Pakistan’da neler oluyor?
Pakistan içinden ve dışından bir takım güç odakları bağımsız bir dış politika takip ettiği izlenimi veren Imran Khan’a ve benzer hamleler yapabilecek başka isimlere karşı ciddi bir ders vermek istiyor. Covid-19 salgını nedeniyle zor günler geçiren Pakistan ekonomisi, küresel olarak artış gösteren emtia fiyatları nedeniyle de ciddi darbe almıştı. Ancak temelde bu konular üzerine ilerlemesi gereken iç siyaset mecrası bu zorluklara rağmen çok da bir hareketlilik yaşamamış, aksine Imran Khan’ın ABD ile yaşadığı kriz ve yaptığı Rusya ziyaretinin akabinde ciddi bir türbülansa girmişti.
Şubat ayından itibaren başlayan Pakistan muhalefetinin, Imran Khan liderliğindeli hükümeti köşeye sıkıştırma ve akabinde Meclis’te gensoru marifetiyle devirme girişimleri 3 Nisan Pazar günü Pakistan Meclisinde yaşanan heyecanlı bir oturumun ardından yeni bir safhaya girdi. Gensorunun görüşeleceği oturumu yöneten Meclis Başkanvekili’nin Pakistan Anayasasının 5.maddesine dayanarak (Pakistan hükümetine karşı bir yabancı bir komplo yada müdahale varsa gensoru önergesi görüşülemez) gensoruyu gündeme almadan oturumu kapatarak Meclis’i tatil etti. Bu kararın arkasından 10 dakika içerisinde Pakistan Başbakanı Imran Khan’ın çağrısıyla, Pakistan Cumhurbaşkanı Arif Alvi Meclis’i fesh ettiğini ve erken seçim kararı aldığını açıkladı. Meclis oturumunda Imran Khan’ın devireceğinden şüphesi olmayan muhalefet grubuysa böyle bir hamle beklemedikleri için yapabilecekleri tek şeyi yaparak bu kararları Pakistan Anayasa Mahkemesi’ne taşıdılar. 3 Nisan Pazar günü olağanüstü toplanarak muhalefetin gensorunun reddi, Meclis’in feshi ve erken seçim kararı konularını görüşmeye başlayan Anayasa Mahkemesi ise 7 Nisan itibariyle henüz bir karar almış değil. Ülkenin geleceğiyse Mahkemenin alacağı karara kilitlenmiş durumda.
Peki bu siyasi kriz ortamı nasıl oluşmuştu?
2018 yılında yapılan genel seçimlerini kazanan Imran Khan ve partisi PTI, 342 sandalyeli Pakistan Meclisinde 149 sandalye kazanmıştı. Güvenoyu alması için 172 sandalyeye ihtiyaç duyan Imran Khan, küçük partileri yanına alarak bir koalisyon kurmuş ve 179 yeter sayısıyla 2018’den beri başbakanlık makamında oturmaktaydı. Ancak işler ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgale başlamasının ardından Imran Khan aleyhine hızlı bir değişim gösterdi.
ABD ile İlişkiler
ABD’nin Pakistan topraklarından bir üs talebine, uluslararası medya aracılığıyla “absolutely not” (Kesinlikle hayır) şeklinde oldukça net bir yanıt vermişti Imran Khan. Buna gerekçe olarak ise ABD’nin 2001’de başlattığı “Teröre karşı Savaşa” tam destek veren Pakistan’ın bu süreçte on milyarlarca dolar maddi kaybın yanından 70.000’den fazla Pakistan vatandaşının hayatını kaybetmesini göstermişti.
