Observer Research Foundation: Doğu Akdeniz rezervleri hakkında uzlaşı mümkün olabilir mi?

Doğu Akdeniz rezervlerini Avrupa'ya taşıyacak EastMed projesi, yüksek maliyeti nedeniyle akamete uğradı. Uzun gerilimlerin ardından, Türkiye'nin son dönemdeki adımları Doğu Akdeniz'de uzlaşı için umut ışığı oldu.

1. resim

Hindistan merkezli düşünce kuruluşu Observer Research Foundation'da son dönemde Doğu Akdeniz'e komşu olan ülkeler arasında yaşanan gelişmelerin ve Türkiye'nin hamlelerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Türkiye'nin devre dışı bırakılarak bölgede bulunan rezervlerin Avrupa'ya taşınması için oluşturulan EeastMed boru hattı projesi ve forumunun akamete uğradığı belirtilen analizde, son dönemde yaşanan gelişmelerin çözüm için umut ışığı olduğu tespitine yer verildi.

İşte Observer Research Foundation'da yayınlanan analiz:

Yıllardır bir rekabet ve çatışma alanı olan Doğu Akdeniz, son dönemde başlıca bölge devletleri arasında ilk dostluk işaretlerine tanık oluyor.

Geçen yıl Ağustos ayında Türkiye ve İsrail dört yıl aradan sonra büyükelçilerini karşılıklı olarak yeniden atayacaklarını açıkladılar. Şubat ayında İsrail, Türkiye'de meydana gelen depremin ardından yardım çalışmalarına yüksek profilli bir katılım gösterdi. Diğer yandan İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun da kısa süre içinde Ankara'yı ziyaret etmesi bekleniyor.

2013'ten beri araları açık olan Türkiye ve Mısır, bu yılın Temmuz ayında diplomatik ilişkilerini yeniden kurdu. Görüşmeler 2021 yılında başlamıştı ve olumlu gidişat 2022 yılının sonlarında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Katar'daki FIFA Dünya Kupası sırasında Cumhurbaşkanı Abdülfettah El-Sisi ile el sıkışmasıyla pekişti.

Ağustos ayında Mısır Ticaret Bakanı Ahmed Samir Saleh Ankara'yı ziyaret etti ve Türk mevkidaşı ile önümüzdeki beş yıl içinde ikili ticareti 10 milyar dolardan 15 milyar dolara çıkarmayı hedefleme konusunda anlaştı.

Yine bu yılın Temmuz ayında Türkiye ve Yunanistan cumhurbaşkanları, seçim zaferlerinden kısa bir süre sonra Litvanya'nın Vilnius kentinde düzenlenen NATO Zirvesi çerçevesinde bir araya geldiler.

2020'den itibaren Doğu Akdeniz'de yaşanan deniz çatışmaları ve hatta savaş tehditlerinin ardından, geçen yıl Mayıs ayında Yunanistan'ın Türkiye'ye silah sevkiyatını engellemek için ABD Kongresi'nde lobi yapmasıyla ilişkiler dibe vurmuştu. Ancak Vilnius'ta iki lider, Yunanistan'ın Türkiye'deki depreme anında müdahale etmesinin yarattığı iyi niyetle ilişkilerindeki "olumlu iklimi" memnuniyetle karşıladı.

Olumlu senaryoyu tamamlamak üzere Kıbrıs (GKRY), Doğu Akdeniz'deki ada devletinin bölünmüşlüğüne ilişkin uzun süredir devam eden sorunla ilgili olarak BM ve AB aracılığıyla Ankara ile diyaloğu yeniden başlatmak istediğini belirtti.

Bu gelişmeler Doğu Akdeniz'in gaz potansiyelinin geliştirilmesi açısından iyi haberlerin müjdecisi olabilir.

