gdh'de ara...

NATO gözünü (Kuzey) Afrika'ya mı dikti?

NATO başta Kuzey Afrika olmak üzere bahtı kara kıtada neyi planlıyor? NATO Kuzey Afrika'ya ve Sahel bölgesine nasıl bakıyor? Batı, kontrolünü kaybettikleri Afrika kıtasını, yeniden sömürmek için nasıl bir strateji geliştiriyor?

1. resim

NATO üyesi de olan Avrupalı sömürgeciler, son yıllarda Afrika kıtasında büyük darbeler yiyor. Fransa başta olmak üzere Avrupalı beyaz adama bahtı kara kıtanın öfkesi giderek artıyor. Sömürgeciler Afrika ülkelerinden adeta yaka paça kovulurken, bölgede Türkiye, Rusya ve Çin'in etkisi giderek hissedilir boyuta vardı.

Bu durum AB'nin müttefiki, özü itibariyle de kurucusu diyebileceğimiz ABD'yi ve dolayısıyla NATO'yu harekete geçirdi.

Merkezi Roma'da bulunan NATO Savunma Koleji'nde 24-25 Haziran tarihlerinde "Kuzey Afrika'dan Sahel'e: Afrika Güvenlik Zorluklarına Bölgesel Bir Yaklaşım" başlıklı eğitim yapıldı. Eğitimlerde iki gün boyunca Afrika kıtasının karmaşık güvenlik konuları masaya yatırıldı.

Afrika'nın farklı bölgelerindeki başlıca politik, jeopolitik, askeri ve güvenlikle ilgili konular hakkında derinlemesine analizlerin yer aldığı eğitimlerde iki gün boyunca şu başlıklar ele alındı:

24 Haziran: Bölgenin mevcut güvenlik zorluklarının yanı sıra uluslararası toplumun ve NATO ve AB gibi dış aktörlerin bölgedeki güvenlik ve istikrarı teşvik etmedeki rolünü incelendi. Bu çerçevede özellikle Kuzey Afrika'ya odaklanıldı.

Eğitimciler, Arap dünyasına hakimiyetiyle bilinen ve Kuzey Afrika konusunda uzman olan Dr. Haizam Amirah Fernandez, Paris Üniversitesi'nden Dr. Abdennour Benantar ve Uluslararası Kriz Grubu (CSIS)'ndan Claudia Gazzini'ydi. Gazzini'nin eğitimi ağırlıklı olarak Libya merkezliydi.

25 Haziran: Eğitimin ikinci gününde ise Sahra Altı Afrika ve Sahel bölgesinin başlıca güvenlik ve politik zorlukları konuşuldu. İtalyan akademisyen Dr. Giovanni Marco Carbone, yine CSIS'ten Dr. Jean-Hervé Jezequel ve Akademisyen Dr. Yvan Guichaoua'ydı. Eğitimciler katılımcılara Sahra Altı Afrika'daki güvenlik ve istikrarın önündeki mevcut engellerin stratejik bir genel bakışını ve Sahel bölgesindeki krizin güncellenmiş bir analizini sundu.

NATO ve AB'nin bölgedeki varlığını inceleyen eğitimlerde, ilgili ülkelerdeki istikrarın gelecekteki beklentileri üzerinde duruldu. Ayrıca, eğitimin ikinci gününde bölgedeki çatışmaların, suç ticaretinin ve terörist tehditlerinin birbiriyle bağlantılısı hakkında değerlendirmeler yapıldı ve bölgesel ve küresel aktörlerin rolü konuşuldu.

Bizi doğrudan ilgilendiren bu eğitimler, NATO'nun giderek bizim de hem gönül coğrafyamız hem de hinderlandımızda olan Afrika kıtasına yöneldiğini gösteriyor.

Afrika'daki gelişmeler, Washington'da başlayan NATO zirvesinin de önemli konu başlıklarından biri olacak. Zirvede, NATO'nun güney komşuluğuna yönelik yaklaşımı konusunda bağımsız bir Uzmanlar Grubu tarafından yürütülen incelemenin bulguları gündeme gelecek.

İnceleme, NATO'nun güney komşuluklarının (Kuzey Afrika, Orta Doğu, Sahel bölgesi ve bitişik bölgeler) güvenliği ile NATO Müttefiklerinin güvenliği arasındaki bağlantıyı vurgulamaktadır. Ayrıca, köklü yerel zorlukların artık küresel stratejik rekabet ve iklim değişikliği gibi tehdit çarpanları tarafından daha da kötüleştirildiğinin altını çizmektedir.

Peki NATO (yani ABD ve İngiltere ile AB'deki müttefikleri) başta Doğu Akdeniz'e kıyısı bulunan Kuzey Afrika olmak üzere bahtı kara kıtada neyi planlıyor?

