Project Syndicate: ABD üniversitelerindeki İsrail protestoları ve domino etkisi!
ABD'de, siyonist anlatıya inanmayan ve bilgilerini Batı'daki ana akım medyadan almayan yeni bir nesil, büyük etki uyandırıyor! Peki protestoların oluşturduğu domino etkisi neleri değiştirebilir?
ABD merkezli düşünce kuruluşlarından Project Syndicate, ABD'de başlayan ve daha sonra hem ABD içerisinde hem de Avrupa'da onlarca üniversiteye yayılan İsrail protestolarının olası etkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Protestoların, Siyonist anlatıya inanmayan ya da bilgilerini Batı'daki ana akım medya kuruluşlarından almayan yeni bir neslin ortaya çıkışının göstergesi olduğu belirtilen analizde, giderek artan protestoların ABD'nin İsrail ile ilgili dış politika adımlarını da uzun vadede etkileyeceği belirtildi.
Analizde ayrıca, Columbia üniversitesi'nde başlayan protestoların Avrupa'dakiler de dahil olmak üzere çok sayıda üniversiteye yayıldığı belirtilerek, domino etkisinin daha da artabileceği öngörüsünde bulunuldu.
İşte Project Syndicate'de yayınlanan analiz:
Giderek yayılan öğrenci protestolarının, İsrail-Filistin savaşı üzerinde tam olarak nasıl bir etki yaratacağını söylemek için henüz çok erken olsa da, öğrencilerin kararlılığı, ABD dış politikasında gelecekte yaşanacak değişikliklerin sinyallerini veriyor olabilir.
Geçtiğimiz hafta Columbia Üniversitesi rektörü, öğrencilerin İsrail'in Gazze'deki soykırımına ABD'nin desteğini protesto ettikleri üniversite binalarındaki işgali şiddet kullanarak temizlemeleri için New York Polis Departmanını gönderdi.
Bu olay, Filistin için adaleti desteklemek ve İsrail işgaline son verilmesini talep etmek üzere Amerikan üniversitelerinde düzenlenen öğrenci gösterilerindeki eşi benzeri görülmemiş artışın sadece bir halkasıydı.
Öğrenci protestoları dalgası Columbia, Brown, Yale, Harvard, Massachusetts Institute of Technology, New York University, University of Minnesota, University of Texas at Austin, UCLA gibi prestijli Amerikan üniversitelerinde ve ülke çapındaki diğer birçok üniversitede gerçekleşiyor.
Gösteriler sırasında çok sayıda öğrenci tutuklandı. ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson Ulusal Muhafızları çağırmayı önerdi.
Columbia'daki öğrenciler bir akademik binayı işgal ederek bir binanın adını 5 yaşındaki Filistinli bir çocuk olan Hind Rajab'ın adı ile değiştirdiler. Bina en son 1968 yılında Vietnam Savaşı'nı protesto eden öğrenciler tarafından ele geçirilmişti.
İşgal altındaki topraklardaki Filistinliler de, tıpkı tüm dünya gibi, öğrencilerin üniversitelerinden İsrail işgaline ve Gazze'de devam eden soykırıma karşı yürütülen "Öğrenci İntifadası "nı büyük bir ilgiyle takip ediyor.
Yeni bir nesil mi doğuyor?
Bu üniversitelerde yaşananlar, İsrail'in artan saldırganlığı karşısında Filistinlilere büyük bir moral desteği veriyor.
Protestoların, Siyonist anlatıya inanmayan ya da bilgilerini Batı'daki ana akım medya kuruluşlarından almayan yeni bir neslin ortaya çıkışının göstergesi olması da umut veriyor.
Aksine, bu duyarlı genç nesil sosyal medya aracılığıyla meseleyi daha derinlemesine anlamış ve sonuç olarak gerçeği görüp öncekilerden bağımsız bir görüş oluşturabilmiştir.
