gdh'de ara...

National Interest: Erdoğan Türkiye'yi vazgeçilmez bir güç olarak konumlandırdı

Türkiye, Batı tarafından eleştirildiği bir zamanda güçlü arabulucu olarak öne çıktı. Erdoğan, çok kutuplu bir dünyaya geçişte Türkiye'yi vazgeçilmez bir güç olarak konumlandırdı.

1. resim

Ankara'nın Rusya ve Batı arasındaki duruşu, Erdoğan'ın çok kutuplu bir dünyaya geçişte Türkiye'yi büyük bir güç değilse bile vazgeçilmez bir güç olarak konumlandırdı.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya katılımını engelleme kararı tartışılırken ve Rusya-Ukrayna savaşı dokuzuncu ayına girerken Ukrayna tahıl anlaşmasını kurtarmak için çok vektörlü duruşuna yeni bir halka daha ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken Erdoğan'a, Kremlin'in anlaşmadan ayrıldığını açıklamasından kısa bir süre sonra Rusya'yı tekrar anlaşmaya geri çektiği için teşekkür ettiler.

Bu geri dönüş, Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında yapılan bir telefon görüşmesinin ardından geldi. Erdoğan, Putin'in, Moskova'nın artan güvenlik, siyasi ve lojistik şikayetlerini anlaşmayla yatıştırmayı amaçlayan garantiler karşılığında, Temmuz ayında Türkiye ve Birleşmiş Milletler'in aracılık ettiği anlaşmaya yeniden girme taahhüdünü güvence altına aldı.

Diğer yandan Ankara'nın tahıl anlaşmasını yeniden canlandırması, Erdoğan'ın Ekim ayında Putin'in Türkiye'yi bir “doğal gaz merkezi” haline getirme önerisini kabul ettiğini açıklamasının hemen ardından geldi.

Erdoğan, Ekim ayında konuyla ilgili; “Türkiye doğal gaz için de bir merkez olacak. Son görüşmemizde Putin ile bu konuda anlaştık. Rusya'dan ve daha ötesinden gelen gaz ile burada bir hub oluşturacağız." açıklamasında bulunmuştu.

Putin de, geçen hafta düzenlediği basın toplantısında proje hakkında soru sorulduğunda Erdoğan'ı güvenilir bir ortak olarak tanımladı ve övgülerde bulundu. Putin; “Türkiye ile çalışmak bizim için daha kolay. Cumhurbaşkanı Erdoğan sözünün eri bir lider." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, nitelikli bir tarafsızlık pozisyonu ortaya koyarak, Ukrayna Savaşı'nda ülkesini sürekli olarak başarılı bir şekilde lider arabulucu olarak konumlandırdı. Ankara, Moskova'yı işgali başlattığı için defalarca kınadı ancak aynı zamanda Ukrayna'yı Bayraktar TB2 dronlarının sevkiyatıyla destekledi.

Türkiye, Batılı liderler tarafından eleştirildiği bir zamanda, savaşı sona erdirmek için çözümün güçlü bir savunucusu ve arabulucusu olarak öne çıktı.

Ayrıca Türkiye, Rusya ile Ukrayna arasında büyük bir mahkum takas anlaşmasına da aracılık ederek arabuluculuk kimliğini daha da güçlendirdi.

Diğer yandan Ankara, Stoltenberg'in daha önce "çok hızlı ilerleyeceğini" garanti ettiği İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya katılımı sürecini neredeyse tek başına engelledi ve bir dizi güvenlik ve siyasi talepte bulundu.

Erdoğan'ın listesinde Ankara'ya uygulanan silah satış ambargosunun kaldırılması ve Türk makamları tarafından terörist olarak sınıflandırılan İsveç ve Finlandiya vatandaşlarının iade edilmesi yer alıyor.

İsveç ve Finlandiya hükümetleri, Ankara'nın bazı taleplerini yerine getirmeye istekli olduklarının sinyallerini verirken, İsveç silah satışı ambargosunu kaldırdı. Finlandiya ise son olarak Eylül ayında Türkiye'den daha önce reddedilen iade taleplerini geri çevirmeyeceklerini belirterek bu kararlarının "kesin olduğunu" açıkladı.

Çavuşoğlu, geçtiğimiz günlerde Türkiye'de Stoltenberg ile düzenlediği basın toplantısında, İsveç ve Finlandiya'nın Ankara'nın NATO üyeliklerine yönelik itirazlarını henüz yerine getirmediğini belirtti.

Erdoğan ise konunun ayrıntılarını görüşmek üzere, görüşme talep eden İsveç'in yeni başbakanı Ulf Kristersson ile görüşmeyi kabul etti. Erdoğan; "Terörle mücadelede taviz yok ve taviz vermeye de niyetimiz yok” açıklamasında bulundu.

Bloomberg Türkiye'nin, İsveç'in NATO üyeliğine yıl sonuna kadar yeşil ışık yakmasının muhtemel olmadığını bildiriyor Bloomberg ayrıca, Finlandiya'nın ise görünüşte daha sağlam temellere sahip olmasına karşın Ankara'nın her iki başvuruyu da aynı anda oylamayı planladığını kaydediyor.

Uzmanlar da Erdoğan'ın, Türkiye'nin Haziran 2023 genel seçimlerine kadar Helsinki ve Stockholm üzerindeki bu kozunu bırakmak için çok az nedeni olduğunu ve Ankara'nın iki ülkeden gelen resmi taleplerinin bekletileceği kanaatinde.

Ankara'nın Rusya ile Batı arasındaki duruşu, Erdoğan'ın çok kutuplu bir dünyaya geçişte Türkiye'yi vazgeçilmez bir güç olarak konumlandırdığını ortaya koyuyor.

Erdoğan'ın bu vizyonu aslında uzun yıllara dayanıyor ve Rusya'nın 24 Şubat'ta Ukrayna'yı işgaliyle ortaya çıkmadı. Aksine, Rus-Ukrayna Savaşı, Ankara'nın etkili ve öok yönlü dış politikası için elverişli bir jeopolitik iklim oluşturdu.

Çatışmanın uzaması, çok katmanlı siyasi etkileri ve geniş kapsamlı ekonomik yansımaları, Türk diplomasisi için eşsiz fırsatlar yarattı ve Erdoğan bunlardan en iyi şekilde yararlanmaya niyetli olduğunu gösterdi.

Tartışma