Orta Koridor ve Türkiye: Türkiye'nin yükselişinde kritik eşik!
Türkiye'nin; hem bir lojistik üssüne dönüşmesine, hem bir ekonomi merkezi haline gelmesine hem de elde edeceği gelirlerle ekonomik olarak sıçrama yapmasına neden olacak kritik bir eşiğin arefesindeyiz.
Asya ve Avrupa’yı; Hazar Denizi, Kafkaslar ve Türkiye üzerinden bağlayan Orta Koridor'un geliştirilmesi için gerçekleştirilen girişimler özellikle son dönemde ivme kazandı.
2013 yılında resmi olarak ilan edilen ve şimdiye kadar 71 ülkenin dahil olduğu Bir Kuşak ve Yol Projesi, dünya nüfusunun yüzde 65'ini, dünya gayrisafi milli hasılasının yüzde 42'sini ve bilinen enerji kaynaklarının yüzde 75'ini kapsayan devasa bir proje haline geldi.
Avrupa ile Çin arasındaki ticaretin 2021 verilerine göre 828 milyar dolar olduğu düşünüldüğünde projenin önemi daha iyi anlaşılabilir.
Altı ekonomik hat ve üç önemli koridoru içerisinde barındıran Bir Kuşak ve Yol projesinin en önemli hatlarından birisi, şüphesiz Rusya'dan Avrupa pazarına ulaşan Kuzey Koridoru'dur.
Fakat Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ve ardından Rusya'ya uygulanan ağır yaptırımlar Çin'in devasa projesi için önemli riskleri ve yeni arayışları da beraberinde getirmiştir.
2021'de 828 milyar dolar olan Avrupa ile Çin arasındaki ticaretin resmi verilere göre yaklaşık yarısının Kuzey Koridor üzerinden gerçekleştirildiği düşünülürse, Çin'in oluşan riskler için alternatiflere yönelmesi doğaldır.
Orta Koridorun Yükselen Önemi ve Türkiye
Diğer iki koridor ise Türkiye'nin kilit noktada olduğu Orta Koridor ve Güney Koridor'dur.
Bu üç koridor içerisinde Güney koridoru, en uzun mesafeye sahip olması, alt yapı eksikliği ve barındırdığı güvenlik riskleri bakımından en az tercih edilen rotadır.
Çin'den Avrupa'ya ulaşan üç büyük ticaret yolu göz önüne alındığında bir konteynerin;
Orta Koridor'dan, yani Türkiye üzerinden 7 bin kilometre mesafe katederek Avrupa'ya ulaşması 15 gün,
Kuzey Koridor'dan, yani Rusya üzerinden 10 bin kilometre mesafe katederek Avrupa'ya ulaşması 18-20 gün
Güney Koridor'dan, yani Süveyş Kanalı üzerinden 20 bin kilometre katederek Avrupa'ya ulaşması ise 45-60 sürmektedir.
2017 yılında Bakü-Tiflis-Kars demiryolunun faaliyete geçmesiyle Orta Koridor’un önemli bir bölümü tamamlanmıştır. Uluslararası konjonktürdeki son gelişmeler, Çin’den Avrupa’ya Orta Koridor üzerinden kargo transferinin arttırılmasını teşvik etmektedir.
Aslında Orta Koridor, projenin başlangıcından bu yana, en kısa mesafeli güzergah olmasından dolayı Kuzey Koridoru'ndan daha avantajlı olarak görülmekteydi.. Ancak Çin'i Rusya'ya oradan da Trans-Sibirya Demiryolu üzerinden Avrupa'ya bağlayan Kuzey Koridor, alt yapısının çok güçlü olması nedeniyle şimdiye kadar en çok tercih edilen geçiş olmuştur.
Gelinen noktada ise; Rusya'da yaşanan gelişmeler, güvenlik zaaflarının artması ve Batı'nın Rusya'ya uyguladığı yaptırımlar Türkiye'nin kilit olduğu Orta Koridoru merkez konumuna getirmiştir.
Bu açıdan Orta Koridor Projesi, Asya ile Avrupa arasındaki güzergâhta bulunan bütün ülkeler için son derece önemli hale gelmiş durumdadır.