Bu protestoların doğrudan İsrail işgalinin sona ermesine ve ABD'nin İsrail'e verdiği desteğin kesilmesine yol açıp açmayacağını söylemek için henüz çok erken olabilir. Ancak öğrencilerin kararlılığı, Amerikan dış politikasında gelecekte meydana gelebilecek değişikliklerin sinyallerini veriyor olabilir.
Orta ve uzun vadede, özellikle de protestocu öğrencilerin çoğunun aileleri ABD'deki siyasi, ekonomik ve akademik yönetici sınıf arasında yer aldığından, bu genç bireylerin bir gün etkili pozisyonlara gelmeleri umut ediliyor. Ve belki de ailelerini etkileyerek, etkileri hemen ortaya çıkabilir.
ABD'deki siyasi elitler uzun zamandır kendilerini dünya çapında özel, akademik ve siyasi özgürlüklerin, özellikle de ifade özgürlüğü ile toplanma ve gösteri yapma özgürlüğünün koruyucusu olarak tanıtmakta ve talep etmektedirler.
Ancak, İsrail'e yönelik eleştiriler söz konusu olduğunda gerçek yüzlerini göstererek bu iddialarını sürdürme konusunda fena halde başarısız oldular.
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, ABD'deki üniversitelerde düzenlenen Filistin yanlısı protestoları "korkunç" olarak nitelendirerek kınadı. Öğrenci protestocuları "antisemitik" olarak nitelendirdi ve gösterilerin "durdurulması gerektiği" konusunda ısrar etti.
Bu suçlamayı özellikle gülünç ve boş kılan şey, öğrenci göstericilerin önemli bir kısmının Siyahi, Latin, Asyalı, Arap ve Müslümanların yanı sıra Yahudi aktivistlerden de oluşuyor olmasıdır.
Derin değişimler
Belki de milyon dolarlık soru, ülke çapında öğrencilere yönelik baskı ve tutuklamaların devam etmesinin bu hareketi tehdit mi edeceği yoksa artan popülaritesine ve genişlemesine katkıda mı bulunacağıdır.
Bu soruyu yanıtlamak için Amerikan üniversitelerinin 1960'ların sonunda Vietnam Savaşı'na karşı tanık olduğu ve Amerikan güvenlik güçlerinin ezici bir güçle bastırmaya çalıştığı benzer gösterilere işaret edebiliriz.
Ancak bu bastırma, savaş sona erene kadar gösterilerin ivme kazanmasına ve kapsamının genişlemesine yol açmıştır.
Benzer şekilde, 1980'lerde Amerikan üniversitelerinde Güney Afrika'daki apartheid rejimine karşı yapılan gösteriler, ABD hükümeti desteğini sona erdirmek zorunda kalana ve ırkçı sistem yıkılana kadar durmadı.
Belki de ABD polisinin, siyasetçilerinin ve üniversite yöneticilerinin desteklediği öğrencilere yönelik şiddetli baskılar tam tersi bir etki yaratacak ve öğrencileri susturmak yerine daha da cesaretlendirecektir.
Özgürlük, adalet ve Filistin'deki soykırım ve işgale son verilmesi çağrıları tüm Amerikan üniversitelerinde yankılanacaktır.
Nitekim Columbia Üniversitesi Rektörü Nemat Shafik'in protestocuları güç kullanarak dağıtmak üzere polisi kampüse çağırmasının ardından Gazze kamplarının sayısı sadece ABD'de değil tüm dünyada katlanarak arttı.
Bu durum diğer birçok üniversitede de dayanışmanın domino etkisi yaratmasına yol açtı.
Bu protestolar, İsrail'i körü körüne destekleyen yaşlı Amerikan nesli ile Filistin'de adaleti savunan, İsrail işgaline ve Gazze'ye yönelik savaşa son verilmesini talep eden yeni nesli birbirinden ayıran derin ve radikal değişimlere işaret etmektedir.