Imran Khan’ın ABD karşıtı beyanlarının akabinde Pakistan iç siyaseti hareketlenmiş, önce 2007’de öldürülen eski Başbakan Benazir Butto’nun oğlu Bilawal Butto tarafından yönetilen Pakistan Halk Partisi (PPP) ülkenin en büyük kenti Karaçi’den, başkent Islamabad’a bir yürüyüş başlatmıştı. Akabindeyse devrik başbakan Nawaz Şerif’in kardeşi tarafından yönetilen Pakistan Müslümanlar Ligi (PML) ve Pakistan Halk Partisi, Başbakan Imran Khanı devirmek üzere bir ittifak kurduklarını ilan ettiler.
Imran Khan’ın Rusya ziyareti ve Ukrayna Krizi
Ülke içi siyasi meseleler kendi mecrasında ilerlerken Imran Khan, Rusya’ya bir ziyaret gerçekleştireceğini açıkladı. Putin’in Rusya’da işbaşına gelmesinden sonraki 20 yıl içinde, Pakistan’dan bu düzeyde bir ziyaret ilk defa gerçekleşecekti. Ancak bu ziyaret Putin’in Ukrayna’yı işgal tehditleri altında ilan edilmişken, tam da Imran Khan’ın ziyaret gününde Putin Ukrayna işgalini başlatmış, Imran Khan da Ukrayna’nın işgali başladıktan sonra (niyeti bu olmasa da) Rusya’yı ziyaret eden ilk lider olmuştu. Imran Khan’ın amacı ülkesinde artış gösteren akaryakıt ve gıda fiyatlarının önüne geçmek için Rusya’yla ucuz petrol ve buğday anlaşması yapmaktı. 2 milyon ton buğday ve milyonlarca varillik bir petrol anlaşmasıyla ülkesine dönen Imran Khan, birden kendi partisinden muhalefet saflarına geçen vekiller ve küçük partilerin kurdukları koalisyondan ayrılmasının ardından kendini Meclis’te azınlık hükümeti olarak buldu.
Muhalefetin gensoru girişimi
Imran Khan’ın partisinden ve küçük partilerden gelen katılımlarla hükümeti devirmek için yeterli sayıya ulaştığını açıklayan muhalif blok, gensoru için başvursunu yapmış, Pakistan Meclisi de uzunca bir sessizliğin ardından görüşmenin 3 Nisan Pazar günü yapılacağını açıklamıştı. Fakat oylamaya giden süreçte Imran kameralar karşısına çıkarak açık şekilde Amerika Birleşik Devletleri tarafından görevden çekilmesi için tehdit edildiğini ilan etti. Bu açıklamadan bir kaç gün sonra y gensoru görüşmesinin yapılacağı oturumun başında girişte bahsettiğiniz üzere “yabancı devlet müdahalesi” gerekçe gösterilerek gensoru oylaması reddedilmiş, akabinde de Cumhurbaşkanı tarafından Meclis fesh edilerek erken seçim kararı alınmıştı. Böyle bir girişim beklemeyen muhalefet ise konuyu Anayasa Mahkemesine taşıyarak bu kararların iptal edilmesini talep etmiş durumunda.
Bundan sonra ne olur?
Görünen o ki Pakistan içinden ve dışından bir takım güç odakları bağımsız bir dış politika takip ettiği izlenimi veren Imran Khan’a ve benzer hamleler yapabilecek başka isimlere karşı ciddi bir ders vermek istiyor. Covid-19 salgını nedeniyle zor günler geçiren Pakistan ekonomisi, küresel olarak artış gösteren emtia fiyatları nedeniyle de ciddi darbe almıştı. Ancak temelde bu konular üzerine ilerlemesi gereken iç siyaset mecrası bu zorluklara rağmen çok da bir hareketlilik yaşamamış, aksine Imran Khan’ın ABD ile yaşadığı kriz ve yaptığı Rusya ziyaretinin akabinde ciddi bir türbülansa girmişti. Gelinen noktada Pakistan Anayasa Mahkemesi’nin alacağı karar ülkenin geleceği için anahtar konumuna gelmiş durumda. Alacakları karar krizi derinleştirme potansiyeline sahip olmakla birlikte, yaşanan krize bir son da verebilir.