Politico: Avrupa ve NATO yeni bir Trump dönemine nasıl hazırlanıyor?

Gizli toplantılar, özel görüşmeler, yeni yapılanmalar ve büyük silahlanma yarışı. Avrupa ve NATO üyeleri, yeni bir Trump dönemine nasıl hazırlanıyor?

1. resim

Brüksel merkezli yayın organlarından Politico'da, Washington'dan düzenlenecek olan NATO zirvesi öncesinde olası bir yeni Trump döneminin zirveye etkilerinin ve başta NATO olmak üzere Avrupa devletlerinin nasıl hazırlandıklarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Bir sonraki Amerikan başkanının göreve başlamasına altı aydan az bir süre kala, Trump dönemini yönetmek için NATO ittifakı genelinde ve çok daha ötesinde olağanüstü bir çaba yaşandığı belirtilen analizde, bu durumun Washington'daki zirvenin de ana gündem maddesi olmasının beklendiği kaydedildi.

Analizde ayrıca; önemli hazırlıklar yapılsa da, Trump döneminin ne kadar kaotik olabileceği konusunda hem AB hem de NATO ülkeleri arasında büyük bir tedirginlik yapıldığına dikkat çekildi.

İşte Politico'da yayınlanan analiz:

Brüksel'de NATO yetkilileri, olası bir Trump yönetiminin engel olamayacağı şekilde Ukrayna'ya uzun vadeli askeri destek sağlamak için bir plan hazırladı.

Atlanta, Austin ve Lincoln, Nebraska'da Almanya ve Kanada'dan üst düzey bakanlar Amerikan sağıyla ilişkileri güçlendirmek için Cumhuriyetçi valilerle bir araya geldi.

Washington'da ise Trump'ın dönüşü Avrupa ülkelerinin büyükelçilerinin aylık toplantılarının ana konusu oldu.

Bir sonraki Amerikan başkanının göreve başlamasına altı aydan az bir süre kala, Amerika'daki olası yeni bir Trump dönemini yönetmek için NATO ittifakı genelinde ve çok daha ötesinde olağanüstü bir çaba var.

Başkan Joe Biden'ın yeniden seçilme yarışında kötü bir performans sergilemesiyle birlikte, pek çok müttefik gelecek yıl bu zamanlarda yeni bir Trump yönetimiyle karşı karşıya kalacaklarını tahmin ediyor.

Washington'da yapılacak NATO zirvesi öncesinde de diplomasi ve uluslararası güvenlikle ilgili hassas konuların gündemin ana maddesi olması bekleniyor.

Birçok açıdan NATO üyesi ülke, yeni bir Trump dönemi konusunda tedirgin hissediyor. Bunun nedeni kısmen bu ülkelerin kendi iç dinamikleri ile ilgili sorunlarının da fazla olmasıdır.

Hazırlıklar üç kategoriye ayrılıyor.

İlk olarak, çatışmayı en aza indirmeye yardımcı olacak ilişkiler kurma umuduyla Trump ve danışmanlarına kapsamlı kişisel erişim var.

İkincisi, Trump'ı ve siyasi koalisyonunu memnun etmeyi amaçlayan politika değişiklikleri, özellikle de Trump'ın Avrupa savunma harcamalarının yetersizliği konusundaki şikayetlerini yatıştırmaya odaklanıyor.

Üçüncüsü, NATO önceliklerini Trump yönetiminin müdahalelerine karşı zırhlandırmak için yaratıcı diplomatik ve yasal önlemler üzerinde çalışılıyor.

Tüm bunlar bir araya getirildiğinde, Trump liderliğindeki bir dünyanın çalkantılarını yönetmek için makul bir strateji gibi görünmeye başlıyor.

Yine de bu yaklaşımı benimseyen NATO liderleri bile bu projenin büyük bir kısmının Trump'ın kişisel kaprislerinin insafına kalabileceğini kabul ediyorlar.

Trump göreve ilk geldiğinde Batı göreceli bir sükunet içindeydi ve ABD'nin müttefikleri çoğunlukla dört yıl boyunca bir Amerikan siyasi çöküşünü bekleyebileceklerini umuyorlardı.

Trumpizm'in geçici bir heves olmadığı ve NATO ittifakının Avrupa'nın güvenliğine yönelik çok daha acil tehditlerle karşı karşıya olduğu artık açık olduğundan, bu kez farklı düşünüyorlar.

Trump'ın siyaset anlayışı

NATO liderlerinin zirve için Washington'a gitmelerinden önce diplomasi dünyasında bir söylenti dolaşmaya başladı. Bu söylenti; Trump'ın Ukrayna'ya barış getirmek için bir planı olduğu yönünde.

Vladimir Putin savaşa son vermek için müzakere etmeyi reddederse, ABD Ukrayna'yı daha fazla silahla donatacak. Ve eğer Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Rusya ile müzakere masasına oturmayı reddederse, ABD bol miktarda askeri desteğini geri çekecek.

Ancak planla ilgili büyük bir sorun var.

Plan Trump'ın kendisi tarafından değil, siyasi ve diplomatik çevrelerde dolaşan, her biri eski başkan adına konuştuğunu iddia eden çok sayıda müttefiki ve kendini vekil olarak tanımlayan kişiler tarafından sunuluyor.

Yani yakından incelendiğinde, savaşı sona erdirmek için Trump tarafından onaylanmış gizli bir planın olmadığı anlaşılıyor.