Rusya-Ukrayna krizi çıkmadan önce bile Türkiye, Orta Koridor'un önemini hesap ederek daha avantajlı konuma getirmek için büyük adımlar atmıştır.
Türkiye; Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projesi, Kervansaray Projesi, Marmaray, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüp Geçidi, Filyos Limanı, İstanbul Havalimanı, Çanakkale Boğazı Köprüsü ve duble yollar gibi yatırımlarla Orta Koridorun alt yapısını güçlendirdi. Bunların dışında Türkiye içerisindeki hızlı tren çalışmaları da biraz geç kalmış olsa da kararlı bir şekilde devam ediyor.
Ayrıca; Edirne-Kars hızlı tren hattı, Çandarlı limanı ve Adana, Mersin, Gaziantep, Konya ve Kayseri hatları gibi projeleri Türkiye'nin planları olarak hızla sürdürülmeye devam ediyor.
Zengezur Koridoru ve Kanal İstanbul projesi ise şüphesiz bu dev projenin ve Türkiye'nin gücünü katlayacak büyük adımlar olarak sırasını bekliyor.
Diğer yandan bu koridorda, askeri ve politik bakımından Çin'i ve bölgeyi zorlayacak bir ülke bulunmuyor. Aksine bu bölgedeki ülkeler, Çin ve Türkiye gibi büyük güçlerle ilişkilerini geliştirerek, bunu fırsata çevirmek istiyorlar.
Kuzey Koridoru'nun geldiği durum düşünüldüğünde Türkiye artık, Avrupa ve Balkanlar'ın kapısı aynı zamanda Orta Asya ve Orta Doğu'da ekonomik alanda iş birliği yapılabilecek en önemli ülke konumuna gelmiştir.
Ayrıca Orta Koridor'un geçtiği Türkiye'nin Asya-Avrupa bağlamında stratejik geçiş güzergahlarının tamamını kontrol ediyor olması, ülkeyi kilit konumuna getirmiştir.
Türkiye'nin Kazanımları
Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan'ın iş birliğiyle 2017'de açılan Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolu Hattı, İstanbul'da yapılan Marmaray, İstanbul Havalimanı ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Filyos Limanı ile entegre edilerek (kara,deniz,hava yolları anlamında) kesintisiz ve alternatifli bir güzergah oluşturmuştur.
Bu hat sadece Türkiye'de değil, dünya genelinde geleceğin lojistik planlamalarının ana unsuru haline getirilmiştir.
Bu hat sayesinde, Çin'den Avrupa'ya yük taşıma kesintisiz ve en kısa güzergahla yapılır hale gelmiştir.
Örnek olarak Çin'den Avrupa'ya ilk transit tren, Orta Koridor üzerindeki bu hattı kullanarak Türkiye'ye 12 günde, Marmaray'ı da kullanarak Çekya'nın başkenti Prag'a toplam 18 günde ulaşmıştır.
Avrupa ile Çin arasındaki ticaretin 2021 verilerine göre 828 milyar dolar olmuştur.
Rusya'nın Batı tarafından izole edilmesi nedeni ile Kuzey Koridoru'nın etkisinin azalacağı, hem uzun yol hem de güvenlik açıkları nedeniyle Güney Koridoru'nun da tercih edilmediği düşünüldüğünde, 828 milyar dolarlık bu ticaretin büyük bir kısmının, Orta Koridor'dan yani Türkiye'den geçmesi artık bir realitedir.
Bu durum Türkiye'nin; hem bir lojistik üssüne dönüşmesine, hem bir ekonomi merkezi haline gelmesine hem de elde edeceği gelirlerle ekonomik olarak sıçrama yapmasına neden olacaktır.
Bu duruma eklenecek olan Türkiye'nin bir enerji üssü olma adımlarını da diğer bir analizde anlatmaya gayret edeceğim.
Şüphesiz ki; Türkiye’nin hem ekonomik hem de kilit bir ülke olma anlamında hayati çıkarlarına hizmet eden bu vizyonun, bu kritik eşiğin ve verilen bu büyük mücadelenin, halkımıza çok iyi anlatılması gerekmektedir.
Adem KILIÇ
Siyaset Bilimci/Yazar