gdh'de ara...

Observer Research Foundation: Ankara, krizleri ve baskıları kendi lehine çeviriyor

Türkiye, Batı'nın Moskova ile olan çatışmasını kendi jeopolitik ve jeostratejik hedeflerini yükseltmek için kullandı. Ankara, iyisiyle kötüsüyle gerçekleşen bütün bu gelişmeleri ve baskıları, kendi lehine çeviriyor.

1. resim

Rusya'nın şu anda neredeyse birinci yılını dolduracak olan ve herhangi bir uzlaşmaya veya çözüme doğru ilerleme belirtisi göstermeyen Ukrayna savaşı, ortaya çıkardığı büyük güç rekabetiyle birlikte dünya çapındaki devletleri jeopolitik konumlarını yeniden ayarlamaya zorladı.

Son zamanlarda, özellikle de ekonomik ağırlığı söz konusu olduğunda Rusya aslında bir süper güç değildi. En azından ABD veya Çin ile aynı ligde olmadığı belirtilebilir. Moskova'nın gücü, bugüne kadar büyük ölçüde İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemden ve nükleer kapasitesiyle yönetilen eski Sovyetler Birliği (SSCB) altında inşa edilen kapasitenin meyvelerini yemesiyle alakalıydı.

Bununla birlikte Moskova hala, coğrafi alanı ve coğrafi etki gücü olarak dünyanın en büyük ülkelerinden birisi olmaya devam ediyor. Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşı, gıda ve enerji gibi emtia fiyatlarından, Rusya karşıtı yaptırımlar nedeniyle küresel ticarete kadar çok sayıda alanda ciddi aksamalara neden oldu ve dalgalanma etkisi yarattı.

Enflasyon ve emtia kıtlığı ile ilgili endişeler, genellikle kırılgan hükümetler ve toplumlar için büyük bir zorluğa dönüştü. Dünya Ekonomik Forumu'nun 2023 küresel riskler raporuna göre, yaşam maliyeti krizi, hem uzun hem de kısa vadede zirveye ulaştı.

Ancak bu gelişmeler içerisinde geçen yılın en ilginç iki örneği, büyük ihtimalle Hindistan ve Türkiye oldu. Pek çok kişi tarafından "orta güçler" olarak sınıflandırılan hem Yeni Delhi hem de Ankara, Batı'nın Moskova ile yeni çatışmasını kendi jeopolitik ve jeostratejik hedeflerini yükseltmek için kullandı.

ABD'nin nükleer silahlarına ev sahipliği yapan bir NATO üyesi olan Türkiye için bu durum, İstanbul Boğazı üzerinden Avrupa ve Asya arasındaki coğrafi çeşitliliğini kendi lehine kullanmaya çalıştığı için özellikle ilgi çekicidir. Yelpazenin diğer ucunda ise Hindistan, gelecekteki çok kutuplu bir dünya düzeni içerisinde kendisini konuşlandırmak için, barışın önemli bir savunucusu olarak konumlandırdı.

Hindistan ve Türkiye'nin kendi aralarındaki ikili ilişkileri çok iyi olmasa da, Ukrayna krizi etrafındaki politikaları dikkat çekiyor.

Türkiye, komşuluk diplomasisinde ve stratejik hedeflerinde üstünlük sağlamak için; Batı-Rusya gerilimlerini çok katmanlı yürüttüğü diplomasi çabası içinde kullandı. Türkiye diğer NATO ortaklarıyla çelişen bir politika yürütmesine rağmen, Batı için hala, ilişkilerin iyi tutulması ve çalışılması gereken kritik bir oyuncu.

Türkiye'nin Rusya ile işlevsel bir ilişkisi de var ve bu ilişki Moskova'nın 2015'te Suriye krizine müdahale etmesinden bu yana daha da gelişti.Geçen bu süre içerisinde, çeşitli çalkantılı dönemlere rağmen Ankara ve Moskova, ilişkilerinin bozulmasını engellemeyi başardı.

Türkiye, kendi çıkarlarını ilerletmek için her iki tarafa da olumlu bir rol sergiledi. Türkiye, Bayraktar TB-2 silahlı insansız hava araçlarını Rus ordusuna karşı kullanılmak üzere Ukrayna'ya sağlarken, aynı zamanda Moskova ve Kiev arasında arabuluculuk yaparak Rusya'dan tahıl, gıda ve gübre sevkiyatları için güvenli bir deniz anlaşması gerçekleştirilmesini sağladı. Temmuz 2022'de İstanbul'da; BM, Türkiye, Rusya ve Ukrayna arasında Karadeniz Tahıl Girişimi anlaşması imzalandı.

Öte yandan İsveç ve Finlandiya, geçen yıldan bu yana NATO'ya katılmaya çalışıyor ve Türkiye, NATO'nun işleyişine bir İngiliz anahtarı atmış durumda. Bu, Soğuk Savaş sonrası Avrupa siyasetinde dramatik bir değişime işaret ediyor.

Ankara'nın en önemli stratejik hedeflerinden biri, PKK başta olmak üzere, çevresindeki aşırılıkçı grupları bastırmak. Ankara, teröre bulaştığını iddia ettiği kişileri, İsveç'in NATO'ya üyeliği konusundaki anlaşma için de koz olarak kullanıyor.

Türkiye ayrıca, Suriye'de bulunan YPG milislerini hedef almak için muhtemelen kuzey Suriye'ye askeri bir operasyon başlatma planları yapıyor. Bu durum, özellikle 2013 ile 2018 arasında Suriye'de gerçekleşen IŞİD'e karşı Batı öncülüğündeki operasyonlarla çelişiyor.

Ancak Ankara, iyisiyle kötüsüyle gerçekleşen bütün bu gelişmeleri ve baskıları, şimdilik kendi lehine çeviriyor.

Diğer yandan Ukrayna kriziyle kendi yollarını çizmeye çalışan sadece Hindistan ve Türkiye olmadı.

Batı Asya'daki Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden, Güney Afrika'ya ve Latin Amerika'ya kadar çok sayıda ülke, bu çatışmada açıkça taraf tutmayarak bu gerilimin etkilerinden uzak durmaya çalıştılar. Bu gelişmeler, orta güçlerin teoride daha anlamlı olduğu ancak pratiğe yansımadığı gerçekliğinden büyük ölçüde farklı görünüyor.

İlerleyen yıllarda güç kutuplarının yer değiştirmesi, eski ittifakların güçlenmesi, yeni ittifakların oluşması ve dünyaya yeni bir 'kaos siyaseti'nin yerleşmesi muhtemel gözüküyor.

Tartışma