin Fransa ile Libya konusundaki rekabeti ve Doğu Akdeniz'deki kriz, Fransa ve Ankara arasındaki gerilimi arttırdı ve Avrupalı ortakları bile Afrika'da Türkiye ile işbirliği yapma konusunda temkinli yaklaşmaya başladı.
Ancak bu dönem artık geride kaldı. Ankara artık, krizdeki Batı Afrika ülkeleri için potansiyel ve güvenilir bir ortak olarak görülüyor.
Türkiye'nin şu anda öncelikli odak noktası Nijer.
Ankara'nın Afrika'ya yönelik stratejik yaklaşımı, kapsamlı bir şekilde tek bir ülkeye odaklanmak ve daha sonra bir bütün olarak bölge üzerinde nüfuz sahibi olmaktır. Somali ve Doğu Afrika'da bunu yaptı ve bölgesel krizlerde kilit bir oyuncu ve arabulucu haline geldi.
Türkiye'nin Nijer girişimi ekonomi, güvenlik, savunma ve enerji sektörlerini kapsayan çok boyutlu bir girişim olup Nijer'in uluslararası izolasyonunun sona erdirilmesine katkıda bulunabilir.
Nijer de, daha önce Somali'nin yaptığı gibi Türkiye'yi bir çıkış yolu olarak görüyor.
Ankara'nın bölgedeki ve özellikle de Nijer'deki güçlü varlığı, Batı Afrika'nın siyasi ve güvenlik alanlarında uzun süredir iddialı ve nispeten başarılı bir aktör olan Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu'nun (Ecowas) toparlanması için de potansiyel taşıyor.
Gerçekten de Ecowas, kıtanın diğer bölgesel örgütleri için etkili bir gruplaşma örneği oluşturma yolunda ilerliyordu. Ancak son günlerde aralarında Burkina Faso, Nijer ve Mali'nin de bulunduğu darbe mağduru ülkeler arasında yeni bir ittifakın kurulmasıyla bu durum sekteye uğradı.
Bu durum Ecowas için varoluşsal bir tehdit oluştururken, Türkiye'nin bloktaki tüm ülkelerle iyi ilişkileri son üç ülkenin yeniden entegrasyonunu kolaylaştırmaya yardımcı olabilir.
Arabuluculuk çabaları
Buna ek olarak birçok Batı Afrikalı, Ankara'nın Batı ile olan güvenlik ve askeri bağları ışığında, Türk askerlerinin sahada olmasının Rus güçlerinden daha iyi olduğuna inanıyor.
Dahası, Türkiye'nin Somali-Etiyopya görüşmelerindeki rolüyle son dönemde Doğu Afrika'da görünür olan samimi, içten ve ileriye dönük arabuluculuk çabaları, bölge ülkeleriyle olan olumlu ilişkileri göz önünde bulundurulduğunda Batı Afrika'da da tekrarlanabilir.
Rusya, özellikle Mali, Nijer ve Burkina Faso'daki askeri darbelerden bu yana Sahel bölgesindeki gelişmeleri etkilemeye ilgi gösterse de, Moskova Ukrayna'daki savaşla meşgul olmaya devam ediyor ve Afrika'daki Wagner Grubu aracılığıyla Rus etkisinin geleceği belirsiz.
Türkiye örneği, orta ölçekli ekonomik ve siyasi güce sahip bir ülkenin uzak bir bölgede gelişmeleri etkilemek için nasıl önemli bir oyuncu haline gelebileceğini göstermektedir.
Küresel çalkantılar ve bölgesel çatışmalar Afrika'daki devletleri felce uğratırken, diğer ülkeler yeni yükselen güçlerle ortaklıklarını çeşitlendirmek için Ankara'nın Batı Afrika'ya yönelik vizyoner, kapsayıcı ve hızlı tepki veren politikalarından ders almalıdır.