Trump Cumhuriyetçilerin adaylığını garantilediğinden beri Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda ve Japonya'nın eski başbakanı Taro Aso Trump'a bizzat saygılarını sundular. İngiltere'nin eski dışişleri bakanı ve başbakanı David Cameron da Mar-a-Lago'yu ziyaret ederek Trump'a Ukrayna'daki savaş çabalarını desteklemesi için çağrıda bulundu.

Para, Para, Para

Trump'ın transatlantik gündeminin büyük bir kısmı değişken ve dürtülere dayalı görünse de, bir noktada tamamen tutarlı. Trump, Avrupa ülkelerinin kendi savunmaları için çok ama çok daha fazla harcama yapmalarını istemektedir.

Aslında Trump, giderek artan bir şekilde istediğini elde ediyor.

Avrupa'nın savunma harcamalarını arttırmak için Trump'la ilgisi olmayan iyi nedenleri var.

Rusya'nın 2022'de Ukrayna'yı işgali, birçok Avrupa başkentinde Putin'e yarı-dost muamelesi yapılabileceği ya da emperyal hırslarının Kırım ve Doğu Avrupa'nın birkaç marjinal bölgesiyle sınırlandırılabileceği yanılsamasını yıktı.

Ancak Trump'ın NATO'nun kolektif güvenlik taahhütleri konusundaki kararsızlığı nedeniyle Rusya tehdidi Avrupa için daha da korkutucu.

Eski başkan, Avrupa'da ve başka yerlerde savunma harcamalarını geciktirenlere karşı açıkça rest çekerek, dünyanın büyük bir kısmının dış güvenlik ihtiyaçlarının faturasını Amerikalı vergi mükelleflerinin ödemesine bel bağlamasından duyduğu hayal kırıklığını dile getirdi.

Bu yılın başlarında Trump, savunma harcamaları yükümlülüklerini yerine getirmeyen NATO müttefiklerine "ne isterlerse yapmaları" için Rusya'yı serbest bırakacağını söyledi.

Haziran ayında yaptığı bir konuşmada Trump, Ukrayna'daki savaş çabalarına devam eden Amerikan parası akışından üzüntü duyduğunu belirtti. "Müdahale etmezsem bu hiç bitmeyecek" açıklamasında bulundu.

NATO ittifakının büyük bir kısmı aynı anda hem Rusya'yı caydırmayı hem de Trump'ı memnun etmeyi amaçlayan savunma yatırımları yapmaya yönelebilir.

Şu anda, NATO üyesi 32 ülkeden 23'ünün GSYH'lerinin yüzde 2'si ya da daha fazlasını savunmaya harcadıkları değerlendiriliyor ve bu da 2014 yılında ittifak için belirlenen bir hedefi karşılıyor.

Ancak Amerika'nın tüm müttefikleri günün gerçeklerine benzer bir coşkuyla karşılık vermedi.

NATO ittifakının en zengin iki ülkesi olan İtalya ve Kanada, NATO'ya yönelik güvenlik talepleri artmaya devam ederken bile yüzde 2 eşiğini karşılamaktan çok uzak. İspanya, Portekiz ve Belçika gibi daha küçük müttefikler de öyle.

Kanada'da Başbakan Justin Trudeau, Mayıs ayında iki düzine Cumhuriyetçi ve Demokrat senatörün kendisine bir mektup yazarak Kanada'nın NATO'ya karşı "yükümlülüklerini yerine getiremeyeceği" için "derin hayal kırıklığına uğradıklarını" belirtmeleri üzerine ABD'den alışılmadık derecede açık ve iki partili bir kınama ile karşı karşıya kaldı.

Trudeau Kanada'nın savunması için "yapılması gereken daha çok şey" olduğunu kabul etti, ancak yıllardır bu yönde önemli bir politika değişikliği yapmadı.

Bu ülkeler ve diğerleri üzerindeki siyasi baskının önümüzdeki aylarda sadece Trump'tan değil komşularından da gelmesi muhtemel.

Peki NATO nasıl hareket edecek?

Haziran ortasında Brüksel'de yapılan NATO savunma bakanları toplantısında ittifak üyeleri NATO'nun Ukrayna'ya verdiği desteğin kontrolünün el değiştirmesini öngören bir plan üzerinde prensipte anlaştılar.

Şu ana kadar ABD, Almanya'nın Wiesbaden kentindeki bir Amerikan askeri ofisinde bulunan ve Güvenlik Yardım Grubu-Ukrayna olarak bilinen 300 kişilik bir birim aracılığıyla askeri yardımın organize edilmesine öncülük etti.

Stoltenberg alternatif bir yapılandırma önerdi ve yardım sorumluluğunu NATO'nun kendisine ve özellikle de Avrupalı ortak devletlere devretmek.

Teorik olarak bu karar, yardımların kontrolünü "Trump'a dayanıklı" hale getirecek.

Bu planın uygulanması halinde yardımların kontrolü kademeli olarak Belçika'nın Mons kentindeki 200 NATO askerinden oluşan bir gruba geçecek ve bu grup ABD ile birlikte ama NATO bayrağı altında çalışmaya devam edecek.

Ancak bu resmi düzenlemelerin, başkanlık gücünü elinde bulundurması halinde Trump'ı gerçekten ne kadar sınırlayabileceği açık değil.

Bazı Avrupa başkentlerinde ikinci bir Trump başkanlığına göreceli bir iyimserlikle yaklaşma konusundaki tüm kararlılığa rağmen, kıtadaki hiç kimsenin ikinci bir Trump döneminin ne kadar kaotik olabileceğini gerçekten bilmediği gerçeğinden kaçmak da mümkün değil.

Kaynaklar

Tartışma