Gaz ilk olarak 2009 ve 2010 yıllarında İsrail'in Tamar ve Leviathan açık deniz sahalarında keşfedildi ve enerji fakiri bir ülkeyi olası bir ihracatçıya dönüştürdü. Kıbrıs'ın Afrodit sahası 2011 yılında, Mısır'ın Zohr sahası ise 2015 yılında keşfedildi. İsrail, Kıbrıs, Mısır, Lübnan ve Suriye'yi kapsayan Levant havzasındaki kanıtlanmış toplam gaz rezervi 3,5 trilyon metreküptür ve Mısır'da 6,2 trilyon metreküplük bir gaz potansiyeli daha bulunmaktadır.

Mayıs 2012'de Yunanistan ve Kıbrıs (GKRY), gazlarını Avrupa'ya taşıyacak EastMed gaz boru hattını önerdi. Başlangıçta Avrupa'nın Rus gazına bağımlılığını azaltmanın bir yolu olarak AB tarafından memnuniyetle karşılanan proje, yüksek maliyetler ve mevcut gaz miktarının sınırlı olması nedeniyle akamete uğradı.

Ancak, gaz ekonomisiyle ilgili sorunların yanı sıra, bölgenin önemli gaz rezervlerinin tam olarak geliştirilmesi ve pazarlanması son on yılda siyasi anlaşmazlıklarla engellenmiştir.

İsrail ile ikili ilişkilerinde uzun bir çatlak yaşayan Türkiye, 2013 yılında Mursi hükümetinin düşmesinin ardından Mısır ile de anlaşmazlığa düştü. Ankara daha sonra Libya'nın Trablus merkezli yönetimiyle temasa geçti ve 2019'da hükümeti korumak için Türk askerlerinin konuşlandırılmasına yol açan bir güvenlik anlaşması imzaladı. Bunun karşılığında Trablus hükümeti, Doğu Akdeniz sularındaki sahanlığını Türkiye'nin lehine sınırlandırmayı kabul etti.

Yunanistan ve Kıbrıs'ın hak iddialarının ardından, bu iki ülke Mısır, İsrail, Ürdün, Filistin Yönetimi, İtalya ve Fransa'ya katılarak 2020 yılında Türkiye'yi dışlayan Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nu kurdu. Bu durum Doğu Akdeniz'de Fransa'nın da Rum tarafında yer aldığı deniz çatışmalarına zemin hazırladı. Ancak başlıca ortaklar arasındaki iç çekişmeler nedeniyle forum, üye ülkelere somut bir şey sunamadı.

Açıkça görülüyor ki Doğu Akdeniz için tek çare kapsayıcı bir bölgesel işbirliği.

Son zamanlarda bunun bazı işaretleri ortaya çıktı. Ekim 2022'de İsrail ve Lübnan, ortak deniz sınırı için nihai bir sınır belirleme anlaşması imzalayarak Lübnan'ın gaz potansiyelinin kullanılmasını engelleyen on yıllık anlaşmazlığı sona erdirdi. Ocak ayında, Qatar Energy'nin Lübnan'ın açık deniz bloklarını geliştirmek için Fransız Total Energies ve İtalyan ENI'ye katılacağı bildirildi.

Bir başka gelişme de geçtiğimiz ay İsrail'in önümüzdeki 11 yıl içinde Mısır'a 38.7 milyar metreküp daha gaz ihraç edeceğini açıklaması oldu.

Zohr sahasındaki üretim düşerken, Mısır geçen yıl İsrail'den 6.27 milyar metreküplük rekor bir gaz ithal etti ki bu rakam bir önceki yıla göre neredeyse yüzde 50 daha fazlaydı. Mısır yerli üretimini ve ithalatını ihracat fazlası sağlamak için kullanmayı planlıyor.

İsrail'in de Gazze açıklarında bir gaz sahası geliştirmek için Mısır ve Filistin Yönetimi ile birlikte çalıştığı da söyleniyor. Ancak bunun uzun vadeli bir proje olduğu açık.

Türkiye'nin son dönemde komşularıyla kurduğu olumlu ilişkiler sayesinde Doğu Akdeniz gaz senaryosuna entegrasyonu için zemin hazırlanmıştır. Bu da deniz dibindeki zengin kaynakların tüm bölgenin yararına işbirliği içinde kullanılabileceği anlamına gelmektedir.

Tartışma