Aslında yanıtı basit: Kırılan sömürü çarkını yeniden inşa etmek. Ama hangi yöntemlerle bunu yapacağını tartışıyorlar.

Afrika'daki durum

Bugün bizim Mavi Vatanımızın da üç alanından biri olan Doğu Akdeniz'le parçası olduğumuz Akdeniz, küresel güç mücadelesinin en gerilimli alanlarından biri olma özelliği taşıyor. Güney Avrupa, Ortadoğu ve Kuzey Afrika coğrafyası, küresel güvenlik-ticaret ekseninde önemli bir mihenk noktası.

Bu nedenle de Akdeniz'de hakim olan güç, bu üç coğrafyada önemli bir alan kazanmış olacak. Yüzyıllardır Afrika kıtasını sömüren güçler, Akdeniz'de önemli bir hakimiyet kurmuştu. Ancak son yıllarda dünyada gelişen hegemonya mücadelesi, tek Süper Güç ve emperyalist müttefiklerine başkaldıran ülkeler önemli ataklar yaptı. Akdeniz'de etkileri arttı.

Afrika kıtasındaki anti-sömürgeci güçlerin de bu başkaldırıya katılmasıyla beraber ABD ve müttefikleri geri çekilmeler yaşadı. Şimdi ise bu durumu tersine çevirmek için NATO, yine kuruluş alanı dışındaki bu coğrafyaya gözünü dikti.

NATO Kuzey Afrika'ya ve Sahel bölgesine şu çerçevede bakıyor:

Hem NATO'nun güney üyelerine olan mekansal yakınlıkları var hem de Akdeniz'in her iki yakasındaki ülkeleri birbirine bağlayan önemli ticari ilişkileri... Bu çerçevede de NATO güvenliği üzerinde önemli bir etkiye sahip.

Ayrıca yıllarca Afrika'yı doğalgaz, petrol, mineral rezervler ve potansiyel olarak yenilenebilir enerji çerçevesinde yıllarca sömürdüler. Sömürge karşıtı güçlerin sesini yükseltmesiyle önemli ekonomik avantajları kaybediyorlar.

Bu çerçevede NATO'nun şu adımları atması yönünde Batılı merkezlerde ortak görüş var:

  1. NATO'nun (ABD ve AB'nin) Kuzey Afrika ve Sahel'deki itibarını yeniden inşa etmesi.
  1. Fas'ta, istikrarlı ilişkilerini daha da geliştirmesi.
  1. Cezayir'in, Batı ve Avrupa savunma yapılarına ve yaklaşımlarına entegre edilmesi, Rus silah alımlarına olan güçlü bağımlılıktan uzaklaştırılması.
  1. Tunus'un savunma sektörü hala ABD, Fransa, Almanya ve İtalya ile Batı ortaklıklarına büyük ölçüde bağımlı. NATO'nun Tunus ordusuna devam eden desteği ve güçlendirilmiş angajmanı, bu nedenle, önemli bir bariyer.
  1. NATO'nun Kuzey Afrika ile ortaklık çerçevesi, bölgesel bir gruplama formatından, belirli konularda devletler ve bölgesel örgütlerle ayrı ikili veya çok taraflı angajmanlar dizisine geçilerek gözden geçirilmesi. Bu kapsamda, İttifak'ın öncelikleri ve istenen nihai durumlar tarafından yönlendirilen kapsamlı bir "ortak angajman planı" hazırlanması.

Afrika'nın Güney bölgelerinde de;

  1. Kapsamlı ve stratejik bir yaklaşımın geliştirilmesi,
  1. Daha proaktif bir yaklaşım, yalnızca kritik kaynakları ve fırsatları değil, aynı zamanda potansiyel zayıflıkları ve rakipler tarafından istismar edilme risklerini de belirlemek,
  1. Ortak çıkarlara sahip birkaç müttefikin belirli ülkelerde veya belirli konularda NATO adına hareket etme liderliğini ve sorumluluğunu üstlenmesi,
  1.  Her durumda, ittifakın önceliklerinin vurgulamalı ve hırs düzeyini açıkça belirlemesi,
  1. Gönüllü üyelere (veya küçük koalisyonlara) bir tür "stratejik görev komuta" yaklaşımıyla hareket etme özgürlüğü bırakmalısı.

Ayrıca, ABD ve AB karşıtı söylemlere karşın, stratejik bir iletişim çalışmasının da yürütülmesi planlanıyor.

Özetle ABD ve AB, başta Kuzey Afrika olmak üzere kontrolünü kaybettikleri Afrika kıtasını, yeniden kazanmak (yani sömürmek) için yeni bir strateji geliştiriyor ve bunu da NATO planlaması çerçevesinde gerçekleştirecek gibi gözüküyor.

Tartışma