Observer Research Foundation: AB ülkeleri, Rusya'dan sonra Çin ile de karşı karşıya gelebilir mi?

AB ülkeleri, Rusya'dan sonra ekonomik ilişkilerinin üst düzeyde olduğu Çin ile de karşı karşıya gelebilir mi? Çin ile Tayvan arasında askeri çatışma olması durumunda AB ülkeleri nasıl hareket edecek?

1. resim

Tayvan, 2022'de neredeyse Ukrayna kadar haber manşetlerine çıktı ve bu tesadüf değil.

Birincisi; Amerika Birleşik Devletleri ile Çin arasında artan gerilim, anlaşmazlıklarının merkezine Tayvan'ı koydu. İkincisi ise, Tayvan bağımsızlığından daha fazla emin hale geldikçe hedef haline geliyor.

Tayvan'a yönelik bir askeri saldırı durumunda ABD'nin nasıl tepki vereceğine dair çok sayıda makale yazıldı. Ancak Avrupa ülkelerinin böyle bir duruma karşı nasıl davranacağına dair çok az şey söylendi.

Bu tür bir sessizlik, Çin'in böylesine hassas bir konuya tepkisinden muhtemelen fazlasıyla endişe duyan AB yetkililerinin yaklaşımından kaynaklanıyor.

Öncelikle AB'nin, ABD'nin yaptığı gibi Tayvan konusunda hiçbir zaman özel bir politikası olmadı. Fransa veya Hollanda gibi, Pasifik ile daha fazla tarihsel bağları olan AB ülkeleri için bile, Tayvan hiçbir zaman stratejilerinin merkezinde yer almadı. Öte yandan, birçok Avrupa üye ülkesi Tayvan ile ekonomik ilişkilerini belirli sektörlerde, özellikle son birkaç yılda rüzgar enerjisi (özellikle Danimarka ve Almanya) ve aynı zamanda yarı iletken tedarik zincirinin bir parçası olarak hızlandırdı.

AB-Tayvan ekonomik bağlarının üç büyük sebep-sonuç ilişkisi olduğunu not etmek gerekiyor.

Birincisi Avrupa, Tayvanlı fabrikalardan ithal edilen yarı iletkenlere ve Tayvan'ın yarı iletken tedarik zincirine fazlasıyla bağımlı hale geldi. Ayrıca AB son dönemde, ABD'den çok daha büyük olan bir oranda Tayvan'ın en büyük doğrudan yabancı yatırımcısı pozisyonuna geldi. Tayvan, AB'den oldukça büyük miktarda yatırım alıyor.

Başka bir deyişle, AB üye devletlerinin Tayvan'da ekonomik çıkarları var, ancak bunlar Çin ile olan çıkarları ile karşılaştırıldığında sönük kalıyor. Bu dengeler AB'nin, Tayvan meselesinin potansiyel bir askeri bir çatışmaya sürüklenmesi durumunda tarafsız kalması gerektiği anlamına geliyor.

Ekonomik çıkarların ve ortak demokratik değerlerin ötesinde, AB-Tayvan ilişkileri son yıllarda ve özellikle son aylarda fazlası ile güçlendi. Haziran 2022'nin başlarında, Brüksel ve Taipei ekonomik diyaloglarını yükseltme kararı aldı ve çok sayıda AB ülkesi Tayvan ile ikili bağlantılarını genişletti.

Bu adım aslında ABD politikalarıyla uyumlu. Ancak bunun ABD'nin Avrupa üzerindeki baskısından kaynaklandığını iddia etmek de yanlış olacaktır. Diğer yandan ABD, Çin'in potansiyel olarak düşmanca eylemlerine karşı caydırıcılık olarak çeşitli yaptırımlar uygulamakta ve AB ülkeleri de bu yaptırımların bir kısmına sembolik de olsa katılımaktadır.

Gelinen nokta ise, bu yaptırımların Çin'i caydırmayacağı net olarak görülmektedir. Çin'in Rusya'ya örtülü desteği ve COVID salgını,Çin'in Avrupa'daki imajının tarihsel olarak en düşük seviyelere inmesine neden oldu.

Böyle bir arka plana karşı en önemli soru, Çin ile Tayvan arasında bir askeri çatışma olması durumunda AB üye devletlerinin ne yapacağıdır.

Böyle bir çatışmanın doğrudan işgalden ablukaya kadar pek çok biçimde olabileceğini söylemek gerekiyor. Avrupa ülkeleri askeri saldırganlığın netliğine bağlı olarak farklı tepkiler gösterebileceğinden, olasılıklar yelpazesi soruyu daha da karmaşık hale getiriyor.

Bu arka plan ve AB devletlerinin Çin ile olan çıkarları gözönüne alındığında, Tayvan'ın işgali gibi bir senaryoda, AB üye devletlerinin tepkisi net olmaktan uzak kalacaktır. Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırganlığına AB üye devletlerinin ortak tepki vermiş olması, Tayvan'ın işgal edilmesi durumunda aynı tepkiyi vereceklerini garanti etmiyor.

İkinci olarak, AB üye devletleri bu konuda NATO çatısı altında adımlar atmak zorunda olmaktan dolayı rahatsız olabilirler. Zira NATO'nun o bölgedeki müttefiki haline gelen Japonya'nın da, Rusya'ya yönelik yaptırımlar konusunda ABD'yi takip etmesi ve Çin politikası konusunda ABD'ye destek vermesi, olası bir Tayvan işgali durumunda NATO'nun harekete geçme zorunluluğunu ortaya çıkaryor.

Ve son olarak, özellikle ABD'nin Ukrayna'ya yardım erme konusunda liderlik etmesinden sonra, ABD'nin Avrupa üzerindeki baskısı hafife alınamaz bir hale geldi.

Sonuç olarak, Ukrayna veya çevresindeki diğer olası çatışmalarla karşılaştırıldığında Tayvan meselesi AB için uzak bir jeopolitik mesele olsa da, dışında da kalamayacağı bir mesele haline gelmiştir.

Tartışma